Devletin bir uzantısı da yerelde seçtiğimiz yerel yöneticiler, imar planını onlar hazırlar meclislerinden geçirir büyük şehire sunarlar yani plan yapan yerel ilçe belediyesi, yapı ruhsatını verip inşaatın yapılmasına izin veren yerel ilçe belediyesi, binanın yapım aşamalarını kontrol eden yine onlar, bitince oturma izni için müracaat edince projeye uygunluğunu denetleyen yine onlar, oturma iznine imzayı çakıp mührü basan yine onlar. Memleketimiz sadece Ankaradan yönetilmiyor, mahallemizden başlayıp asıl yerelden yönetiliyor. Ankara ülke geneli için imar yönetmeliği yayınlarken, büyük şehir belediyeleri bunun üzerindeki ilavelerle kendi yerel yönetmeliklerini de yayınlıyor. Yani sorumluluk devlette derken doğru söylüyorsunuz, asıl sorumlu yine bir devlet kurumu olan olan yerel ilçe belediyeleri, ama o devletin mahallede azasından başkanına kadar tüm yetkileri adımıza yönetsinler diye şeçimle biz devrediyoruz. Denetleme görevi de bizde, sonuç ortada, demek ki ne doğuda ne batıda yöneticilerimizi denetleyememişiz. Seçip seçip salmışız. Bence önce insan kendinden sorumlu olacak, kendisini iyi yetiştirecek ki her konuda seçimleri de yerinde ve doğru olsun. Birilerinin onun yanlışlarını ardından doğrultmaya çalışmasını beklemesin, yaptıklarıyla ardından birilerine iş çıkarmasın. Unutmayalım ki her seçim aynı zamanda bir vazgeçişi de barındırır.
Aslında bu günde bunları konuşmanın ne yeri ne zamanı, bu gün yaraları sarma zamanı, kim yara sarıyorsa ona yaklaşıp destek olma zamanı. Cumhuriyetimizin savcıları zaten göreve çoktan başlamışlardır, bu konu onların görev tanımının konusu.