Yorumları ancak yarıya kadar okuyabildim zira daha fazla okuyasım gelmedi.
Sap ile samanın, İt izi ile at izinin yıllardır karışmış olduğu güzel ülkemde DEVLET dahi hükumet eli ile Kuranı Kerimde açık ilan edilmiş yasakları deliyor ise biz burada Migrosta alkol satılmasını neden tartışalım onu anlamış değilim.
Ali İmran suresi 28
Maide Suresi 51
Tevbe suresi 34-35
Bakara suresi 275
Maide suresi 90-91
ve buna benzer onlarca ayet ile aslında YAHUDİ ve hatta HRİSTİYAN toplumu ile ilişkiler belli ve hatta ileri ölçüde sınırlandırılmış olmasına rağmen, Faiz yasaklanmış olmasına rağmen, Kumardan insanlar men edilmiş olmasına rağmen, Güzel ülkemin Yahudi ve Hristiyanlar tarafından ticari anlamda el atılmamış hiç bir yeri kalmamışken, Devlet kendi eliyle milletine kumar oynatıyorken (toto loto piyango vs) Alkol ve tütünden elde edilen gelir ile ülkede memur maaşı dağıtılıyorken, biz halen Migrostan kurban alıp almamayı tartışıyor isek cidden daha aşmamız gereken çok yol var demektir.
Bakınız güzel dinimizde temel olan her zaman için NİYET ve İYİ NİYET dir aslında.
Haydi madem öyle size, Devletin Diyanet görevlisi ile aramda geçen sohbet ve kendisine sorduğum bir soruyu anlatayım. (Kulakları çınlasın, şu an Denizlide görevli artık)
Cevabı da konuya bağlayayım.
Bir gün bir sohbetimizde, aklıma hep takılan bir durumu sordum kendisine. Dedim ki;
Sayın hocam, Malumunuz Yüce yaratanın adını tuvalet lavabo gibi ortamlarda anmaktan imtina ederiz zira buralar geçmiş tarihimizdeki hijyen koşulları nedeniyle Rabbımızın adının anılacağı ortamlar değillerdi. Bu günün koşullarında gelişen teknoloji, lavabo ve giderlerin durumu, fayans avantajı vs vs duruma bakıyorsunuz ve abdest aldığımız banyolarımız yeri geliyor oturduğumuz odalardan aslında daha temiz oluyorlar.
E şimdi alışkanlık var neticede abdest almak için önce niyet ediyoruz, Niyet etmek için de ''Niyet ettim Allah rızası için'' diye başlayıp devam ediyoruz. Abdest alırken ettiğimiz her duanın içinde de adı geçiyor ister istemez, Bu durumda ben Rabbımın adını bu ortamda anmak durumunda kalıyorum, anmasam ve yukarı doğru bakıp desem ki ''Bak sen niye burada olduğumu biliyorsun'' o da olmaz. Peki hocam ne yapmalıyız bu durumda?
Cevap şu şekilde geldi;
Adem hocam dinimizde her şey niyet ile ilgilidir. Sizin aslında kalbinizden geçenin ne olduğu önemlidir. Yapmaya çalıştığınız şeyi anlıyorum, haklısınız da, o nedenle siz en iyisi o ortama (Banyoya) girmeden evvel niyet ediniz.
İster istemez benden yine soru geldi;
''Değerli hocam eski evler ile yeni evlerin durumları farklı malumunuz, Çooook eski evlerde lavabolar dahi evlerin dışında inşa edilirdi, evin içinde olmazdı, lavabolar günümüzde evin içinde olmasıyla birlikte aynı zamanda artık ebeveyn banyosu adı altında yatak odalarımızda banyo var, ben de burada abdest alıyorum, dışarıda niyet et gir diyorsunuz ama orası da yatak odası zira bana, yatak odasında baş uçlarına kuranı kerim asanlar da bir garip geliyor. Ne yapayım evin de dışına mı çıkayım'' dedim. ve güldüm
Sohbet uzun o nedenle detaya girmeden yüzeysel geçtim ve kestim zira Bu mevzu böyle uzar gider arkadaşlar. Dinler tarihine bakın, her zaman için zamanın koşullarına uygun olamadıklarını görürsünüz. Bu gün kutsal kitabımızda YASAK denen 100 maddenin 90 ını günümüz koşulları nedeniyle ihlal ettiğimizi de aslında hepimiz biliyor ama dile getirmiyoruz.
Yazdıklarım bazılarınız için çok itici gelebilir lakin ''Tövbe tövbe ne diyor bu adam böyle'' demeden evvel düşünürseniz ne demek istediğimi gayet iyi anlayacaksınız da, Dini bakış açılarımız anlamamızın işimize gelmeyeceği yönde baskı yapıyor her birimize.
İslamiyeti huzur içinde yaşamanın yolunu camiye gitmemekte buldum ben arkadaşlar darılmayın lütfen bana, Çünkü camiye gidiyorum siyaset, Bayram namazına gidiyorum hükumet, Bağış yapmak istiyorum diyanet, iyi de dini özgürce yaşama özgürlüğümüz nerede kaldı? İbadet için yapılan bu yerlerde siyaset ve ticaretin ne işi var Allah aşkına?
Kuranımı evde okur, namazımı evde kılarım, Ülkemizde yüzbinlerce cami var ama ne yazık ki artık camiye giden, gitmek isteyen insan sayısı çok az, Ülkemde DİN olgusuna bakış açısı dahi bu hale gelmişken, Biz Migrostan Kurban almayı tartışacakmıyız yine de?
Ben kurban kesmiyorum, 3 yıl öncesine kadar gücüm var ise Mehmetçik vakfına bağış yapardım, artık ne halt edeceğimi ben de bilmiyorum zira hiç birisinin doğru yerlere gittiği konusunda içim rahat değil. Evet biz ALLAH rızası için yapıyoruz, artık günahları onların boynuna desekte o da olmuyor artık arkadaşlar, bünyem kaldırmıyor bu saatten sonra.
Ben kurbanımı KURBAN niyeti ile kesmek veya kestirmek istiyor isem, isterse yan tezgahta rakı satılsın o satanın sorunu benim değil der ve Kipa ise Kipa, Migros ise Migros alır keser geçerim ben niyetime bakarım. Sanki ülkemde TANSAŞ gibi gerçekten yerli, İzmirli iştirakçilerin kurduğu mağazaların arkasında devlet olarak duruldu da biz mi gidip yine de MİGROS tan alışveriş yaptık.
Çok yazdım yine, kimsenin kalbini kırmadan düşüncelerimi yazmaya çalıştım, hatam oldu ise affola.