Ömer Çolak
Süper Üye
- 17 Tem 2021
- 1,050
- 29
Merhabalar.
Bu aslında bir skandal olması gerekiyor ama malum ortamda artık herşey normal karşılanır oldu. Bizim standardımız artık bu seviyelere düştü.
Sürecin Başlangıcı
Güzel bir akşam biraz fazla kaçırılan nargile sonrası (kan gazı 22) hafif karbonmonoksit zehirlenmesi kaynaklı olduğunu düşündüğüm bayılma şikayetiyle acile gittik. Kalp hızım düzensiz ve yüksekti. Zehirlenme için oksijen tedavisi paralelinde kalbim için Atriyal Fibrilasyon ve Flutter teşhisi konuldu. Bu sebeple de yoğun bakıma alındım.
Genel Özet
Hayatım boyunca iki-üç günde bir 5-10 saniyeliğine çarpıntım oluyordu. Kime söylesem normal karşıladığından ben de artık normal karşılar olmuştum. Bazen öksürünce geçiyordu falan işte.
Sonra 20 mayıs civarında güzel bir akşamda fazlaca içilen 2 köz nargile sonrası lavaboda bayılıp başımı vurup kendime geldim. O an olayın farkında olmadığımdan kanlar içinde 15-20 saniye ayakta durmaya çalıştım. Bir yandan başımdan etrafa saçılan kanları temizlemeye uğraşıyordum. Sonrasında mantıklı düşünmeyi başarıp yere oturup eşime mesaj atıp yardım istedim. Aradan 5 saniye geçmeden yanıma geldiler gibi hissettim, zaman çok hızlı aktı beklerken.
Sonrasında yoğun titreme ve kalp atışı ile çikolata falan yemeye başladım. Sağolsunlar çikolata getirdi kafenin ekibi. Saatime baktığımda 190-210 arasıydı kalp atışı ama ben normal karşıladım olaydan ötürü. Sonra taksiyle hastaneye gittik. Yolda da 90-150 arasına düşmüştü ama hızı sürekli değişiyordu ve ritmi de düzensizdi. O gün tabi şimdiki kadar bu konuya aşina değilim, aritmi nedir bilmiyorum.
Zar zor sıra aldık, sarı koddan giriş yaptık. Başıma yapıştırıcı dikiş atıldı, kan gazı ve ekg ölçümleri sonrası dahiliyeye yatırılıp oksijen tedavisine başlandı. Atriyal fibrilasyon olarak konuşmalar geçti sürekli. Hastada sinüs ritmi yok falan diye söyleniyordu. Elektroşok aleti getirilip önlem olarak bağlanması söylendi ve yapıldı. Ardından oradaki doktor hemen cordarone uygulamasına karar verdi ancak başka bir doktor yaşımdan dolayı bunu durdurdu. Yine bir başka doktor da oksijen tedavisinin bu şekilde değil de hiperbarik olması gerektiğini söyledi. Neden risk alıyorsunuz gibi uzakta biraz tartıştı orayla sorumlu doktorla.
Ertesi gün içerisinde de yoğun bakıma yatırıldım. Kan sulandırıcılar sürekli veriliyordu ve kalpte pıhtı oluşmuş mu diye iki kontrol yapıldı. İlk kontrolde hafif mitral yetmezlik, ikinci kontrolde problem yok verildi. Ardından cordarone tedavisi 24 saat uygulandı ve kalp ritmim normale döndü. Bu süreç yaklaşık 48 saat sürdü. Ablasyon tedavisi için hazırlıklar yapıldı, aç falan bırakıldı fakat yine benim kurtarıcım olan o mükemmel doktor yetişip "yaşı genç, ablasyonu iptal edelim" diyerek beni o kasapların elinden kurtardı tabiri caizse. Kahveyi, çayı, alkolü vesaire yasaklayalım yeterli dedi.
Burada değerli doktorlarımıza kasap yakıştırması yaptığım için özür dilerim fakat hastanede 1-2 iyi doktor ve hemşire ile karşılaştıysam 10 katı sayıda diğerleri için böyle düşünmüyorum. Hele yoğun bakımda nöbet değişimi saatinde 15-20 kişi toplanıp inanılmaz bir rahatlıkla ciddi gürültü yapan hemşireleri görmeliydiniz. Mevcut sistem sanırım iyileri elemiş, özele veya yurtdışına kaybetmiş. Bizlere kasaplar kalmış. Acilin o tedavi konusunda tartışmaya maruz kalmış doktorla son diyaloğumuzda da "kedilerim aç kaldı" demiştim şaka mayetinde. Eşimi zaten eve yollayacaktım ama karşılık cümle şu; "kedilerin mi önemli sen mi?". Yani kendisi, canı candan üstün görebilen birisi. Bu insana hayatımı emanet etmek zorunda olmak çok acı.
Son cümlem için de yine özür mayetinde sizlerin 24-36 saat çalıştığını ve bu yüzden bu şekilde olduğunuzu düşündüğünüzü biliyorum. Bu şekilde çalıştırılmanıza tamamen karşıyım ve burada sistemi eleştiriyorum. Ancak uzun vade sorumluluklar almak konusunda geri vitese takmanızın bahanesi olmayacağını düşünüyorum.
Nihayetinde ben taburcu oldum ve günde 2 kere rytmonorm kullanmak üzere reçete edildim. Kullanıyorum da fakat eskiden olan ritim bozukluğu aynen devam ediyor. Yetmezmiş gibi ek olarak nefes darlığı, ani gelen ve düşürecek seviyede vuran baş dönmesi, bitmeyen uyku hali, günde biriki kere vuran sağ göğüs ortası ağrısı.
Bu gün randevum vardı. Gittim ve ekg çekildim. Ara sıra girdiği için temiz tabi. Holterde çıkar anca şu anki durumum. Şikayetimin devam ettiğini ama yan etkileri yoğun hissettiğimi söyledim. Bana verdiği cevap "Prospektüsü okuma" oldu. Halbuki prospektüsü okumak zorundayız. Orada "aşağıdakilerden birini yaşarsanız derhal doktorunuza danışın" yazıyor ve doktorum bana "okuma" diyor. Ona bakarsan kahve içince de çarpıntı oluyor diyor. Ben kahve içmiyorum artık mesela yani böyle sığ bakacaksak niye atriyal fibrilasyon diye bir tanı koyuyorsun. Normal de gönder o zaman. O ilacı üreten ve prospektüsü onaylayan insanlar hiç birşey bilmiyorlar da mı öyle yazmışlar? Bunun ardından kendisine olan saygım sıfıra inmiştir.
Şimdi ek olarak cordarone tableti verdi. Günde 1 kere de bunu kullanacakmışım. Daha önceki araştırmalarımda bu ilacın piyasadan daha önce yoğun yan etkileri ve riskleri nedeniyle çekildiğini ama sonradan faydaları acil durumlarda ağır bastığından tekrar sürüldüğünü öğrenmiştim.
Benim sorum şu;
Bu ilaçların bana faydası, getirdiği risklere gerçekten ağır basıyor mu?
Ayrıca cordarone kullanımında böbrek, karaciğer ve akciğer gibi diğer organların da takibi yapılması gerekiyormuş sıklıkla. Bana tekrar randevu vermeyen ve bu konuda da bilgi vermeyen doktora ben bu konuda nasıl güvenebilirim?
Sonuç
Ben özel doktordan randevu ayarlamaya çalıştım fakat 2000₺ biraz pahalı geldi. Biraz önce de özel bir hastanede bir profesörle görüntülü görüşme karşılığı 550₺ ödedim. Bu konuları ona özetleyip benimle diyalog kurup beni aydınlatabileceğine inanıyorum.
Benim kedimin de bronşiti ve hafif kalp yetmezliği var. Onun veterinerden aldığı hizmet ve veterinerin bana verdiği bilgi miktarı, benim aldığımın 5 katı desem abartmış olmam. Şu an veterinerime kendimi muayene ettirsem içim daha rahat olurdu.
Bu aslında bir skandal olması gerekiyor ama malum ortamda artık herşey normal karşılanır oldu. Bizim standardımız artık bu seviyelere düştü.
Sürecin Başlangıcı
Güzel bir akşam biraz fazla kaçırılan nargile sonrası (kan gazı 22) hafif karbonmonoksit zehirlenmesi kaynaklı olduğunu düşündüğüm bayılma şikayetiyle acile gittik. Kalp hızım düzensiz ve yüksekti. Zehirlenme için oksijen tedavisi paralelinde kalbim için Atriyal Fibrilasyon ve Flutter teşhisi konuldu. Bu sebeple de yoğun bakıma alındım.
Genel Özet
Hayatım boyunca iki-üç günde bir 5-10 saniyeliğine çarpıntım oluyordu. Kime söylesem normal karşıladığından ben de artık normal karşılar olmuştum. Bazen öksürünce geçiyordu falan işte.
Sonra 20 mayıs civarında güzel bir akşamda fazlaca içilen 2 köz nargile sonrası lavaboda bayılıp başımı vurup kendime geldim. O an olayın farkında olmadığımdan kanlar içinde 15-20 saniye ayakta durmaya çalıştım. Bir yandan başımdan etrafa saçılan kanları temizlemeye uğraşıyordum. Sonrasında mantıklı düşünmeyi başarıp yere oturup eşime mesaj atıp yardım istedim. Aradan 5 saniye geçmeden yanıma geldiler gibi hissettim, zaman çok hızlı aktı beklerken.
Sonrasında yoğun titreme ve kalp atışı ile çikolata falan yemeye başladım. Sağolsunlar çikolata getirdi kafenin ekibi. Saatime baktığımda 190-210 arasıydı kalp atışı ama ben normal karşıladım olaydan ötürü. Sonra taksiyle hastaneye gittik. Yolda da 90-150 arasına düşmüştü ama hızı sürekli değişiyordu ve ritmi de düzensizdi. O gün tabi şimdiki kadar bu konuya aşina değilim, aritmi nedir bilmiyorum.
Zar zor sıra aldık, sarı koddan giriş yaptık. Başıma yapıştırıcı dikiş atıldı, kan gazı ve ekg ölçümleri sonrası dahiliyeye yatırılıp oksijen tedavisine başlandı. Atriyal fibrilasyon olarak konuşmalar geçti sürekli. Hastada sinüs ritmi yok falan diye söyleniyordu. Elektroşok aleti getirilip önlem olarak bağlanması söylendi ve yapıldı. Ardından oradaki doktor hemen cordarone uygulamasına karar verdi ancak başka bir doktor yaşımdan dolayı bunu durdurdu. Yine bir başka doktor da oksijen tedavisinin bu şekilde değil de hiperbarik olması gerektiğini söyledi. Neden risk alıyorsunuz gibi uzakta biraz tartıştı orayla sorumlu doktorla.
Ertesi gün içerisinde de yoğun bakıma yatırıldım. Kan sulandırıcılar sürekli veriliyordu ve kalpte pıhtı oluşmuş mu diye iki kontrol yapıldı. İlk kontrolde hafif mitral yetmezlik, ikinci kontrolde problem yok verildi. Ardından cordarone tedavisi 24 saat uygulandı ve kalp ritmim normale döndü. Bu süreç yaklaşık 48 saat sürdü. Ablasyon tedavisi için hazırlıklar yapıldı, aç falan bırakıldı fakat yine benim kurtarıcım olan o mükemmel doktor yetişip "yaşı genç, ablasyonu iptal edelim" diyerek beni o kasapların elinden kurtardı tabiri caizse. Kahveyi, çayı, alkolü vesaire yasaklayalım yeterli dedi.
Burada değerli doktorlarımıza kasap yakıştırması yaptığım için özür dilerim fakat hastanede 1-2 iyi doktor ve hemşire ile karşılaştıysam 10 katı sayıda diğerleri için böyle düşünmüyorum. Hele yoğun bakımda nöbet değişimi saatinde 15-20 kişi toplanıp inanılmaz bir rahatlıkla ciddi gürültü yapan hemşireleri görmeliydiniz. Mevcut sistem sanırım iyileri elemiş, özele veya yurtdışına kaybetmiş. Bizlere kasaplar kalmış. Acilin o tedavi konusunda tartışmaya maruz kalmış doktorla son diyaloğumuzda da "kedilerim aç kaldı" demiştim şaka mayetinde. Eşimi zaten eve yollayacaktım ama karşılık cümle şu; "kedilerin mi önemli sen mi?". Yani kendisi, canı candan üstün görebilen birisi. Bu insana hayatımı emanet etmek zorunda olmak çok acı.
Son cümlem için de yine özür mayetinde sizlerin 24-36 saat çalıştığını ve bu yüzden bu şekilde olduğunuzu düşündüğünüzü biliyorum. Bu şekilde çalıştırılmanıza tamamen karşıyım ve burada sistemi eleştiriyorum. Ancak uzun vade sorumluluklar almak konusunda geri vitese takmanızın bahanesi olmayacağını düşünüyorum.
Nihayetinde ben taburcu oldum ve günde 2 kere rytmonorm kullanmak üzere reçete edildim. Kullanıyorum da fakat eskiden olan ritim bozukluğu aynen devam ediyor. Yetmezmiş gibi ek olarak nefes darlığı, ani gelen ve düşürecek seviyede vuran baş dönmesi, bitmeyen uyku hali, günde biriki kere vuran sağ göğüs ortası ağrısı.
Bu gün randevum vardı. Gittim ve ekg çekildim. Ara sıra girdiği için temiz tabi. Holterde çıkar anca şu anki durumum. Şikayetimin devam ettiğini ama yan etkileri yoğun hissettiğimi söyledim. Bana verdiği cevap "Prospektüsü okuma" oldu. Halbuki prospektüsü okumak zorundayız. Orada "aşağıdakilerden birini yaşarsanız derhal doktorunuza danışın" yazıyor ve doktorum bana "okuma" diyor. Ona bakarsan kahve içince de çarpıntı oluyor diyor. Ben kahve içmiyorum artık mesela yani böyle sığ bakacaksak niye atriyal fibrilasyon diye bir tanı koyuyorsun. Normal de gönder o zaman. O ilacı üreten ve prospektüsü onaylayan insanlar hiç birşey bilmiyorlar da mı öyle yazmışlar? Bunun ardından kendisine olan saygım sıfıra inmiştir.
Şimdi ek olarak cordarone tableti verdi. Günde 1 kere de bunu kullanacakmışım. Daha önceki araştırmalarımda bu ilacın piyasadan daha önce yoğun yan etkileri ve riskleri nedeniyle çekildiğini ama sonradan faydaları acil durumlarda ağır bastığından tekrar sürüldüğünü öğrenmiştim.
Benim sorum şu;
Bu ilaçların bana faydası, getirdiği risklere gerçekten ağır basıyor mu?
Ayrıca cordarone kullanımında böbrek, karaciğer ve akciğer gibi diğer organların da takibi yapılması gerekiyormuş sıklıkla. Bana tekrar randevu vermeyen ve bu konuda da bilgi vermeyen doktora ben bu konuda nasıl güvenebilirim?
Sonuç
Ben özel doktordan randevu ayarlamaya çalıştım fakat 2000₺ biraz pahalı geldi. Biraz önce de özel bir hastanede bir profesörle görüntülü görüşme karşılığı 550₺ ödedim. Bu konuları ona özetleyip benimle diyalog kurup beni aydınlatabileceğine inanıyorum.
Benim kedimin de bronşiti ve hafif kalp yetmezliği var. Onun veterinerden aldığı hizmet ve veterinerin bana verdiği bilgi miktarı, benim aldığımın 5 katı desem abartmış olmam. Şu an veterinerime kendimi muayene ettirsem içim daha rahat olurdu.
Son düzenleme: