1939+1
Geçenlerde de yazdım,1939 da ne ise,2023 tede aynı,hiç değişmemişiz diye,gerçekten hiç değişmemişiz değişen sadece hükümetler,halk olarak biz aynıyız sadece "alkışlıyoruz" o kadar maalesef![]()

1939+1
Geçenlerde de yazdım,1939 da ne ise,2023 tede aynı,hiç değişmemişiz diye,gerçekten hiç değişmemişiz değişen sadece hükümetler,halk olarak biz aynıyız sadece "alkışlıyoruz" o kadar maalesef![]()
"Saltanat kalktı demokrasi geldi diyorsunuz" derken ki "sizler" tam olarak kim? Eğer onlar onlarsa siz kimsiniz?1939Ya işte bu bakış açısı değil mi bizi batıran? Abi tarihe böyle bi açıdan bakılır mı ya? Bi de saltanat kalktı, demokrasi geldi diyorsunuz. O zaman niye hala "tek bir adam" üzerinden 20 milyon insana dair çıkarım yapıyorsunuz (1930 nüfus sayımına göre). Yani bak mesela bugün de demokrasi var, ama yine "tek adam" var. Bu tek adamın iyisi, kötüsü var diyorsan, o zaman demokrasi de, insan hakları da, özgürlükler de bize "fazla". Demekki daha hiç bişey öğrenmemişiz. Bi tek adam gidecek öteki gelecek desene...
Ben orada "siz" derken herhangi bir kitleyi kastetmedim, arkadaşa "siz" diye hitap ettim. Olay bundan ibaret. Keşke çemkirmeden önce bi sorsaydınız. Ayrıştırdığımı nereden çıkardınız? Ben gelen mülteciler için bile "gelsinler" diyen bir insanım. Nasıl ayrıştırayım? Burada da yanıldınız. Ben zamanında "denize döktük" diye övündüklerimiz için bile "keşke gitmeseydiler" diyenim. Çünkü bugünki hale her türlü farklılığı bu ülkeden defederek geldik. Buna da bir itirazınız var ise buyrun söyleyin. Ha "cehaleti" ve densizliği ayrıştırdığım doğrudur. Bunu da ayrıştırmaz isek zaten başımıza neler geldiği/geleceği ortadadır. Demokrasi'nin anlamı konusunu tartışmaya lüzum yok. Demokrasi kavramını biz biraz abartıyoruz. Evet gidip oy veriyorsunuz ve sizi mecliste temsil etmesi için birilerini seçiyorsunuz. Eğer doğru düzgün adaylarınız yoksa ya da okumamış/cahil bir halk seçiyorsa, elbette saçma sapan birileri gelecektir ve bunun da adı yine demokrasi olur. Sizin dediğiniz "katılımcılık" anlayışı, yani herkesin ülkenin yönetiminde söz sahibi olması, herkesin sesinin duyulması, yani dünyada böyle bir ülke var ise söyleyin. En medeni ülkelerde bile güçlü olan zayıf olanı, kalabalık olan, sayıca az olanı eziyor. Yani insanın hamurunda zaten gücü paylaşmak yok. İnsanoğluna gücü verirseniz her zaman için bencilce ve kendi hayrı için kullanacaktır. Bu asla şaşmaz. İstisnası yoktur. O yüzden hiç bir zaman bir insana fazla güç vermeyeceksiniz. Benim anlayışım budur. Bunu sağlamak için de önce çok sağlam yasalarınız olacak, yani "yazılı" bir sistem olacak, ve o yazı her şeyin üstünde olacak. Yargı da her zaman için yürütmeden ayrı bir organ olarak bağımsız olarak işlemelidir. Ve verilecek cezalar da son derece ağır olmalıdır. Gücü elinde tutanı ancak bu şekilde zaptedebilirsiniz. Gelişmiş ülkeler işte kendilerine seçtikleri yöneticileri bu şekilde zaptedebiliyorlar. Ona rağmen hala aradan sızanlar olabiliyor. Trump bunun en baba örneği işte. Biden'ın oğlu ile yaptığı yolsuzluklar filan. Yani koskoca amerika bile bunlara mani olamıyor. Onlar ki en "demokrat" biziz derler. Demokrasi hatalı bir sistem. Onu destekleyecek yan unsurlara ihtiyaç var."Saltanat kalktı demokrasi geldi diyorsunuz" derken ki "sizler" tam olarak kim? Eğer onlar onlarsa siz kimsiniz?
Yaşadığınız ülkedeki insanların bir kısmını bir kısmından ayrıştırmayı neye göre yapıyorsunuz?
Yazık bu ülkeyi siz biz diye ayrıştirmak... Çok yazık çok ...
Fikrinizi düşüncenizi bireysel olarak verip kimseyi grup kimliğine koyup yargılamazsanız sevinirim. Siz fikrinizi bireysel olarak belirtin isteyen de gelir fikrinizi bireysel olarak eleştirir.
Ben kendi adıma olanı paylaşayım izninizle: Bu gün demokrasi var demişsiniz. Bu gün demokrasi yüzde kaç var sizce? Mesela İfade özgürlüğü var mı? Kanunlarımız yasalarımız tüm bireylerin özgürlüklerini koruyor mu?
Bu gün demokrasi var demek sandığı demokrasi zannetmek heralde. 100 senedir dünyada herkes seçimle gelmiyor mu zaten dünyada.
Tek adamın iyisi kötüsü var mı demişsiniz. Evet var. İyisi de tarihimizde var kötüsü de. Hem yakın tarihte hem uzak tarihte.
1923 1938e tek adam rejimi diyorsanız bir araştırıverin refik saydam kimdir, reşit galip kimdir. Bu adamlar bu gün olsa ne olurdu bi düşünün lütfen.
"Burası sizin değil, milletin sofrasıdır. Milletin işlerini görüşüyoruz. Burada oturmak sizin kadar, benim de hakkımdır."
Hadi bir kişi çıkıp desin bu sözü bu gün ankarada. Ona neler oluyor bi bakın. Bu sözü sizin tek adam dediğiniz adama söyleyene ne olmuş bir bakın.
Bunlar naçizane benim görüşlerimdir. Görüşlerimiz aynı olmasada bu vatanın evlatlarıyız. Acısını tatlısını beraber yaşıyoruz. Tek gayemiz bu vatanın daha iyi yerlere gelmesidir. Benim bundan şüphem yok.
Gene sallandık az önce. Hep beraber sallandık. Niğdeymiş bu sefer. Allah tüm depremzedelerin yardımcısı olsun.
Ben orada "siz" derken herhangi bir kitleyi kastetmedim, arkadaşa "siz" diye hitap ettim. Olay bundan ibaret. Keşke çemkirmeden önce bi sorsaydınız. Ayrıştırdığımı nereden çıkardınız? Ben gelen mülteciler için bile "gelsinler" diyen bir insanım. Nasıl ayrıştırayım? Burada da yanıldınız. Ben zamanında "denize döktük" diye övündüklerimiz için bile "keşke gitmeseydiler" diyenim. Çünkü bugünki hale her türlü farklılığı bu ülkeden defederek geldik. Buna da bir itirazınız var ise buyrun söyleyin. Ha "cehaleti" ve densizliği ayrıştırdığım doğrudur. Bunu da ayrıştırmaz isek zaten başımıza neler geldiği/geleceği ortadadır. Demokrasi'nin anlamı konusunu tartışmaya lüzum yok. Demokrasi kavramını biz biraz abartıyoruz. Evet gidip oy veriyorsunuz ve sizi mecliste temsil etmesi için birilerini seçiyorsunuz. Eğer doğru düzgün adaylarınız yoksa ya da okumamış/cahil bir halk seçiyorsa, elbette saçma sapan birileri gelecektir ve bunun da adı yine demokrasi olur. Sizin dediğiniz "katılımcılık" anlayışı, yani herkesin ülkenin yönetiminde söz sahibi olması, herkesin sesinin duyulması, yani dünyada böyle bir ülke var ise söyleyin. En medeni ülkelerde bile güçlü olan zayıf olanı, kalabalık olan, sayıca az olanı eziyor. Yani insanın hamurunda zaten gücü paylaşmak yok. İnsanoğluna gücü verirseniz her zaman için bencilce ve kendi hayrı için kullanacaktır. Bu asla şaşmaz. İstisnası yoktur. O yüzden hiç bir zaman bir insana fazla güç vermeyeceksiniz. Benim anlayışım budur. Bunu sağlamak için de önce çok sağlam yasalarınız olacak, yani "yazılı" bir sistem olacak, ve o yazı her şeyin üstünde olacak. Yargı da her zaman için yürütmeden ayrı bir organ olarak bağımsız olarak işlemelidir. Ve verilecek cezalar da son derece ağır olmalıdır. Gücü elinde tutanı ancak bu şekilde zaptedebilirsiniz. Gelişmiş ülkeler işte kendilerine seçtikleri yöneticileri bu şekilde zaptedebiliyorlar. Ona rağmen hala aradan sızanlar olabiliyor. Trump bunun en baba örneği işte. Biden'ın oğlu ile yaptığı yolsuzluklar filan. Yani koskoca amerika bile bunlara mani olamıyor. Onlar ki en "demokrat" biziz derler. Demokrasi hatalı bir sistem. Onu destekleyecek yan unsurlara ihtiyaç var.
Anlamadan dinlemeden niye hemen çemkiriyosunuz hocam, valla üzdünüz beni. Size katılmadığım bazı hususlar hala var ama açıkçası genel anlamda çok da farklı düşünmediğimizi düşünüyorum. Ben "tek adam" konusuna isterse tanrının gönderdiği melek olsun, peygamber olsun, yine karşıyım. Tek bir insana gücü asla ama asla vermemek lazım. Herkes aldığı kararın, yaptığı işin hesabını vermelidir.
"denize döktük" diye övündüklerimiz için bile "keşke gitmeseydiler" diyenim
hani derler ya, bu işin tadı kaçtı diye aynen öyle oldu.
Bölgede herkes tedirgin, huzursuz, mutsuz.
bulunduğum muhitte akşamları lamba yanan ev sayısı tektük.
herkes park, bahçe, okullarda yatıp kalkıyor.
Alışveriş için önceki gün adana real uğradım otopark tıklım tıklımdı. Vay arkadaş millet deprem felan dinlemiyor alışverişte dedim.
demez olaydım mağazalar bomboş meğersem o araç kalabalığı depremden korkup araçta yatan insanlarmış.
Ben yunanlıyım kardeş. Sen benimle muhatab olma bence. Ne de olsa düşmanım ben.Bakın benimle anlaşmak zorunda değilsiniz. Ama bu kadar önemli konulara değiniyorsanız benim tavsiyem size "net olun bi açıklama yapın."
"denize döktük" diye övündüklerimiz için bile "keşke gitmeseydiler" diyenim diye bir cümle kuruyorsanız bunu sadece bana değil bence herkese bir açın açıklayın.
hani derler ya, bu işin tadı kaçtı diye aynen öyle oldu.
Bölgede herkes tedirgin, huzursuz, mutsuz.
bulunduğum muhitte akşamları lamba yanan ev sayısı tektük.
herkes park, bahçe, okullarda yatıp kalkıyor.
Alışveriş için önceki gün adana real uğradım otopark tıklım tıklımdı. Vay arkadaş millet deprem felan dinlemiyor alışverişte dedim.
demez olaydım mağazalar bomboş meğersem o araç kalabalığı depremden korkup araçta yatan insanlarmış.