Başınız sağolsun sayın O Ocico üstad. Allah taksiratlarını affeylesin.Mesajları okuyunca, 2004 yılına geri döndüm...
O zaman 32 yaşındayım ve çok çok sevdiğim her derdimi sırrımı paylaştığım her konuda akıl danıştığım bir doktor arkadaşım vardı, biz onunla 1989 senesinde tanışmıştık. İç hastalıkları uzmanıydı kendisi, tıbbi konularda çok şey öğrenmiştim ve bilgi edinmiştim ondan.
Mayıs 2004 gibi arıyorum, telefonlarıma çıkmıyor, evinden ararım yok diyorlar, iş yerinden ararım grip geçiriyor diyor sekreteri, ama bir sıkıntı olduğunu anlaşmıştım, en sonunda konuşmayı başardım ve 8 Temmuz 2004 günü muayenehanesine gittim. Onun ve benim yüz yüze olan son konuşmamız oldu bu...
Bana baktı ve bir şey söyleyeceğini ancak üzülmemem gerektiğini belirtti, ters bir durumun olduğunu anlamıştım. :(
Bana aynen şunları söyledi ; ''Pankreas kanseriyim, teşhisi kendim koydum, metastaz yapmış beyine ve karaciğere sıçramış, muhtemelen 6 aylık ömrüm kaldı ve kasım ayı gibi ölmüş olacağım, bu son görüşmemiz olabilir tedavi görüyorum ama umut yok, hakkını helal et...''
Bu sözleri duyunca kendimi kaybettim, resmen allak bullak oldum ve ağlamaya başladım, o da ağlamamak için kendini zor tuttu. Oradan nasıl çıktım, eve nasıl geldim bilemiyorum, üzüntüden hasta oldum, yemeden içmeden kesildim ve 3 ay içinde 12 kilo zayıfladım. 76 kilodan 64 kiloya düştüm ve hastanelik oldum, hastanede bir kaç gün yattım,bir sürü tektik ve endoskopi yapıldı (Gastroskopi) ailem de çok üzülmüşlerdi. Doktorlar aşırı üzüntü ve stresten vücudumun iflasa doğru gittiğini ve devam etmesi halinde bağışıklık sistemimin çökeceğini içinden çıkılamaz durumlarla karşılaşabileceğimi söylediler.
Canım arkadaşımın dediği oldu ve 30 Kasım 2004 tarihinde vefat etti, ailem cenazeye katılmama izin vermedi, çok istedim ama gidecek ne gücüm vardı ne de sağlığım elveriyordu, onu hiç unutmadım, çok ama çok iyi bir insandı, gerçek bir dosttu...
Mezarına da hiç gidemedim gidemiyorum,kaldıramıyorum çünkü, sadece okuyorum,yolluyorum.Allah kabul etsin, eminim bir gün tekrar buluşacağız...
19 yıl oldu seneye 20 yıl olacak, beraber çekildiğimiz fotoğraflar anı olarak kaldı,2004 yılından sonra hiç bir şey eskisi gibi değil benim için...
Tüm ölmüşlerimize Allah'tan rahmetler diyorum, mekanları cennet olsun, geride kalanlara sabır ve sağlıklı uzun ömürler dilerim.
Kalın sağlıcakla...
İşte bunun için özellikle "Unutmak" ya da "Hayat devam ediyor" sözleri yerine "Alışmak" fiilini tercih ediyorum. Varlıklarıyla birlikte yaşamaya, yokluklarında kayıplarıyla yaşamaya alışmak olarak tanımlıyorum.Allah razı olsun hocam, dostlar sağ olsun...
Teşekkürler üstad, dostlar sağ olsun... Evet, hayat devam ediyor ama nasıl ediyor, ateş düştüğü yeri yakıyor, ölen öldüğü ile kalıyor da geride kalanlar ne oluyor, herkesin derdi kendini yakıyor...
İşte Sayın Emmi bana göre üç senaryo var. Birincisi böyle durumlarda üzüntüyü, kaybı bir kenara koymadan, hissetmeye devam ederek çözümler üretmek, İkincisi tamamen acıyı yaşayarak geri kalan her şeye arkanı dönmek, Üçüncüsü acıyı tamamen inkar etmek. Birincisi dışındaki tüm seçenekler gün gelip ters tepiyor. O yüzden mümkün olan unutmadan, alışarak, onunla yaşayarak çözüm üretmeye devam etmek.İşte benim de demek istediğim bu, evet devam ediyor, edecek ama gel de bana anlat bunu.Geçenlerde bir arkadaşın hanımı vefat etmişti,evde tüm perdeler çekik ,adam karalıkta oturuyor( bir işi için beni çağırmıştı) "ya bu ne ,aç şu perdeleri ışık girsin ,güneş girsin" dedim, bana "alo sen hayat devam ediyor demeyecekmisin" dedi, ben de "bana ne,senin hayatın ister devam eder istemezsen etmez, etmesini istiyorsan perdelerini açar yarasa gibi yaşamazsın" dedim,önce kızdı bakışından anladım,sonra kalktı perde ve camları açtı.Anladım ki o evde yaşayamayacak belli, ona "istersen yengenin sağlam eşyalarını...." diyerek akıl verdim, şimdi kendisi evi eşyalı kiraya verip kendi de 1+1 ev kiraladı ,belki o evi satarım dedi çocukları ile görüşüp karar vereceklerdi, kızını bekliyor yurt dışından gelince bir karar verecekler, neyse
Başı sağ olsun arkadaşınızın Allah sabırlar versin. Zordur eşin ölümü 15 gün önce bir abimiz eşini kötü hastalıktan kaybetti ve o da içine kapandı, yenge her zaman diyordu ''Bu adam önce gitsin ben gidersem bu adam bir yumurta bile kıramaz, bir çay bile demleyemez'' diye. Ama kader işte kendi gitti, aslında abimizin çocukları da var hatta biri de Yalova'da evli iki çocuklu ama gitmeye çekiniyor sanırım, öyle anladım, daha önce bir kez bile çamaşır makinesini çalıştırmamış adam şimdi çamaşır yıkamaya çalışıyor onu da beceremiyor haliyle, tabii bu kadar da olmamalı, erkeklerin de elinden her iş gelmeli yoksa zor yürür bu düzen.
Şöyle bir örnek vereyim, elektrikli süpürgeyi çalıştırmayı bilmeyen adamlar gördü bu gözler, hayatında bir kez bile çalıştırmamış ki süpürgeyi soruyor nasıl çalışıyor bu diye ;)
Biraz konuyu hüzünlendirmeye devam ediyormuşum gibi geliyor ama, daha önceki mesajlarımda söylediğim gibi alışıyorum, alışıyoruz. Özellikle kendine yetebilme konusunda elimden geleni yapmaya çalıştığıma inanıyorum. Hatta hanımla konuşurken genelde takılırım, "Sen ne şanssızsın, herkesin eşleri bir yumurta kıramaz biz risottolardan v.s. den konuşuyoruz. Keşke bende öyle olsaydım." diye takılırız. O da "Bu da benim şansım der.". Sanıyorum okul zamanı ve öncesinde ben pek takmıştım kafama tek başına yaşayabilme, kendine yetebilme konularını. Öğrenciyken Gece 12' de kalkıp 3 kap yemek pişirmişliğim vardır. Mesajı uzatmayayım, sonra anlatırım.Evet ,bizim hanım da söyler hep şakayla karışık, daha bu gün yengeme söyledi .Erkeğin geride kalması gerçekten zor ,babamdan biliyorum ki elinden her şey gelirdi rahmetli babamın,ama anılardan dolayı o evde yaşayamayacaksan da zorlamanın anlamı yok ,karanlıkta yarasa gibi yaşamanın da anlamı yok ,tabii herkes için geçerli değil bu,kimisi çok umursamaz anıları kimisinin gözünün önünden gitmez.
Biz Veteriner Hekimler genellikle hasta sahiplerimizi onların kayıplarıyla, çocuklarının yaşamları boyunca kaybedeceklerine alışmalarını salık veririz. Ancak sanıyorum ben bu konuyu henüz kendimde uygulayamadım. Daha doğrusu uyguladım ancak herkesin bildiği anlamda değil.Çok geçmiş olsun sabırlar dilerim, seni anlıyorum . Benimde 1 yaşında bir kedim var ve hayvan beslemeyene üzülme demek kolay. Bırak onu kaybetmek bana üzgün bakınca bile içim kıyılır. Şuan hasta peşinde 4 dönüyorum iyi olsun diye, bazen ya birsey olursa diyorum ve düşüncesi bile korkunç. Günümüzde hayvanlar çok kişiden çok daha iyi bir dost,evde bakmayan bunu çok anlayamaz. Tekrar geçmiş olsun
Bende müsaadelerinizi isterim. Herkese sağlıklı, huzurlu, mutlu uykular, tatlı rüyalar.
İyi geceler , yarın anlatırım arabamın yaylarınıGünlerden P.tesi oldu yavaştan kaçar ben iyi geceler.