Madem maksat muhabbet, biraz kafamız dağılsın eski bir anımdan bahsedeyim sizlere;
Yıl 1985 ya da 86. Annem ve rahmetli dayımın kuzeninin nikahı var İstanbul'da ve biz dayımlarla sözleştik, onlar Bursa/Gemlik'ten , ben de annemle Bursa/Orhangazi'den yola çıktık Yalova'da vapur iskelesinde buluştuk. Babam gelmek istememişti.
Bindik Sirkeci vapuruna 4 kişi (annem ben dayım ve hanımı) 2 buçuk saatte İstanbul'a vardık. O zamanlar daha deniz otobüsleri piyasa da yoktu.
Neyse indik vapurdan ve otobüs durağına yürüdük, dayım güya İstanbul'u çok çok iyi bildiğini söylüyor ikide bir ve ''Bana güvenin İstanbul'u avucumun içi gibi bilirim, gençliğim buralarda geçti, çok da çapkınlık yaptım.'' deyip yengemi de bir nevi kızdırıp kötü kötü söyletiyor.
Otobüsü beklerken annem dayıma dönüp ''Abi nikah Cihangir'de olacak, sen biliyorsun değil mi, yanlış gitmeyelim?'' dedi.
Dayım da kafa salladı sorun yok gibisinden. O ara bizim Cİhangir muhabbetimizi duyan zil zurna sarhoş bir abimiz yanımıza gelip, dayıma ''Abiiii, Cihangir otobüsü karşıdan kalkıyor, yanlış yerde duruyorsunuz, karşıya geçeceksiniz, oradan bineceksiniz'' diye çıkıştı.
Dayım, hiç oralı bile değil, ne de olsa iyi biliyor ya İstanbul'u
Sarhoş baktı ki dayım cevap vermiyor bu sefer annem ve yengemin yanına gelip onlara aynı şeyi söylemeye çalışınca, dayım birden celalllendi ve adamın yakasından tutup ''Git lan işine, ben bilmem mi Cihangir'e nasıl gidildiğini, İstanbul'u bana mı öğreteceksin pis sarhoş, İstanbul benden sorulur'' deyip adamı arkaya doğru itti , adam sendeleyip duraktaki oturakların üzerine yığıldı ve dayıma doğru dönerek ''Eeee,bana ne be, ne b.k yerseniz yeyin laf ta anlatamıyoruz ki, ters tarafta duruyorsunuz ,bana ne yaaaav'' deyip bastı gitti.
Biraz sonra otobüs geldi, dayım bize dönerek ''İşte bizim otobüs bu hemen binelim'' dedi ve bindik, ilk 15-20 dk ayakta gittik sonra inenler oldu ve oturduk koltuklara, git babam git, temmuzun sıcağında ter içinde tıkış tıkış yol alıyoruz...
Git git yol bitmek bilmiyor, otobüstekiler azalıyor yavaş yavaş, en az 1 saat 15dk kadar gittik, en son iki kişi de indi, annem ve yengem ,dayıma soruyorlar daha ne kadar yol kaldığını, dayım az kaldı der gibi kafa sallıyor.
Otobüs şoförü seslendi bir ara ''Abi son durakta mı ineceksiniz, yoksa bir öncekinde mi, ona göre hızlı geçiş yapacağım'' dedi.
Dayım cevap verdi ''Son Durakta Cihangir'de ineceğiz''
Şoför ''Cihangir mi ne Cihangir'i abi, bu otobüs Cİhangir'e gitmiyor ki, siz yanlış otobüse binmişsiniz, Cihangir tam ters istikamette kalıyor''
Adam dan Allah razı olsun yine iyi insanmış ki, otobüsü kenara çekti, zaten kimse de yok bizden başka, bir 10 dk sonra Cihangir'e gidecek otobüs buradan geçecek ben ona bindireyim sizi'' dedi, bizim nikaha gideceğimizi öğrenince.
Dediğini de yaptı, otobüsten inip o tarafa giden otobüsü durdurdu ve durumu anlattı bindik diğer otobüse.
Dayımın düştüğü hale bakın, bir taraftan yengem bir taraftan annem bir taraftan ben, sıcak bir yandan, sıkıntı bir yandan, nikahı da kaçırdık tabi, nikah kıyılmış çoktan, bizlerden de ümidi kesmişler, davetiye de yolladık ama gelmediler diye düşünmüşler.
Anlatamadık durumu tabii ve vapurun rötar yaptığını o yüzden geç kaldığımızı söyledik
Yani sonuç olarak, adam sarhoş diye adamı dinlemedik başımıza neler geldi, bir saatte gideceğimiz yolu git gel 3 buçuk saatte gittik neredeyse.
Biz o gece annemle , annemin teyzesinde kaldık, dayım ve hanımı dönmek istediler, kalmak istemediler, dayım hemen atladı yine ''Sirkeci'ye giden otobüs buradan geçer, birazdan bineriz'' diye hanımına.
Yengem cevap verdi ''Sen hiç konuşma, ben senin aklına bir kere uydum bir daha binmem gösterdiğin otobüse İstanbul fatihi, binelim bir taksiye gidelim,ben aklımı peynir ekmekle yemedim.''
Yaklaşık 37-38 yıl önceki bir anı bu, dayım ve yengem rahmetli oldular, mekanları cennet olsun, Allah geride kalanlara bizlere ve sizlere sağlıklı uzun ömürler versin, tüm ölmüşlerinize de rahmetler diliyorum.