Konuşmaları takip ettiğim kadarıyla bilgim düzeyinde bazı sorulara cevap vermeye çalışayım.
Neden aşı olmalıyız? Aşı olmayan da hasta oluyorsa aşı olan ile olmayan arasındaki fark ne?
Buna cevap vermeden öncelikle şunu belirtmek gerekiyor. Bir salgın hastalığı bitirmenin en doğal ve en ucuz çözümü çok basittir. Hiç bir şey yapmazsınız. Herkesi kendi haline bırakırsınız ölen ölür hastalığı atlatanlar ise bağışıklık kazanır ve bu durum kitlenin büyük bir bölümünde gerçekleştiğinde artık öldürecek insan sayısı çok azdır ve salgın azalarak sıradan ve kontrol edebilir bir hastalık tablosuna döner. Ama bunu uygulamanın handikapları vardır. Birinci handikap günümüz koşullarında bu uygulama insanı değildir. İkinci handikap siz toplumun çoğunun bağışık olmasını beklerken arada oluşan rasgele mutasyondan dolayı bu doğal bağışıklık hiç bir zaman mümkün olmayabilir. Çünkü virüsler ureyebilmek icin canlı hücreye ihtiyaç duyar. Çoğalmaları sırasında ise çoğalma prosedürlerinden dolayı çok fazla mutasyona yatkındır.
Normalde en basitinden ölü viral aşıları üretmek için çok sayıda virüse ihtiyaç vardir. Bu durumda hücre kültürlerinde virüs bırakarak bunların çoğalması ile sağlanır. Sağlıklı bir virusden milyarlarca virüs üretebilirsiniz. Bunu da yaparken mecazen şöyle yaparsanız. İçerisinde hücre kültürü bulunan şişe içerisine virüs koyarsiniz. Virüs hücrelere kendini kopyalatir ve bir sürü alt nesili üretmiş olursunuz. Artık üreyecek hücre kalmayınca yeni şişelere paylastirirsiniz. Bu şekilde üreme devam eder. İşte bu devamlı üreme aşamaları sırasında rastgele mutasyonlar şekillenir ve daha farklı özellik gösteren virüsler ortaya çıkar. Bu durum rastgeledir daha hastalık yapıcı hale de gelebilir hastalık yapamaz hale de gelebilir. İşte bu yüzden doğal haline bırakmak mantıklı ve insanı değildir.
İkinci çözüm bir ilacı vardır ve bu ilacı hastaya verirsiniz hasta düzelir. İkinci çözüm budur ama viral ilaç geliştirmek kolay değildir ve şu ana kadar çokça çalışılmasına rağmen daha başarılı olunamadi. İlk duruma göre çok insanıdır ama bir tık daha pahalıdır ilacın üretim şekline göre. Ve bu hastalığa ilacımiz yok henüz.
Üçüncü seçenek ise aşı üretir yapay bağışıklık oluşturarak toplumun büyük bölümünü bağışık yaptığınızda ölümlerin büyük oranda önüne geçer daha insani ama daha pahalı yoldan salgını çözersiniz. Bir yerden sonra ilk tobloya döner ve hastalık daha kontrol edilebilir hale gelir. Şuan yapılmayan çalışılan budur.
Bu durumda hasta olunmaz mı? Olunur ama verilerde genellikle hastalık daha az ve daha hafif seyreder. Aynı zaman da ne olur. Virüs daha az insana bulaştığından ötürü daha az hücre ile karşılaşır ve mutasyon ihtimali azalır. Hastalık hafif geçince ne olur virüs hafif geciren kişide yine daha az hücre ile karşılaştığından yine mutasyon ihtimali azalır. Virus savunması daha az olan birey ile ne kadar fazla karşılaşırsa o kadar çok hücre o kadar çok çoğalma ve o kadar çok mutasyon ihtimali olur. Savunmadan kastım kişinin genel savunması değil. Basit tabirle o virüs ile mücadele edecek o virüse özgü antikordur. Buda ya aşı ile ya da hastalığı geçirme ile sağlanır. Başka ne olur daha az üreyen virüs daha az saçılır karşılaşan insanlar daha az virüs yüküne maruz kalır hasta olan insan sayısı düşer. Çünkü hasta olmak için kişiden kişiye degisebilen belirli bir virüs yüküne maruz kalmak gerekir. Bunun altında kalırsa hasta olmazsanız. Eğer virüse karşı spesifik antikoruniz var ise bu virüs yuku sizin icin daha da yukselir. Ve sonuçta yine hastaliga yakalan daha az insan, daha az hücre, daha az viral çoğalma ve daha az mutasyon olur....
Artılar böyle gider.... Eksileri ne gelince aşı tekrarı gerekiyor, sık aşılanma yan etkilerin ortaya çıkma oranını artırabilir, aşı üretimi maliyetlidir. Tespit edilmemis aşıya bağlı yan etkiler zamanla eklenebilir. Ama sonuçta temel kural fayda zarar hesabıdır. Şuan aşılanmanin sağladığı fayda belirlenen ve belirlenemeyen zararlarından çok ama çok fazla...
Aşı hala korumuyor diyen arkadaşlara basit bir örnek vereyim. Bütün bilimsel veriler ortada ama daha düz mantık olsun. Uzun zamandır covidden sağlık personeli ölümleri çok nadir ve coguda belirli gerekçelerle aşı olmayanlar. Ve şuan dünyadaki en fazla virüs yüküne maruz kalan insanlar sağlık personelleri. Salgınin başında sürekli ölen sağlık çalışanları ne oldu da acaba ölümleri azaldı....
Tip hata yapmaz mı? Tabiki yapar. Yaptı, yapıyor ve yapacak... Bilim bu şekilde gelişir. O güne kadar yapılan araştırma ve sonuçlarına göre en doğru olanı o günün bilimin geldiği noktaya göre süzgeçten geçirerek uygular. Bu durumda basamaklarda hata yapılmış ise sonuç bir süre için hatalı olabilir. Bir arkadas astım sigarasindan bahsetmiş mesela bu hata mıdır sizin takdirinize bırakıyorum.
O astım sigaraları normal günümüz sigaraları gibi değildir. Nikotin için kullanılmaz zaten içerisinde tütün yoktur. O günlerde tip ve ilaç biliminin geldiği noktada gerçekten o dönemin şartlarında fayda sağlayan olarak kullanılmıştır. Şuan uygulanan fitoterapidir aslında kendileri yani bitkilerle tedavidir. Günümüzde astım icin belirli ilaçlar vardir. Ağızdan kullanılan haplardan fısfıs ya da buhar üreten cihazlar direk akciğerler değişik yol ve formlarda verilen ilaçlar üretilmiştir. Bu ilaçların etken maddeleri artık sentetik olarak üretebiliyor olsak da çoğunun asıl kaynakları bitkilerdir. O dönemin şartlarında bazı bitkilerin dumanın astım hastalarını rahatlattigi anlaşılınca bu bitkiler birleştirilerek sigara formuna getiriliyor ki akciğerler daha rahat etki etsin. Oluşan astım krizini çözebilsin. Astım için fısfıs (ventolin) kullananlar beni daha iyi anlayacaktır. Ki o sigara dumanın içerisinde şuan ilaç olarak kullandığımız bazı maddeler olduğu için gerçekten de astım hastaları rahatlamış ve bir dönem hastalara önerilmiştir. O bitkilerden biri mesela banotudur. İçerisinde skopolamin içerir. Karın ağrısı gibi spazm sonucu gelişen iç organ ağrılarını geçirmek için kullanılan butopan (muadili buscopan dır) denilen ilacın etken maddesidir. İç organ agrilarinda spazm çözücü olarak kullanılır. Akciğerlerden alındığında ise astım da oluşan spazmı çözerek hastayı rahatdigi için kullanılmıştır. Bu sadece o sigarada kullanılan bitkilerden biri. Tabi sonradan hem doz ayarlamalardaki problemler hemde bitkilerde doğal olarak bulunan ve yanma sırasında oluşan zararlı maddelerin alınması ve aynı zamanda daha etkili ilaçlar ve ilaç formları çıkmasıyla terkedilmiştir. Şimdi ki akıl ile anormal gelen şey dönemin şartları ile değerlendirildiğinde o dönemin tıbbi ölçüsünde zararlarına göre epey bir süre fayda sağlamıştır. Tabi bu durumu astım olup ventolin diye birşeyin olmadığını düşünebilen arkadaşlar daha iyi anlayacaktır.
Neden aşı olmalıyız? Aşı olmayan da hasta oluyorsa aşı olan ile olmayan arasındaki fark ne?
Buna cevap vermeden öncelikle şunu belirtmek gerekiyor. Bir salgın hastalığı bitirmenin en doğal ve en ucuz çözümü çok basittir. Hiç bir şey yapmazsınız. Herkesi kendi haline bırakırsınız ölen ölür hastalığı atlatanlar ise bağışıklık kazanır ve bu durum kitlenin büyük bir bölümünde gerçekleştiğinde artık öldürecek insan sayısı çok azdır ve salgın azalarak sıradan ve kontrol edebilir bir hastalık tablosuna döner. Ama bunu uygulamanın handikapları vardır. Birinci handikap günümüz koşullarında bu uygulama insanı değildir. İkinci handikap siz toplumun çoğunun bağışık olmasını beklerken arada oluşan rasgele mutasyondan dolayı bu doğal bağışıklık hiç bir zaman mümkün olmayabilir. Çünkü virüsler ureyebilmek icin canlı hücreye ihtiyaç duyar. Çoğalmaları sırasında ise çoğalma prosedürlerinden dolayı çok fazla mutasyona yatkındır.
Normalde en basitinden ölü viral aşıları üretmek için çok sayıda virüse ihtiyaç vardir. Bu durumda hücre kültürlerinde virüs bırakarak bunların çoğalması ile sağlanır. Sağlıklı bir virusden milyarlarca virüs üretebilirsiniz. Bunu da yaparken mecazen şöyle yaparsanız. İçerisinde hücre kültürü bulunan şişe içerisine virüs koyarsiniz. Virüs hücrelere kendini kopyalatir ve bir sürü alt nesili üretmiş olursunuz. Artık üreyecek hücre kalmayınca yeni şişelere paylastirirsiniz. Bu şekilde üreme devam eder. İşte bu devamlı üreme aşamaları sırasında rastgele mutasyonlar şekillenir ve daha farklı özellik gösteren virüsler ortaya çıkar. Bu durum rastgeledir daha hastalık yapıcı hale de gelebilir hastalık yapamaz hale de gelebilir. İşte bu yüzden doğal haline bırakmak mantıklı ve insanı değildir.
İkinci çözüm bir ilacı vardır ve bu ilacı hastaya verirsiniz hasta düzelir. İkinci çözüm budur ama viral ilaç geliştirmek kolay değildir ve şu ana kadar çokça çalışılmasına rağmen daha başarılı olunamadi. İlk duruma göre çok insanıdır ama bir tık daha pahalıdır ilacın üretim şekline göre. Ve bu hastalığa ilacımiz yok henüz.
Üçüncü seçenek ise aşı üretir yapay bağışıklık oluşturarak toplumun büyük bölümünü bağışık yaptığınızda ölümlerin büyük oranda önüne geçer daha insani ama daha pahalı yoldan salgını çözersiniz. Bir yerden sonra ilk tobloya döner ve hastalık daha kontrol edilebilir hale gelir. Şuan yapılmayan çalışılan budur.
Bu durumda hasta olunmaz mı? Olunur ama verilerde genellikle hastalık daha az ve daha hafif seyreder. Aynı zaman da ne olur. Virüs daha az insana bulaştığından ötürü daha az hücre ile karşılaşır ve mutasyon ihtimali azalır. Hastalık hafif geçince ne olur virüs hafif geciren kişide yine daha az hücre ile karşılaştığından yine mutasyon ihtimali azalır. Virus savunması daha az olan birey ile ne kadar fazla karşılaşırsa o kadar çok hücre o kadar çok çoğalma ve o kadar çok mutasyon ihtimali olur. Savunmadan kastım kişinin genel savunması değil. Basit tabirle o virüs ile mücadele edecek o virüse özgü antikordur. Buda ya aşı ile ya da hastalığı geçirme ile sağlanır. Başka ne olur daha az üreyen virüs daha az saçılır karşılaşan insanlar daha az virüs yüküne maruz kalır hasta olan insan sayısı düşer. Çünkü hasta olmak için kişiden kişiye degisebilen belirli bir virüs yüküne maruz kalmak gerekir. Bunun altında kalırsa hasta olmazsanız. Eğer virüse karşı spesifik antikoruniz var ise bu virüs yuku sizin icin daha da yukselir. Ve sonuçta yine hastaliga yakalan daha az insan, daha az hücre, daha az viral çoğalma ve daha az mutasyon olur....
Artılar böyle gider.... Eksileri ne gelince aşı tekrarı gerekiyor, sık aşılanma yan etkilerin ortaya çıkma oranını artırabilir, aşı üretimi maliyetlidir. Tespit edilmemis aşıya bağlı yan etkiler zamanla eklenebilir. Ama sonuçta temel kural fayda zarar hesabıdır. Şuan aşılanmanin sağladığı fayda belirlenen ve belirlenemeyen zararlarından çok ama çok fazla...
Aşı hala korumuyor diyen arkadaşlara basit bir örnek vereyim. Bütün bilimsel veriler ortada ama daha düz mantık olsun. Uzun zamandır covidden sağlık personeli ölümleri çok nadir ve coguda belirli gerekçelerle aşı olmayanlar. Ve şuan dünyadaki en fazla virüs yüküne maruz kalan insanlar sağlık personelleri. Salgınin başında sürekli ölen sağlık çalışanları ne oldu da acaba ölümleri azaldı....
Tip hata yapmaz mı? Tabiki yapar. Yaptı, yapıyor ve yapacak... Bilim bu şekilde gelişir. O güne kadar yapılan araştırma ve sonuçlarına göre en doğru olanı o günün bilimin geldiği noktaya göre süzgeçten geçirerek uygular. Bu durumda basamaklarda hata yapılmış ise sonuç bir süre için hatalı olabilir. Bir arkadas astım sigarasindan bahsetmiş mesela bu hata mıdır sizin takdirinize bırakıyorum.
O astım sigaraları normal günümüz sigaraları gibi değildir. Nikotin için kullanılmaz zaten içerisinde tütün yoktur. O günlerde tip ve ilaç biliminin geldiği noktada gerçekten o dönemin şartlarında fayda sağlayan olarak kullanılmıştır. Şuan uygulanan fitoterapidir aslında kendileri yani bitkilerle tedavidir. Günümüzde astım icin belirli ilaçlar vardir. Ağızdan kullanılan haplardan fısfıs ya da buhar üreten cihazlar direk akciğerler değişik yol ve formlarda verilen ilaçlar üretilmiştir. Bu ilaçların etken maddeleri artık sentetik olarak üretebiliyor olsak da çoğunun asıl kaynakları bitkilerdir. O dönemin şartlarında bazı bitkilerin dumanın astım hastalarını rahatlattigi anlaşılınca bu bitkiler birleştirilerek sigara formuna getiriliyor ki akciğerler daha rahat etki etsin. Oluşan astım krizini çözebilsin. Astım için fısfıs (ventolin) kullananlar beni daha iyi anlayacaktır. Ki o sigara dumanın içerisinde şuan ilaç olarak kullandığımız bazı maddeler olduğu için gerçekten de astım hastaları rahatlamış ve bir dönem hastalara önerilmiştir. O bitkilerden biri mesela banotudur. İçerisinde skopolamin içerir. Karın ağrısı gibi spazm sonucu gelişen iç organ ağrılarını geçirmek için kullanılan butopan (muadili buscopan dır) denilen ilacın etken maddesidir. İç organ agrilarinda spazm çözücü olarak kullanılır. Akciğerlerden alındığında ise astım da oluşan spazmı çözerek hastayı rahatdigi için kullanılmıştır. Bu sadece o sigarada kullanılan bitkilerden biri. Tabi sonradan hem doz ayarlamalardaki problemler hemde bitkilerde doğal olarak bulunan ve yanma sırasında oluşan zararlı maddelerin alınması ve aynı zamanda daha etkili ilaçlar ve ilaç formları çıkmasıyla terkedilmiştir. Şimdi ki akıl ile anormal gelen şey dönemin şartları ile değerlendirildiğinde o dönemin tıbbi ölçüsünde zararlarına göre epey bir süre fayda sağlamıştır. Tabi bu durumu astım olup ventolin diye birşeyin olmadığını düşünebilen arkadaşlar daha iyi anlayacaktır.
Son düzenleme:
