Sosyolojik Düşünmek. Kimler Başarabilir?

Sosyolojik Eğitim Ülkemizde Eksik mi?

  • Evet Eksik

  • Hayır Eksik Değil

  • Sosyolojik eğitim değil EĞİTİMİN TA KENDİSİ eksik

  • Sosyoloji nedir baboo?


Sonuçlar yalnızca oylamadan sonra görülebilir.
A Çevrimdışı

Alperentoy

Süper Üye
12 Nis 2019
647
Cuma namazında vaaz tahmin edebileceğiniz gibi yılbaşı ile ilgiliydi. Sırf bu vaazlar yüzünden camiye gitme hevesim kaçıyor, cemaat zorunluluğu olmasa evde kılacağım, o derece. Ecnebi adetlerini örnek almamalıymışız. Noel'i 25 Aralık'ta kutladıklarını, Christmas ve yılbaşının farklı olduklarını anlatamadık bir türlü. Toplum o kadar gereksiz ve kısır tartışmaların içine sokuluyor ki, düşünmeye ve sorgulamaya fırsat bulamıyor. Aynen TEKNOwest TEKNOwest 'in bahsettiği gibi.

Her şeyi herkese aynı seviyede anlatmak imkansızdır. Hele dinleyenlerin seviyesi çok farklı olunca bir orta yol bulmak imkansızlaşır.
Benim bildiğim İsa dan sonra bir çok incil yazılmış, roma döneminde hakın inancı ayrı yönetimdekilerin ayrı ayrı olduğundan paralı ve gücü elinde tutan iki gurubunda üsteki bir gurup bunları ikna için toplamış İznik te kitaplarının sayısını 4 düşürmüş orası şöyle olmalı burası böyle derken kitapların arasına kendi inançlarını da işlemişler. Bana ne diyebilirsin. İşte o işledikleri yılbaşı günü (İsa nın doğum günü diye) kutlanmaya (ekleyenlerin kendi inandıklarının doğum günü) başlanmış. Belli ki İsa nın doğumuyla ilgili bir yanlışlık yapılmış yılbaşını tutmuyor. Bizler için isa da iman ettiğimiz bir peygamberdir, sadece ona tabi olmayız. Çocuklarımıza adını veriyoruz. Dualarımızda anıyoruz. Ama horus- isis- başka bir şey! Biraz araştırmak lazım.

İslam hem güneş takvimini kullanır hem ay takvimini. Namaz ve oruç için günlük olarak güneş takvimini kullanır, aylık olarak ramazanın gelişi bayramının gelişi ile ilgili ay takvimini kullanır. Bunun bir çok faydası da vardır. Dini bayramlar her mevsim kutlanır. Kandiller her mevsim kutlanır. Sen olsan hutbede bunların konuşulmasını istermisin yada konuşulanı kaç kişi anlar. Orada sadece bizde olmayandan uzak durun diyebiliyorlar. Yoksa hutbede ilmen yanlış bir şey söylenmesi bu devirde çok zor. Yılbaşında doğan çocuklar kendi doğum gününü de mi kutlamayacak.

İslam kişinin inancına karışmaz. Karışma sınırı inananlar için İslamı kabul edip İslamı temsil etmeye başladığın da başlar. İslamı kabul etmemişler ve temsil etmeyenler islama veya temsilcisine sataştığında başlar gerekli cevabı da alır. Yasalarımızda da böyledir güvence altındadır.

Ama insanların maalesef suç işeme ve zulüm etme gibi imkanları da var.
 
Puzik Çevrimdışı

Puzik 

Süper Üye
9 Ara 2020
1,305
Biz bu evlatları, yetiştirildiğimiz MİLLİYETÇİ yapı ile bu VATAN için yetiştirdik hocam lakin hiiiiiiiç kimse darılıp gücenmesin, dileyen de dilediği kadar eleştirebilir ama ben evlatlarıma artık ''Ne yapın edin Yurt dışını hedefleyin'' diyorum artık. Küçük oğlum için İtalya, Büyük oğlum için İngiltere ne olur nasıl olur araştırıyorum okullarının bitişine uygun şekilde.

Birileri arabasında koko çeksin, birileri saraylarda sefa sürsün diye yetiştirmedim ben çocuklarımı.

Neredeeeeeen nereye.

Sebep olanların ABV amin..
Açıkçası bende yurtdışını yazacaktım ama tepki görür müyüm diye eklememiştim. Çok iyi düşünmüşsünüz hem zaten o yazdığınız ülkeler batıyor iyi aile terbiyesi ve eğitim almış gençlerimizi göndererek onlara da bir nebze destek vermiş oluruz ?
 
Fair Play Çevrimdışı

Fair Play 

Süper Üye
4 Şub 2021
567
Ben eğitime gelen eleştirilerin eksik olduğunu düşünüyorum. Yurtdışında gıpta ile baktığımız ülkelerde eğitim gören 3. dünya ülkelerinin çocuklarına bakın, illa ki eğitim aldıkları coğrafyanın hep bir tık gerisinde kalanları olur. Bunun nedeninin "aydınlanma eksikliği" olduğunu düşünüyorum.

Rönesansı iyi çalışmamız gerekiyor. Sadece bilim adamı değil çok ileri düzeyde sanatçının ve eserlerinin ortaya çıkması ve bu çıkan sanatçıların, bilim adamlarının yani "aydınların" en önemli özelliğinin "muhalif" olmaları üzerine iyi düşünmemiz gerekiyor. Ve en çok muhalefet ettikleri kurumun, enstitüleşmiş, kurumlaşmış, ruhbanlaşmış, toplumsal bir sınıf olmuş din ve din adamlarına karşı olduğunu anlamamız ve nedenlerini iyi düşünmemiz gerekiyor.

Ve kesinlikle ve kesinlikle evlatlarımızı yurtdışına göndermemiz gerekiyor, ama özellikle belirteyim mümkünse İtalya, İspanya, Portekiz, Avusturya vs gibi rönesans döneminde eserlerin çıktığı, parlamış ülkelere. Gezmeye bile olsa gitmeli bizim çocuklarımız ve görmeliler aradaki farkın sebebini.

İtalya'nın sıradan bir şehrinde kaç tane "Art gallery" var, kaç tane müze var, haftada kaç tane opera vs etkinliği var görmeli bizim çocuklarımız. İtalya'da özellikle kuzey şehirlerinde, sıradan bir günde sokakta günlük kıyafetiyle yürüyen insanların nasıl bu kadar şık, nasıl bu kadar uyumlu giyindiklerini göstermeliyiz çocuklarımıza. Ki sanmasınlar dünya'da başka hayat yok. Ve kendilerini hastalık derecesinde üstün görmesinler.

Eve döndüklerinde, "Baba, çok çalışmamız lazım çoook" diyebilsinler. Ha bir de dönüp, "ya baba cuma namazı niye 10 rekat" diye başlayan sorular sorsunlar ki biz de diyebilelim "Güzeel, gel şimdi başlıyoruz."

Sorgulamayı, eleştirmeyi, bilginin kaynağına şüphe ile bakmayı öğretemediğimiz bir iklimde, eğitimi isterse gelsin Finlandiyalı öğretmenler versin.
 
Umut Barış Çevrimdışı

Umut Barış 

VIP
Top Poster Of Month
23 Kas 2017
20,945
Ben eğitime gelen eleştirilerin eksik olduğunu düşünüyorum. Yurtdışında gıpta ile baktığımız ülkelerde eğitim gören 3. dünya ülkelerinin çocuklarına bakın, illa ki eğitim aldıkları coğrafyanın hep bir tık gerisinde kalanları olur. Bunun nedeninin "aydınlanma eksikliği" olduğunu düşünüyorum.

Rönesansı iyi çalışmamız gerekiyor. Sadece bilim adamı değil çok ileri düzeyde sanatçının ve eserlerinin ortaya çıkması ve bu çıkan sanatçıların, bilim adamlarının yani "aydınların" en önemli özelliğinin "muhalif" olmaları üzerine iyi düşünmemiz gerekiyor. Ve en çok muhalefet ettikleri kurumun, enstitüleşmiş, kurumlaşmış, ruhbanlaşmış, toplumsal bir sınıf olmuş din ve din adamlarına karşı olduğunu anlamamız ve nedenlerini iyi düşünmemiz gerekiyor.

Ve kesinlikle ve kesinlikle evlatlarımızı yurtdışına göndermemiz gerekiyor, ama özellikle belirteyim mümkünse İtalya, İspanya, Portekiz, Avusturya vs gibi rönesans döneminde eserlerin çıktığı, parlamış ülkelere. Gezmeye bile olsa gitmeli bizim çocuklarımız ve görmeliler aradaki farkın sebebini.

İtalya'nın sıradan bir şehrinde kaç tane "Art gallery" var, kaç tane müze var, haftada kaç tane opera vs etkinliği var görmeli bizim çocuklarımız. İtalya'da özellikle kuzey şehirlerinde, sıradan bir günde sokakta günlük kıyafetiyle yürüyen insanların nasıl bu kadar şık, nasıl bu kadar uyumlu giyindiklerini göstermeliyiz çocuklarımıza. Ki sanmasınlar dünya'da başka hayat yok. Ve kendilerini hastalık derecesinde üstün görmesinler.

Eve döndüklerinde, "Baba, çok çalışmamız lazım çoook" diyebilsinler. Ha bir de dönüp, "ya baba cuma namazı niye 10 rekat" diye başlayan sorular sorsunlar ki biz de diyebilelim "Güzeel, gel şimdi başlıyoruz."

Sorgulamayı, eleştirmeyi, bilginin kaynağına şüphe ile bakmayı öğretemediğimiz bir iklimde, eğitimi isterse gelsin Finlandiyalı öğretmenler versin.
Öğretmenleri rahat bıraksalar bu iş çözülür zaten.
Ne öğretmen, ne de akademisyen rahat değil.
 
Fair Play Çevrimdışı

Fair Play 

Süper Üye
4 Şub 2021
567
Öğretmenleri rahat bıraksalar bu iş çözülür zaten.
Ne öğretmen, ne de akademisyen rahat değil.

dostum istedikleri kadar rahat bırakalım. Ne istiyorlarsa verelim. Paraysa para, okulsa okul, imkansa imkan, materyalse materyal. Yaşadığımız eğitim sorunun çoklu faktörleri var.

Bak bir örnek verim; yıl 2014 2015 filan. O zaman anadoluda bir üniversitede çalışıyorum. Öğrencilerle farklı meslek gruplarından vs başarılı insanları bir araya getirip konferanslar yapılıyor. Adı vs önemli değil, yurtdışında da uzunca süre bulunmuş, yaşam koçluğu vs de yapan bir konuşmacıya öğrencilerden şöyle bir soru gelmişti:

"Biz ingilizce öğrenmede çok sıkıntılar yaşıyoruz. (Nispeten üniversite sınavında başarılı çocuklar bunlar, yüzdelik dilimleri çok iyi anadoludaki diğer üniversitelere göre). Bize ne tavsiye edersiniz?".

Cevabı ayrıca yazıyorum: "Din değiştirin" dedi kadın. Salon buz gibi, homurdanmalar, sesler, itirazlar, töbeler havalarda uçuştu. Bense derin derin düşündüm üstüne, notlar aldım. Benim de değerlerime, inancıma bu kadar tersten saplanmış bir yorum, bir yargı cümlesiydi bu. Hiç beklemediğimiz yerden gelmişti.

Ve ben şöyle bir not aldım o zaman: "Aynı şeyleri deneyip sonuç alamıyoruz. Bize böyle insanların da görüşleri lazım. Biz çözemiyoruz bu sorunu"

(O üniversitede yabancı hocalar mı istersin, yabancı materyaller kaynaklar mı istersin, ne ararsan getiriliyordu. İmkanlar çok çok iyiydi Türkiye ortalamasına göre.)

Bu gün bu ülkede yabancı dil eğitimi sorunu hala çözülemedi. EF'nin 2021 İngilizce Yeterlilik Endex'inde Türkiye 122 ülkeden 70.i sırada.

Toplumsal olarak içinde bulunduğumuz "habitat"ı tüm faktörleri ile ele almamız lazım. En ters gelen eleştirilere de hazır olmamız lazım.
 
Umut Barış Çevrimdışı

Umut Barış 

VIP
Top Poster Of Month
23 Kas 2017
20,945
dostum istedikleri kadar rahat bırakalım. Ne istiyorlarsa verelim. Paraysa para, okulsa okul, imkansa imkan, materyalse materyal. Yaşadığımız eğitim sorunun çoklu faktörleri var.

Bak bir örnek verim; yıl 2014 2015 filan. O zaman anadoluda bir üniversitede çalışıyorum. Öğrencilerle farklı meslek gruplarından vs başarılı insanları bir araya getirip konferanslar yapılıyor. Adı vs önemli değil, yurtdışında da uzunca süre bulunmuş, yaşam koçluğu vs de yapan bir konuşmacıya öğrencilerden şöyle bir soru gelmişti:

"Biz ingilizce öğrenmede çok sıkıntılar yaşıyoruz. (Nispeten üniversite sınavında başarılı çocuklar bunlar, yüzdelik dilimleri çok iyi anadoludaki diğer üniversitelere göre). Bize ne tavsiye edersiniz?".

Cevabı ayrıca yazıyorum: "Din değiştirin" dedi kadın. Salon buz gibi, homurdanmalar, sesler, itirazlar, töbeler havalarda uçuştu. Bense derin derin düşündüm üstüne, notlar aldım. Benim de değerlerime, inancıma bu kadar tersten saplanmış bir yorum, bir yargı cümlesiydi bu. Hiç beklemediğimiz yerden gelmişti.

Ve ben şöyle bir not aldım o zaman: "Aynı şeyleri deneyip sonuç alamıyoruz. Bize böyle insanların da görüşleri lazım. Biz çözemiyoruz bu sorunu"

(O üniversitede yabancı hocalar mı istersin, yabancı materyaller kaynaklar mı istersin, ne ararsan getiriliyordu. İmkanlar çok çok iyiydi Türkiye ortalamasına göre.)

Bu gün bu ülkede yabancı dil eğitimi sorunu hala çözülemedi. EF'nin 2021 İngilizce Yeterlilik Endex'inde Türkiye 122 ülkeden 70.i sırada.

Toplumsal olarak içinde bulunduğumuz "habitat"ı tüm faktörleri ile ele almamız lazım. En ters gelen eleştirilere de hazır olmamız lazım.
Bunu kastediyorum zaten.
En basiti hukuk veya siyasal bilgiler fakültesini düşün.
Burada akademisyen bir şey dese göz altına alınır bugün.
 
Fair Play Çevrimdışı

Fair Play 

Süper Üye
4 Şub 2021
567
Hukuk devleti sorunu, demokrasi sorunu, özgür düşünce ortamı sorunu eğitimcilerin belini büküyor ona aynen katılıyorum. Hepsi sessiz o yüzden. Yakın zamanda boğaziçi üniversitesinde sesini çıkaranlara olanları da gördük. Kampüsün kapısına kilit vurdular. Bu ülkenin gözbebeği olan bir değeridir boğaziçi.

Diğer tüm sorunların ve faktörlerin de üzerinde belki bu sorun var haklısın o konuda.
 
RUHİTAN Çevrimdışı

RUHİTAN 

Aktif Üye
11 Tem 2021
260
65
Vallahi İNSAN olmanın gerekliliğini yerine getirsin, birlikte gidip öküze tapalım sorun yok benim için zira zaten İNSAN olmanın gerekliliği yerine gelmiş ise kimse beni ''neden öküze tapıyorsun münafık bla bla'' diye yargılamayacaktır zira Müslümanların Kutsal Kitabında bulunan Bakara Suresi 256 aynen ''Dinde zorlama yoktur. Doğru eğriden açıkça ayrılmıştır. Artık kim sahte tanrıları reddeder de Allah’a inanırsa kopmayan sağlam bir kulpa yapışmıştır. Allah her şeyi işitir ve bilir.'' der.

Yani sen Allah'a inanıyorsan ona sıkı sıkı sarıl ve Cennete gir, cehennemde yanacak olan ben isem sen neden tasalanıyorsun? diyebilmek gerekiyor ki yaşadığım ilçedeki adı ilerigelen(!) diye anılan birisi ile bu konuda fikri tartışma içine girdik, bana dedi ki ''Yahu hem Kurandan ayetler okuyor hem bira içiyorsun, böyle saçmalık mı olur?'' dedi.

kendisine şunu belirttim;
5 Vakit namaz kılıyor musun? EVET
Hacca gittin mi? Evet
Oruç, Zekat vs? Hamd olsun.

Şimdi SENİN bu yaptıkların sayesinde ben cennete girecekmiyim? HAYIR

Benim içtiğim bira yüzünden sen cehenneme girecekmisin? HAYIR

O zaman neden beni yargılıyrosun?

Bu dinci arkadaşların bu yaklaşımı enteresan, sürekli olarak bir yargılama, cık cıklama, eleştirme,baskı kurma modundalar.

O kadar çok sayıda olanı ile tartıştım ve bu tartışmalarda sürekli olarak o kadar cevapsız kaldılar ki kendileri dahi henüz inandıkları dinin TAM anlamı ile ne dediğini bilmiyorlar o nedenle sürekli forumda TAKLİD-İ İMAN lafını kullanıyorum zira araştırmadan, soruşturmadan, gerçekten dünyadaki doğru dinin İslamiyet olduğuna emin olacak ellerinde somut bir bilgi olmadan Müslüman olan dostlarımız bunlar.

Yani köydeki patlıcan tarlası nasıl ki babasından oğluna kalmış, İşte doğmuş büyümüş ergen öncesi kendisine dini ritüeller aşılanmış, ve ''Sen müslümansın, doğru din de bu'' denmiş, O da ''peki babacım veya anacım'' demiş olay bitmiş. Bizde İslamiyetin yaşanma şekli bu.

Ben öyle ileri düzeyde dini inançları olan birisi değilim (Artık)
Yine de şurada yaratıcı güç adına yemin edebilirim ki hacıyım hocayım diyenlerden çok daha ileri düzeyde Kuran-ı Kerim öğretilerini anladığıma inanırım.

Yani neden bukadar cümle kurdum? Yahudiler candır, Aleviler candır, Ortodokslar, Protestanlar, Sünniler, Şiiler, Katolikler, Hindular hepsi candır ama İNSAN olabileni candır benim kıstasım bu.

Bütün Müslüman alemine bakın, yerdikleri ne var ise gizli gizli yaparlar.
Çalarlar
Zina ederler
Tecavüz ederler
Küfür ederler
Hakaret ederler
Gizliden gizliye şirk koşarlar ama bunu öyle bir siyasi maske ile yaparlar kikimse itiraz etmez
Pistirler (Kimse kusura bakmasın hakikaten pis bir toplumuz)
Kültürsüzdürler (Atadan gelen belli başlı yöresel kültür aşılanması haricinde bir kültürleri yoktur)
Cahildirler (İstisna birkaç isim dışında özellikle YAKIN ÇAĞ yakın tarihe ait müslümanlarından bilim adamı görmezsiniz.)

İstesek bu listeyi uzatır gideriz, ama bütün bu vasıflara sahip olan bu toplumlar ilginç bir şekilde bunların tamamı ile Yahudileri Hristiyanları vs suçlarlar.

Biz eskiden kafası takkeli saçı sakalı olan büyüklerimizi gördüğümüzde belli bir kültür oranına sahip, hayatı görmüş geçirmiş, okumuş, eğitimini almış, hayat tecrübesine sahip saygın insanlar olarak bilirdik.

Büyüdükçe ve bıu şahısların gerçek yüzlerinigördükçe utanır olduk yahu insan bu kadar mı boş beleş yaşar? Bu kadar mı cahil olur? Bu kadar mı şu dünyanın oksijenini tüketir ama 1 GRAM dahi dünyaya faydası olmaz?

Bazen diyorum keşke DİN denen şey olmasa, bir dünya anayasası olsa, o anayasa kapsamında verilen hak ve özgürlükler çerçevesinde yaşayıp gitsek.

Az önce haberlşerde gördüm, alkollü araç kullanırken yakalanan zırtapoz, iki polisin kollarının arasındayken acil serviste doktora kafa attı, doktorun kafaya 5 dikiş attılar ama bu onun ve bunun çocuğu ifadesi alınıp serbest bırakıldı.

Bunu neden yazdım peki? Yazdıklarım din düşmanlığı olarak algılanmasın, ALKOL tüketen şeref yoksununun alkol tüketmesine karşı da değiliz karışmak da haddimize değil lakin ne zaman ki ağzını bırakıp başka yeri ile içip TOPLUMA zarar veriyor ise onun ağzını ....ikmek (dikmek) lazım bakınız nasıl ki DİN ile başkasını rahatsız edemezseniz, DİNSİZLİK ile de, Alkol ile de başkasını rahatsız edemezsiniz bendeki kavram bu

Şimdi biz bu duruma SOSYOLOJİ'nin hangi dalı ile DİN olgusunun hangi kanadından bakalım?

Hani adalet? Medeni adalet nerede? İlahi adalet nerede?
İmzamı atarım . Aynen katılıyorum.
 
RUHİTAN Çevrimdışı

RUHİTAN 

Aktif Üye
11 Tem 2021
260
65
Biz bu evlatları, yetiştirildiğimiz MİLLİYETÇİ yapı ile bu VATAN için yetiştirdik hocam lakin hiiiiiiiç kimse darılıp gücenmesin, dileyen de dilediği kadar eleştirebilir ama ben evlatlarıma artık ''Ne yapın edin Yurt dışını hedefleyin'' diyorum artık. Küçük oğlum için İtalya, Büyük oğlum için İngiltere ne olur nasıl olur araştırıyorum okullarının bitişine uygun şekilde.

Birileri arabasında koko çeksin, birileri saraylarda sefa sürsün diye yetiştirmedim ben çocuklarımı.

Neredeeeeeen nereye.

Sebep olanların ABV amin..
Aynı duygularla aynı kaygıları taşıyorum.
 
Adem Helvacı Çevrimdışı

Adem Helvacı 

Süper Üye
17 Şub 2017
24,294
51
İslam kişinin inancına karışmaz. Karışma sınırı inananlar için İslamı kabul edip İslamı temsil etmeye başladığın da başlar. İslamı kabul etmemişler ve temsil etmeyenler islama veya temsilcisine sataştığında başlar gerekli cevabı da alır. Yasalarımızda da böyledir güvence altındadır.
Eğer burada ithamınız bana ise elbette herkes dilediği cevabı verir, benden de cevabını alır zira anayasamızda ifade özgürlüğü koruma altına alınmıştır.

ANAYASA MADDE 26. – Herkes, düşünce ve kanaatlerini söz, yazı, resim veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama ve yayma hakkına sahiptir. Bu hürriyet resmî makamların müdahalesi olmaksızın haber veya fikir almak ya da vermek serbestliğini de kapsar.

Ülkenin Cumhurbaşkanı itiraz olarak yükselen seslere NAS suresinden örnek verip ''ANIRSALAR DA ANIRMASALAR DA'' diye dilediği gibi terbiye sınırlarını aşan yorumlar yapabiliyorsa Ülkenin her vatandaşı her konu ile ilgili aynı seviyede cevap verme hakkına da sahiptir.

DİN işini DEVLET işine karıştırıp NAS Suresini örnek gösterip politika faizini düşüren ama aynı NAS süresi ile nedense vatandaşın üstündeki faiz yükünü düşürmeyenlere cevap vermekten bu güne kadar çekinmedik bu günden sonra da çekinmeyiz.

Şimdi şu konuda bile biz DİN mi konuşuyoruz yoksa Politika mı yoksa sosyoloji mi belli değil, neden? Çünkü ''yeter ki iktidarda kalalım'' mantığı ile sap saman diken çiçek böcek her şeyi birbirine karıştırdılar da ondan.
 
A Çevrimdışı

Alperentoy

Süper Üye
12 Nis 2019
647
Eğer burada ithamınız bana ise elbette herkes dilediği cevabı verir, benden de cevabını alır zira anayasamızda ifade özgürlüğü koruma altına alınmıştır.

ANAYASA MADDE 26. – Herkes, düşünce ve kanaatlerini söz, yazı, resim veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama ve yayma hakkına sahiptir. Bu hürriyet resmî makamların müdahalesi olmaksızın haber veya fikir almak ya da vermek serbestliğini de kapsar.

Ülkenin Cumhurbaşkanı itiraz olarak yükselen seslere NAS suresinden örnek verip ''ANIRSALAR DA ANIRMASALAR DA'' diye dilediği gibi terbiye sınırlarını aşan yorumlar yapabiliyorsa Ülkenin her vatandaşı her konu ile ilgili aynı seviyede cevap verme hakkına da sahiptir.

DİN işini DEVLET işine karıştırıp NAS Suresini örnek gösterip politika faizini düşüren ama aynı NAS süresi ile nedense vatandaşın üstündeki faiz yükünü düşürmeyenlere cevap vermekten bu güne kadar çekinmedik bu günden sonra da çekinmeyiz.

Şimdi şu konuda bile biz DİN mi konuşuyoruz yoksa Politika mı yoksa sosyoloji mi belli değil, neden? Çünkü ''yeter ki iktidarda kalalım'' mantığı ile sap saman diken çiçek böcek her şeyi birbirine karıştırdılar da ondan.
Hiç takdir etmediğim davranış türü riya içerenlerdir. Bir şeyin arkasına gizlenip gizli ajandası peşinde koşanlardır. Ben belirli bir şahıs için yazmadım. Genel ortaya bir prensip olarak yazdım. Basitçe ne deriz başkasının özgürlünün başladığı yerde kişinin özgürlüğü sınırlanır. Yarım yamalak bilgimizle üstelik benimsemediğimizi ilan ettiğimiz din gibi konulara başkalarının da tepki göstereceği şekilde mesnetsiz beyanlarda bulunmak doğru da çok şık da değildir.

Tabi dilin kemiği yok istenen söylenebilir. Kırmızı ışıkta geçmek normalde yasak, suç ve kanunla belirlenmiş bir cezası var. Ama hangimiz geçmiyoruz ki? Bir çoğumuz cezasını da ödemişizdir. Ama cesur olup suç işlemek ceza ödemek bir kahramanlık değildir, asıl olan insanın vicdanının kendi polisi olup bırakın işlemesine aklından geçirmesine bile engel olabilmesidir. Sosyoloji biliminden başladık doğru kabul edilen değerleri kenara itip ortaya kendi heveslerimizi arzularımızı koyduk.

Elbette iktidar gitmek istemeyecektir, bir ajandası vardır seçime kadar yetkisini kullanmak isteyecektir. Karşısındakiler de fırsat bu fırsat koltuğu kapabilirmiyize oynayacaklardır. Bence iktidar dediğini başarır düzlüğe çıkarsa 2023 de bırakın iktidarı ardından bazı büyük şehirleri de geri alır. Bu zamanlar muhalefet için son düzlük başardı başardı yoksa bütçe de sürekli fazla veren ekonomi de düzlüğe çıkan memlekette bu yıkarız iptal ederiz söylemlerinden sonra iktidar yüzü göremeleri çok zor.
 
A Çevrimdışı

Alperentoy

Süper Üye
12 Nis 2019
647
Geçen yıl ₺172 milyar bütçe açığı verilmişti. Kasım da fazla verdi ağustos ta fazla olması lazım. Daha önemlisi bu yıl toplam Ocak-Kasım açığı sadece ₺46,5 milyar. Bu trendle beklenti ardı ardına fazla vereceği yönde. Çünkü alt yapıyı tamamlamak üzere yönetim. Artık yeni eskisi gibi yol okul hastane yapılma ihtiyacı olmayacak. Hatta doğu karadeniz de yeni bir şehir hastanesini yap işlet devret yerine kendi parasıyla yapıyor. Masraflar azalıyor, 2023 sonrası hidrokarbonların katkısı da eklenince bütçe açık vermez. Mevcut vergiler düşürülmeye başlanır.

 
Adem Helvacı Çevrimdışı

Adem Helvacı 

Süper Üye
17 Şub 2017
24,294
51
Geçen yıl ₺172 milyar bütçe açığı verilmişti. Kasım da fazla verdi ağustos ta fazla olması lazım. Daha önemlisi bu yıl toplam Ocak-Kasım açığı sadece ₺46,5 milyar. Bu trendle beklenti ardı ardına fazla vereceği yönde. Çünkü alt yapıyı tamamlamak üzere yönetim. Artık yeni eskisi gibi yol okul hastane yapılma ihtiyacı olmayacak. Hatta doğu karadeniz de yeni bir şehir hastanesini yap işlet devret yerine kendi parasıyla yapıyor. Masraflar azalıyor, 2023 sonrası hidrokarbonların katkısı da eklenince bütçe açık vermez. Mevcut vergiler düşürülmeye başlanır.

Yani bu cevabınızdan ''Evet bu gün için verdiğim cevaptı'' şeklinde anlamam gayet doğru sanırım.

Çok merak ediyorum bu iktisadi ve istatistiki bilgileri bu kadar güzel yorumlarken Ülkenin MEVCUT halinden ne ara bahsetmeyi düşünüyorsunuz?

Hani 1 ekmeğin 3TL olduğu bazı yerlerin oılduğu, Ev sahiplerinin kiraları iki katına çıkardığı, en temel ihtiyaçlarımızı dahi karşılayamayacak düzeyde düşük gelirlere sahip olduğumuz halde yöneticilerin itibarlarından halen tasarruf etmediği ve mevcut zırhlı araç filosuna halen 3 yeni milyarlık araç alımının gündeme geldiği güzel Ülkemizden?

Neden ısrarla SON KULLANICI olan bizlerin gerçek gündemi yerine ''ecek acak'' içerikli güzellemeleri yazmayı tercih ediyorsunuz?

ecek acaklar yazılacaksa ben de miş mışları yazayım isterseniz.

Geçen ay 1099tl ye satın aldığım monitör 1 ayda 5.000tl olmuş. Haksızlık olmasın ben indirim gününde aldım o farkı unutmayalım.
Haydi monitör LÜKS diyelim zira siz değerli dostlarımız seviyorsunuz bizlerin sadece kuru ekmeğe tamah ettiği bir hayatımız olmasını o nedenle Gıda ürünlerinden örnek verelim kaldı ki benim size yazmama gerek yok siz de durumu aslında gayet net biliyorsunuz.
Mesela geçen ay 84.90 olan 5lt çiçek yağın şu an 130tl olmuş
Un 90tl olmuş mesela

İNSAN olarak karnımızın doyması için gerekli olan basit bir alışverişin dahi bütçelerimize bindirdiği yükü bizler iliğimize kemiğimize kadar hissediyoruz, sizin durumunuzu bilemiyoruz tabi.

Kaldı ki şunu da anlamak mümkün değil. İşlerine gelmeyince ''Eskiden kuyruklar vardı'' diyenler ile bu gün ''Sadece doysak yeter'' mantığında olanlar aynı insanlar. YETMEZ yahu yetmez neden yetsin? her insan evladının kendi hür iradesi ile yaşamak istediği bir hayat, almak istediği bir araba, ev , televizyon vs vardır neden bir kesim saraylarda yaşarken diğer kesim çöpten ekmek toplasın?

Şimdi biz bunlara isyan ediyor ve YANLIŞ olduğunu dile getirip isyan ediyorsak sizi rahatsız etmesinin temel sebebi nedir?

Geçmişin 70 cent muhabbetini yapanlar bu gün 2 cente muhtaç hale gelmişler Ülkenin her bir değerini tek tek satıp ayakta durmaya çalışıyorlar ama derdini biz çekiyoruz. Birkaç ay dişinizi sıkın AĞUSTOS gelince göreceksiniz haklı olduğumu diyor mesela muhterem, şimdi basit bir soru soralım o halde;

Madem bu sıkıntıları biz sadece birkaç ay çekeceğiz ve her şey süt liman olacaktı, 19 senedir neden yapılmadı? Dıj Güjler mi bırakmadı?

Madem birkaç ay dişimizi sıkınca her şey düzelecek di, ''Verin yetkiyi görün etkiyi'' diyeli yıllar oldu, o zaman da birkaç ay sıkın dişinizi denmedi mi neden inanalım neden güvenelim şimdi bu ecek acaklara?
 
Geri
Üst Alt