Gebze dediler Almanyada çıktı...

Umut Barış Çevrimiçi
23 Kas 2017
21,677
Açıkçası bir şeylerin yerli ve milli olarak pazarlanmasına da karşıyım, yerli ve milli olması için harcanan efora da.

“Katma değer” dediğimiz şey belirli değeri olan bir şeyin (örneğin bir motor) belirli bir yerde kullanılarak değerinin arttırılmasından ibarettir. Bu illa ham maddeden başlamak zorunda değildir.

En güzel örnek Alman Mercedes CLA ve A serisindeki 1.5DCi Fransız Renault motorları. Clio’nun içindeki değeri ile CLA’nın içindeki değeri farklı.

Şirketler yerli ve milli olmaya çalışırlarken kazanmak yerine kaybediyorlar. Vestelin, Zorlunun görece başarısı böyle bir kaygıyla hareket etmemeleri.

Zaten önce birileri “Ben panel üretiyorum” veya “Ben şanzıman üretiyorum” demeli Zetec gibi. Yerli bir otomobil fabrikası da tedariği yerli firmadan böyle yapabilmeli. Ar-Ge her yere yetişemez.

Yerli ve milli takıntısı bizim kendi topuzumuza sıkmamızdan başka bir şey değil. Bu takıntıyla uğraşana kadar çoktan güzel bir kaç firma daha kurulabilirdi.

Neticede Amerikan marka Apple %37’nin altında yerlilik oranıyla üretim yaparak dünya liderleri liginde. Panelleri Kore’den Samsung’dan almaktan pek de şikayetçi gözükmüyorlar. Aynı parçalara kendi iOS işletim sistemini kurarak belki iki katı değerinde pazarlayıp zorlanmadan satabiliyorlar.

Yerli ve milli olmayın ?
Montajın, ODM'nin katma değeri düşük.
Önemli olan teknoloji üretebilmek.
Mühendisi elinde tutamazsan onu da üretemezsin. :bilmiyom
 
A Çevrimdışı

Alperentoy

Süper Üye
12 Nis 2019
646
1980 sonrası Özal döneminde ekonomimiz dünyaya entegre edildi. Yoksa ucuz (işgücü) imalat ve ulaşım maliyeti olmasaydı Marmara bölgemiz otomotiv merkezi olur muydu. Geç kaldık çok geç, çok çalışmamız lazım yakalamak için zamanı. Osmanlının konuştuğu dile bile kendimizi soyutlamak için hala Osmanlıca diyoruz. Halbuki onlar da o zamanda Türkçe konuşuyorlardı, dememiz gereken doğru hitap Osmanlı Türkçesi olmalı, hala bunu bile ağzımıza alamıyoruz.
Irkçılık temelli bir milliyetçilik tutturulmuş gidiyor, sanki ülkede tek ırk var. Osmanlıyı 500 yıl yaşatan büyüten milliyetçilik değil ümmetçilik idi, Osmanlı ümmetçilik üzerine kendini inşaa etmişti. Bunun da yenilenen versiyonunu Atatürk'ün kendi el yazısıyla ifade ettiği “Türkiye Cumhuriyeti'ni kuran Türkiye halkına Türk Milleti denir” tanımıdır.
Maalesef işgal edilen sadece görünenler (sanayi, ekonomi, eğitim,...) değil asıl görünmeyenler zihinlerin işgal edilmiş olması. Buna müdahaleyi sadece insanın kendisi aydınlanarak yapabilir.
Bayram günün de bile birbirimizin hatasını eksiğini arama derdine düşmüşüz, yani karşıtlık üzerinden kimlik devşirmeye toplumda bir bölüm ve yer bulmaya çalışır olmuşuz.
 
Umut Barış Çevrimiçi
23 Kas 2017
21,677
Önemli olanı diye bir şey yok. Önce başlamalı bir yerden. Önemli olan yerlilik falan olsaydı Apple lider olmazdı.
Apple kaç yıldır işletim sistemi geliştiriyor.
Sattığı şey donanım değil, yazılım.
Hatta yazılım-donanım uyumu.

Ki artık kendi işlemcisini tüm cihazlara yaymanın hesabını yapıyor.

Kısacası çekirdekten başlamışlar işe gördüğünüz gibi.
 
Umut Barış Çevrimiçi
23 Kas 2017
21,677
1980 sonrası Özal döneminde ekonomimiz dünyaya entegre edildi. Yoksa ucuz (işgücü) imalat ve ulaşım maliyeti olmasaydı Marmara bölgemiz otomotiv merkezi olur muydu. Geç kaldık çok geç, çok çalışmamız lazım yakalamak için zamanı. Osmanlının konuştuğu dile bile kendimizi soyutlamak için hala Osmanlıca diyoruz. Halbuki onlar da o zamanda Türkçe konuşuyorlardı, dememiz gereken doğru hitap Osmanlı Türkçesi olmalı, hala bunu bile ağzımıza alamıyoruz.
Irkçılık temelli bir milliyetçilik tutturulmuş gidiyor, sanki ülkede tek ırk var. Osmanlıyı 500 yıl yaşatan büyüten milliyetçilik değil ümmetçilik idi, Osmanlı ümmetçilik üzerine kendini inşaa etmişti. Bunun da yenilenen versiyonunu Atatürk'ün kendi el yazısıyla ifade ettiği “Türkiye Cumhuriyeti'ni kuran Türkiye halkına Türk Milleti denir” tanımıdır.
Maalesef işgal edilen sadece görünenler (sanayi, ekonomi, eğitim,...) değil asıl görünmeyenler zihinlerin işgal edilmiş olması. Buna müdahaleyi sadece insanın kendisi aydınlanarak yapabilir.
Bayram günün de bile birbirimizin hatasını eksiğini arama derdine düşmüşüz, yani karşıtlık üzerinden kimlik devşirmeye toplumda bir bölüm ve yer bulmaya çalışır olmuşuz.
Kaliteli trollsün he, elma ile armutu güzel harmanlıyorsun.
Mühendis değil aşçı olmalıymışsın. :haha1
 
Adem Helvacı Çevrimdışı

Adem Helvacı 

Süper Üye
17 Şub 2017
24,294
52
Dostlar; Şaşırtıcı gelebilir size lakin kayınpederim ciddi derecede koyu bir Adalet ve Kalkınma Partilidir.

Daha 10 dakika önce gittiler. Bayram vesilesi ile 2 gündür bir aradayız.

O benim fikirlerimi benimsemez ben de onunkileri ancak her bir araya geldiğimizde SAYGI ÇERÇEVESİNDE gayet insan gibi oturup tartışabiliriz.

Bahsi geçen partiyi de, o partinin Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK ilke ve inkılaplarına karşı olan zihniyetini de zerre kadar sevmem herkes bilir. Yine de bu durum onları dinlemeyeceğimiz, karşılıklı konuşamayacağımız anlamına gelmemeli.

Yaşadığım bölge itibari ile AKP li bir belediye sınırlarındayım, muhafazakar görünen ancak arka planda bakıyorsunuz insanın insana reva görmeyeceği her şeyi rahatlıkla yapan insanlar ile dolu burası.

Cuma namazı çıkışında bir esnaf ziyaretinde karşı partinin adayının kızı ile ilgili fantezilerini paylaşan AŞAĞILIK şeref yoksunlarını dahi gördü bu gözler ve duydu bu kulaklar yani çirkinliğin öyle iğrenç seviyelerine şahit oldum ki, sizlerden tek bir ricam var lütfen seviyeyi koruyarak, saygı sınırlarını aşmadan birbirimiz ile görüş alışverişinde bulunalım.

Gönlüm Apolitik olmayı çok istese de fikir beyan etmeden duramamak gibi kötü bir huyum var. Özellikle Muasır Medeniyet ilkesine karşı olanlara hoşgörülü yaklaşamamak gibi daha da kötü bir huyum var, Her AKP li olmayanı Cumhuriyet Halk Partili, her muhalifi terörist, her namaz kılanı Adalet ve Kalkınma Partili sanan zihniyetin ağzını burnunu kırasım da var olsa da şiddet bizlere uygun bir fiil olmadığından dolayı eylemlerimizi bırakıp söylemlerimizi klavyeye yansıtma dışında bir girişimimiz olmuyor. Yine de sessizliğimiz acziyet ile karıştırılmamalı elbette.

Muasır Medeniyet dediğimizde konuyu batı hayranlığı zannedenlerin cehaletlerini kendilerine veriyorum.

Her ne kadar dayanağı zayıf da olsa ''İlim Çin'de Olsa Gidip Alınız'' Diyen Hz. Muhammet'in sözü ne kadar kıymetli ise ve ÇİN batı olmamasına rağmen bu söz de düstur edinilmiş ise, ''Muasır Medeniyet seviyesi yakalanmalı'' diyen Gazi'nin sözünün, yaşanan dönemde uygarlık ne yazık ki batı medeniyetlerinde olması nedeniyle oranın işaret edilmiş olduğu bilinci ile yine bu söz de o derece kıymetli bizim için. Kaldı ki bu sözün söylendiği dönemde ülke nüfusu sanıyorum 11 Milyon, Okuma yazma oranı %20 dolaylarında olduğu bir dönemdi, yani gerçekten ülkeye, o genç ama savaşlardan yorgun düşmüş CUMHURİYETE medeniyet lazımdı.

O dönem dahi ülkeye lazım olduğu bilinen medeniyet ne yazık ki aradan 100 yıl geçmiş halen yakalanamamış. Neden? Halkın gelişmesi okuması istenmemiş, zamanında matbaaya günah diyenler kadının köylünün okumasını istememiş. Öyle ya, ırgat lazım, onların neyine okumak? O zaman lazımdı yakalayamamışız, u gün halen lazım ve halen yakalayamıyoruz.

Peki şimdi biz bu gün uygarlığı nereden alalım? Televizyonun bile şeytan icadı olduğu söylenen ve gördükleri yerlerde balta ile parçalayan Taliban yönetimindeki doğu tarafımızdan mı? mezhep kavgasına tutuşmuş Suriye'den mi? her şeyin yasak olduğu, kadının insandan dahi sayılmadığı Ortadoğu ülkelerinden mi? Ülkesini dış dünyaya kapatan KİM YONG UN abimizden mi?

Gazi Mustafa Kemal'in 100 yıl önce söylediği koşullar bu gün halen geçerli olduğu için medeniyeti halen batıda aramak zorunda kalmış olabilir miyiz? Kendimizi geliştirmeyi bir türlü başaramadığımız için İNSAN GİBİ yaşayabilmek adına mücadele ediyor olabilir miyiz?

Kaçınız gördü iki gündür çöp varillerinin yanına bırakılan işkembe barsak yığınlarını? Kan revan içerisindeki cadde ve sokakları?

Medeniyet dediğimizde ürkmeyin bu kadar agalar. Aynı MEDENİ yaşam şekli kutsal kitabımızda zaten EMİR olarak bizlere sunulmuş kurallardır.

Kutsal kitabımız, Kurbanın kesildikten sonraki yapılacakları bir bir anlatmış mı? Buna rağmen benim muhafazakar kardeşim gitmiş barsakları öylece varilin yanına asfaltın üstüne bırakmış mı? İşte kutsal kitabımız da, MEDENİ toplumlar da aynı şeyi söylüyor ve diyor ki ''Lan hayvanoğlu hayvan, o mübarek hayvanı kestin, işine yarayacak löp löp etleri de aldın muhtemelen derin dondurucuna istifledin, komşuna da göstermelik 2 gram kemik verdin ve sözde(!) dini vecibeni yerine getirmiş oldun yani etraf öyle zannediyor, o güzelim kurbanın işine yaramayacak yanlarını da sana anlatıldığı gibi yok et''

Sözde kısmına açıklık getireyim. Mesleğim gereği geçmiş yıllarda ve bu gün ne yazık ki gözlerimle defalarca ve hatta 2 gündür yine gördüğüm konudur kesilen kurbanların neredeyse tümünün dolaplara ve donduruculara istiflendiği. Yani bu kurban kesimi değil dostlar kimse darılıp gücenmesin. Bunun adı senelik et stoklama bayramıdır kurban bayramı değil zira bizim bildiğimiz kurban etinin sadece ve sadece belli bir küçük bölümünün kurban sahibinde kalacağı gerisinin en az 7 kapıya dağıtılacağı şeklindedir. Güncel uygulama nasıl? Kesenler kesenlere 2-3 kapı et veriyor, bir et gidiyor ama yerine yeni et geliyor vs.

Vecibesini hakkı ile yerine getiren tüm kardeşlerimizin kurbanlarını rabbimin kabul etmesini niyaz eylerim, diğerlerinin de..

Yani neymiş? medeniyetten korkmamak gerekirmiş.

Medeniyetten değil cehaletten korkun dostlar, Düğünde attığı havai fişekler ile ORMAN YAKAN, orman yanarken gidip söndürmek yerine oynamaya devam eden ALLAHIN BELALARI insan kılıklılardan korkun.

Gelelim konunun özüne.


Yerli ve Milli kavramları ile insanlara yaklaşık 20 yıldır söylenen YALANLAR nedeniyle insanların artık hiç bir şeye inanmıyor olması kimin suçu?

Var dediklerinin aslında olmadığı, Olmayan şeyin var olarak gösterildiği ve aslında gerçekten de olmadığı ortaya çıktığında kimsenin yüzünün kızarmadığı bir ülkede bir haber ha yalan çıkmış ha doğru, bizim asıl tartışmamız gereken, bir ülkenin kendi MİLLETİNİN kendi ülke yöneticilerine bu derece GÜVENSİZ olmasının sorumlusu kim? Yine dış güçler mi?

Mesela ülkede ciddi bir refah, ekonomi, özgürlük ve artık ortaya çıkmaya başlayan HÜRRİYET sorunu varken bizim derdimiz saraylar mı?

Yazlık saraylar
Kışlık saraylar
Mevsimlik saraylar
Evlatlara saraylar
Gelinlere saraylar

yetmedi şimdi de

Yavru vatana saraylar

Ülkede Din olgusuna iman kalmamış, İmamlara güven kalmamış, Bütün cami imamları parti militanı gibi davrandığı için kimse camilere gitmemeye başlamış, Gençler ne yapsın da yurt dışına kapağı atsın derdine düşmüş ama bizim derdimiz yerli ve milli adı altındaki çakma projeler olunca bu projelere inanmamak inanmayanların suçu mu bunları irdelemek gerekmiyor mu?

2006 yılından beri (En azından benim hatırladığım 2006 dan veri) Avrupa vize serbestisi sözleri veren bir hükumetin yaklaşık 20 yıldaki geldiği sonuç, TÜRK milleti halen yerinden kıpırdayamazken ülkemizde vizesiz serbest dolaşan , dolaşmayı bırakın ülkemizde terör estiren cahil cühela Afgan Pakistan Irak Suriyeliler olmuşsa bu yöneticilerin ALLAH BİR dediğine inanmayan vatandaşların mı yani suç?

İnanmıyorum arkadaş.

Eğer bir şey açıklanmış ise ve bunu açıklayan, hükumet bağlantılı bir birey veya şey ise ben yabancı kaynaklardan bilgiyi teyit etmeden KESİNLİKLE İNANMIYORUM.

Bu şimdi benim suçum mu?
 
Son düzenleme:
meebbe Çevrimdışı

meebbe 

Süper Üye
25 Şub 2018
2,473
33
Dostlar; Şaşırtıcı gelebilir size lakin kayınpederim ciddi derecede koyu bir Adalet ve Kalkınma Partilidir.

Daha 10 dakika önce gittiler. Bayram vesilesi ile 2 gündür bir aradayız.

O benim fikirlerimi benimsemez ben de onunkileri ancak her bir araya geldiğimizde SAYGI ÇERÇEVESİNDE gayet insan gibi oturup tartışabiliriz.

Bahsi geçen partiyi de, o partinin Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK ilke ve inkılaplarına karşı olan zihniyetini de zerre kadar sevmem herkes bilir. Yine de bu durum onları dinlemeyeceğimiz, karşılıklı konuşamayacağımız anlamına gelmemeli.

Yaşadığım bölge itibari ile AKP li bir belediye sınırlarındayım, muhafazakar görünen ancak arka planda bakıyorsunuz insanın insana reva görmeyeceği her şeyi rahatlıkla yapan insanlar ile dolu burası.

Cuma namazı çıkışında bir esnaf ziyaretinde karşı partinin adayının kızı ile ilgili fantezilerini paylaşan AŞAĞILIK şeref yoksunlarını dahi gördü bu gözler ve duydu bu kulaklar yani çirkinliğin öyle iğrenç seviyelerine şahit oldum ki, sizlerden tek bir ricam var lütfen seviyeyi koruyarak, saygı sınırlarını aşmadan birbirimiz ile görüş alışverişinde bulunalım.

Gönlüm Apolitik olmayı çok istese de fikir beyan etmeden duramamak gibi kötü bir huyum var. Özellikle Muasır Medeniyet ilkesine karşı olanlara hoşgörülü yaklaşamamak gibi daha da kötü bir huyum var, Her AKP li olmayanı Cumhuriyet Halk Partili, her muhalifi terörist, her namaz kılanı Adalet ve Kalkınma Partili sanan zihniyetin ağzını burnunu kırasım da var olsa da şiddet bizlere uygun bir fiil olmadığından dolayı eylemlerimizi bırakıp söylemlerimizi klavyeye yansıtma dışında bir girişimimiz olmuyor. Yine de sessizliğimiz acziyet ile karıştırılmamalı elbette.

Muasır Medeniyet dediğimizde konuyu batı hayranlığı zannedenlerin cehaletlerini kendilerine veriyorum.

Her ne kadar dayanağı zayıf da olsa ''İlim Çin'de Olsa Gidip Alınız'' Diyen Hz. Muhammet'in sözü ne kadar kıymetli ise ve ÇİN batı olmamasına rağmen bu söz de düstur edinilmiş ise, ''Muasır Medeniyet seviyesi yakalanmalı'' diyen Gazi'nin sözünün, yaşanan dönemde uygarlık ne yazık ki batı medeniyetlerinde olması nedeniyle oranın işaret edilmiş olduğu bilinci ile yine bu söz de o derece kıymetli bizim için. Kaldı ki bu sözün söylendiği dönemde ülke nüfusu sanıyorum 11 Milyon, Okuma yazma oranı %20 dolaylarında olduğu bir dönemdi, yani gerçekten ülkeye, o genç ama savaşlardan yorgun düşmüş CUMHURİYETE medeniyet lazımdı.

O dönem dahi ülkeye lazım olduğu bilinen medeniyet ne yazık ki aradan 100 yıl geçmiş halen yakalanamamış. Neden? Halkın gelişmesi okuması istenmemiş, zamanında matbaaya günah diyenler kadının köylünün okumasını istememiş. Öyle ya, ırgat lazım, onların neyine okumak? O zaman lazımdı yakalayamamışız, u gün halen lazım ve halen yakalayamıyoruz.

Peki şimdi biz bu gün uygarlığı nereden alalım? Televizyonun bile şeytan icadı olduğu söylenen ve gördükleri yerlerde balta ile parçalayan Taliban yönetimindeki doğu tarafımızdan mı? mezhep kavgasına tutuşmuş Suriye'den mi? her şeyin yasak olduğu, kadının insandan dahi sayılmadığı Ortadoğu ülkelerinden mi? Ülkesini dış dünyaya kapatan KİM YONG UN abimizden mi?

Gazi Mustafa Kemal'in 100 yıl önce söylediği koşullar bu gün halen geçerli olduğu için medeniyeti halen batıda aramak zorunda kalmış olabilir miyiz? Kendimizi geliştirmeyi bir türlü başaramadığımız için İNSAN GİBİ yaşayabilmek adına mücadele ediyor olabilir miyiz?

Kaçınız gördü iki gündür çöp varillerinin yanına bırakılan işkembe barsak yığınlarını? Kan revan içerisindeki cadde ve sokakları?

Medeniyet dediğimizde ürkmeyin bu kadar agalar. Aynı MEDENİ yaşam şekli kutsal kitabımızda zaten EMİR olarak bizlere sunulmuş kurallardır.

Kutsal kitabımız, Kurbanın kesildikten sonraki yapılacakları bir bir anlatmış mı? Buna rağmen benim muhafazakar kardeşim gitmiş barsakları öylece varilin yanına asfaltın üstüne bırakmış mı? İşte kutsal kitabımız da, MEDENİ toplumlar da aynı şeyi söylüyor ve diyor ki ''Lan hayvanoğlu hayvan, o mübarek hayvanı kestin, işine yarayacak löp löp etleri de aldın muhtemelen derin dondurucuna istifledin, komşuna da göstermelik 2 gram kemik verdin ve sözde(!) dini vecibeni yerine getirmiş oldun yani etraf öyle zannediyor, o güzelim kurbanın işine yaramayacak yanlarını da sana anlatıldığı gibi yok et''

Sözde kısmına açıklık getireyim. Mesleğim gereği geçmiş yıllarda ve bu gün ne yazık ki gözlerimle defalarca ve hatta 2 gündür yine gördüğüm konudur kesilen kurbanların neredeyse tümünün dolaplara ve donduruculara istiflendiği. Yani bu kurban kesimi değil dostlar kimse darılıp gücenmesin. Bunun adı senelik et stoklama bayramıdır kurban bayramı değil zira bizim bildiğimiz kurban etinin sadece ve sadece belli bir küçük bölümünün kurban sahibinde kalacağı gerisinin en az 7 kapıya dağıtılacağı şeklindedir. Güncel uygulama nasıl? Kesenler kesenlere 2-3 kapı et veriyor, bir et gidiyor ama yerine yeni et geliyor vs.

Vecibesini hakkı ile yerine getiren tüm kardeşlerimizin kurbanlarını rabbimin kabul etmesini niyaz eylerim, diğerlerinin de..

Yani neymiş? medeniyetten korkmamak gerekirmiş.

Medeniyetten değil cehaletten korkun dostlar, Düğünde attığı havai fişekler ile ORMAN YAKAN, orman yanarken gidip söndürmek yerine oynamaya devam eden ALLAHIN BELALARI insan kılıklılardan korkun.

Gelelim konunun özüne.


Yerli ve Milli kavramları ile insanlara yaklaşık 20 yıldır söylenen YALANLAR nedeniyle insanların artık hiç bir şeye inanmıyor olması kimin suçu?

Var dediklerinin aslında olmadığı, Olmayan şeyin var olarak gösterildiği ve aslında gerçekten de olmadığı ortaya çıktığında kimsenin yüzünün kızarmadığı bir ülkede bir haber ha yalan çıkmış ha doğru, bizim asıl tartışmamız gereken, bir ülkenin kendi MİLLETİNİN kendi ülke yöneticilerine bu derece GÜVENSİZ olmasının sorumlusu kim? Yine dış güçler mi?

Mesela ülkede ciddi bir refah, ekonomi, özgürlük ve artık ortaya çıkmaya başlayan HÜRRİYET sorunu varken bizim derdimiz saraylar mı?

Yazlık saraylar
Kışlık saraylar
Mevsimlik saraylar
Evlatlara saraylar
Gelinlere saraylar

yetmedi şimdi de

Yavru vatana saraylar

Ülkede Din olgusuna iman kalmamış, İmamlara güven kalmamış, Bütün cami imamları parti militanı gibi davrandığı için kimse camilere gitmemeye başlamış, Gençler ne yapsın da yurt dışına kapağı atsın derdine düşmüş ama bizim derdimiz yerli ve milli adı altındaki çakma projeler olunca bu projelere inanmamak inanmayanların suçu mu bunları irdelemek gerekmiyor mu?

2006 yılından beri (En azından benim hatırladığım 2006 dan veri) Avrupa vize serbestisi sözleri veren bir hükumetin yaklaşık 20 yıldaki geldiği sonuç, TÜRK milleti halen yerinden kıpırdayamazken ülkemizde vizesiz serbest dolaşan , dolaşmayı bırakın ülkemizde terör estiren cahil cühela Afgan Pakistan Irak Suriyeliler olmuşsa bu yöneticilerin ALLAH BİR dediğine inanmayan vatandaşların mı yani suç?

İnanmıyorum arkadaş.

Eğer bir şey açıklanmış ise ve bunu açıklayan, hükumet bağlantılı bir birey veya şey ise ben yabancı kaynaklardan bilgiyi teyit etmeden KESİNLİKLE İNANMIYORUM.

Bu şimdi benim suçum mu?
her zamanki gibi döktürmüşsün abi ağzına , klavyeye basan parmaklarına sağlık.??
 
meebbe Çevrimdışı

meebbe 

Süper Üye
25 Şub 2018
2,473
33
Konuya küçük bir yorum bende bulunayım.Ben yerli arabaya yerli ,milli , devlet başarısı olarak bakamıyorum.Zira şirketin sahipleri ortaklık payları belli.


Yani beş babayiğit arıyorum diyerek bu arabaya markaya nasıl yerli milli hatta devlet başarısı olarak yorumlanır anlamıyorum da.

Evet bu marka araba başarılı olacaktır zira firma sahipleri özel büyük ve ticari kaygı içerisindeki firmalar.Bu anlamda başarısız olma ihtimali bile yok gözüyle bakıyorum.İşin içinde devlet olsa ticari kaygı bulunmaz haliyle olursa olur mantığı olur.Ancak TOGG da durum böyle değil adamlar ciddi paralar yatırmışlar boş iş olsa yatırmazlar .Proje aşamasında aksaklıklar çalışanlar ciddi denetlenirler her özel sektörde böyledir bu , patronlar zararı göze alamazlar ,çalışmayanı tutmazlar.

Gelelim yerli milli olayına.Birincisi bu araba bizler için yapılmıyor, global pazarda rekabetçi özellikler ve fiyatlarla yer almak için bu proje başlatıldı.Yani çıkınca alırım diyenlere üzgünüm diyorum.

Yerli milli olayına bakarsak evet hangi arabanın tüm parçaları %100 menşei ülkesinde üretilmiş diyorum?Mercedes in iç döşeme far la işi yoktur tasarlar ,ciddi denetlenerek alanında en iyi üreticilere ürettirirler.Bu TOGG da bu mantık üzerine kurulu bu yüzden alanında en iyi otomobil tasarım firması Pininfarina ya tasarlatıldı hatta ekipte bizim elemanlarında olduğu söylenildi.

Global pazarda yer almak istiyorsanız bilindik güvenilir firmalar ile çalışmak zorundasınız.İnsanlara kanıtlamak zorundasınız.Yani iş yerli milli olayı değil onu abartıp bu şekilde algı yaratmaya çalışıp devlet başarısı gibi göstermeye çalışan malum kesim ,görüş , zihniyet belli...
 
Adem Helvacı Çevrimdışı

Adem Helvacı 

Süper Üye
17 Şub 2017
24,294
52
Konuya küçük bir yorum bende bulunayım.Ben yerli arabaya yerli ,milli , devlet başarısı olarak bakamıyorum.Zira şirketin sahipleri ortaklık payları belli.


Yani beş babayiğit arıyorum diyerek bu arabaya markaya nasıl yerli milli hatta devlet başarısı olarak yorumlanır anlamıyorum da.

Evet bu marka araba başarılı olacaktır zira firma sahipleri özel büyük ve ticari kaygı içerisindeki firmalar.Bu anlamda başarısız olma ihtimali bile yok gözüyle bakıyorum.İşin içinde devlet olsa ticari kaygı bulunmaz haliyle olursa olur mantığı olur.Ancak TOGG da durum böyle değil adamlar ciddi paralar yatırmışlar boş iş olsa yatırmazlar .Proje aşamasında aksaklıklar çalışanlar ciddi denetlenirler her özel sektörde böyledir bu , patronlar zararı göze alamazlar ,çalışmayanı tutmazlar.

Gelelim yerli milli olayına.Birincisi bu araba bizler için yapılmıyor, global pazarda rekabetçi özellikler ve fiyatlarla yer almak için bu proje başlatıldı.Yani çıkınca alırım diyenlere üzgünüm diyorum.

Yerli milli olayına bakarsak evet hangi arabanın tüm parçaları %100 menşei ülkesinde üretilmiş diyorum?Mercedes in iç döşeme far la işi yoktur tasarlar ,ciddi denetlenerek alanında en iyi üreticilere ürettirirler.Bu TOGG da bu mantık üzerine kurulu bu yüzden alanında en iyi otomobil tasarım firması Pininfarina ya tasarlatıldı hatta ekipte bizim elemanlarında olduğu söylenildi.

Global pazarda yer almak istiyorsanız bilindik güvenilir firmalar ile çalışmak zorundasınız.İnsanlara kanıtlamak zorundasınız.Yani iş yerli milli olayı değil onu abartıp bu şekilde algı yaratmaya çalışıp devlet başarısı gibi göstermeye çalışan malum kesim ,görüş , zihniyet belli...
Abi gel seninle şöyle yapalım.

Biz Devletimize gidelim, ÖZ YERLİ MİLLİ OTOMOBİL diye ÖZMO markasını da tescil ettirip proje sunalım.

Devletimiz bize 135 milyon yıl vadeli şekilde fabrika kurma kredisi versin ve bu proje bitince de 84 Milyon adet ÖZMO satma garantisi versin.

Sonra biz gidelim 5 alt şirket kuralım bunların da adlarını FATİH SÜLEYMAN ABDÜLHAMİT BAYEZİT ve SELİM koyalım ki mümkün olduğunca yerli iştirakler olsun.

Sonra FATİH gitsin Hollandadan motor ithal etsin, Biz direkt olarak Hollanda'dan almayız çünkü biz Öz ve Yerli bir şirketiz, ancak ve ancak ülkemiz kaynaklarından ürün alırız.

Şimdi Biz HOLLANDA motorunu FATİH adlı YERLi şirketimizden aldığımız için %100 olarak yerli kaynaklardan edindiğimiz motoru kullanmış olalım.

Sonra SÜLEYMAN adlı alt şirketimiz Alamanyalardan diferansiyel, ABDÜLHAMİT alt şirketimiz Fransalardan janzuman vs vs böylece biz bütün kaynaklarımızı yerli ve milli olarak kullanalım.

Proje bittiğinde 84 milyon adet satış garantisi de var nasılsa, ooooh sonra biz bu öz yerli ve milli şirketimizin ÖNEMSİZ bir bölümünü yabancı yatırımcılara devredelim. Ama önemsiz kısmı, mesela en önemli kısımları bizde kalmalı, neler bunlar? kafeterya işletmeleri, temizlik hizmetleri ve tedarik zinciri. Diğer kısımları önemsiz malum bir şirketin en önemli kısmı kafeteryalar ve diğer ikisi.

Şimdi abi kredimiz nasılsa 135 milyon yıl taksitle, satış garantisini de almışız, satılmazsa fark etmez Devletimiz nasılsa satılmayanın parasını da bize ödeyecek.

Bence biz bu işi yaparız ne dersin?


Neticede yerli ve milli şehir hastanelerimiz, yerli ve milli karayollarımız, köprülerimiz, 82bin nüfuslu Bayburt'a 2 milyon yolcu garantili yerli ve milli havalimanımız vs vs nasıl yapıldı zannediyorsun?

Biz de yaparız, bizim elin Hollandalısından neyimiz eksik?

Neticede sadece yerli kaynakları kullanarak biz tamamen yerli ve milli ÖZMO ürettik mi? Ürettik abi zoruna gidenin borusuna gitsin :kiskis

Fabrika mı?


Yaaa bırakın bu işleri, özenmeyin batı medeniyeti diye size dayatılan kapitalist ve Türk ananevi, ailevi yapısını bozan/yıkan marjinal şeylere.
Fabrikalı üretimi, herkes yapar. Önemli olan Fabrikasızını yapabilmek :kas
 
Geri
Üst Alt