Yazdığınız her harfe şiddetle katılıyorum. Sadece bir yere vurgu yapmak istiyorum hocam.
Diyanetin 'baldızla yapılan zina nikah düşürmez' demesinde ne sıkıntı var, neden bu gündem oldu onu anlamış değilim. Cumhuriyet türevi DİN düşmanı gazetelerin birkaç haftada bir diyaneti kötülemek amacıyla sağdan soldan haber üretip, diyanete sataşmaktan başka bir şey değil.
Ki bu fetva yeni verilmiş bir fetva da değildi. Birkaç yıl önce verilmişti. Diyanete sataşacak konu kalmayınca arşivden sıkıntılı konuları alıp haber yapmaları hiç masum değil. Ayrıca Fetvalarda genellikle vatandaşların sorusuna yönelik düzenlenir. Zina en büyük günahtır. Ama yapıldığı takdirde eğer evliyse nikah düşmez. Bu Diyanetin fetvası değil İslam dininin genel kaidesidir. Yani diyanet burda fetva vermekten çok var olan bir durumu vatandaşa iletmiştir.
Birçok kişi bu saçmalıktır diyor ama ben ilahiyatı bitirdim, İslam hukukunda öyle fetvalar verilmişki, yok artık dersiniz. İnsanlar öyle sorular sormuş, öyle davranışlarda bulunmuşlar ki..
Velhasıl.. Mesela, bu zina yapınca nikah düşmesi meselesi eğer Şeriat kanunları geçerli olsaydı Zinayı yapan kişiler dul veya evli olsalardı cezaları ölümdü. Asıl konumuz olan, bir çocuğun ırzına girip onu öldürenin sonu yine ölümdü. Şuan Dini, İslamı, Kitabı kullanarak insanların sempatisini kazananlara bakmayın. En başta onların çoğu şeriatın gelmesini istemez. Çünkü şeriat gelse çoğunu yaptıklarından dolayı yaşatmayacak. Sol tarafta inandıkları din uğruna şeriatın gelmesini istemez. Çünkü rahatları kaçacak. O yüzden şuanki siyasetten nefret ediyorum. Birileri Dini kullanır sağcıları kazanmaya çalışır, diğerleri Atatürkü kullanır solcuları kazanmaya çalışır. Birileri Kuranla mitinglere çıkar, diğeri çarşaf takanlara rozet takar. Örnekler o kadar uzunki..
Biraz konudan konuya zıplamak gibi oldu ama hiçbir meramımızı yazı ile tam anlamıyla dile getiremiyoruz.
Bazı yorumlarımda dile getiriyor ve diyorum ki ''Kemalist bağnazlar, Dinci yobazlardan çok çok çok daha tehlikelidir.''
Yine ısrarla diyorum ki bir kanun maddesi getirilsin ve KESİNLİKLE AMA KESİNLİKLE gerek Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve gerekse 4 Din dahil tüm kutsal kitaplar ile DİN hiç bir şekilde siyaset konusu olarak kullanılamasın.
Yahu birisi koskoca bir ülkeyi emperyalist güçlerin elinden kurtarıp ''Alın vatanınız hayırlı olsun'' demiş ve ölüp gitmiş kurucu lider.
Diğeri ise Yaratıcı güç ile Adêm yani İnsan arasında olan bir inanç durumu.
Gazinin toprağı bol olsun, Din işlerini Devlet işlerinden ayırmak istemesindeki en önemli neden de bu değil miydi zaten?
Peki Gazi ne bilebilirdi ki bazı Kraldan çok Kralcı bağnazların kendisini putlaştırmaya ve üzerinden rant elde etmeye kalkacağını?
Bakın ben A haber ve türevlerini, Din kanallarını ve bu Kemalist kanallarını asla izlemem zira bunların birisi kitap SATAR, diğeri KUPA satar. Yani temel amaç hep ticarettir, Ranttır, Nemalanmaktır.
Yani ben muhalefete de muhalifim aslında.
Ne kadar tasvip edersiniz bilmem lakin benim için Diyanet İşleri başkanı Tayyar Altıkulaç, Din adamı da rahmetli Abdurrahman Kamil yetkin ve Adını unuttum kanserden yakın zamanda kaybettiğimiz bir hocamızdı. Çok sinirliydi ama lafı eğip bükmez, belli bir siyasi erk uğruna ayet uydurmazdı.
Kim ne kadar sevmezse sevmesin bir ülkenin kurucu liderine hakaretler lanetler yağdıran SÖZDE din kişileri (Adam değiller zaar) ve onun başkanlığını yapan şahısların gözümde zerre kadar ne din adamlığı ne de adamlığı yoktur.
Mustafa Sarıgül gibilerinden Atatürkçü, Bu günkü Başkan gibilerinden Diyanet başkanı olmaz kardeşim olmaz.
Fakirliği kanıksatıp milyonluk arabaya binenler, elektrik su doğalgaz faturasını devlete ödetenler bana din dersi de başka ders de veremez.
Baldız hala teyze konularını yazmayı unutmuşum.
Bizim kültürümüzde ATA kaçtır? Dört dür değil mi? Yani Evlenene kadar bir anne ve bir baban vardır ama evlendiğinde iki annen iki baban olur adettir bu örftür. Peki Baldız nedir? Bacıdır, Gardaştır. Bu nasıl normal bir konu gibi konuşulabilir ki?
Din adamlarının fetvalarını ''Sordular da ondan cevaplandı'' diye aklamaya çalışmanız doğru değil, bu konuyu daha dün sevgili
İlteriş Yılmaz ile konuştuk ve aynı cümleyi kurdum dedim ki ''Kardeşim madem soru gelmiş ben de cevaplayayım, halanın kızına yürüyebilirsin
'' (mübalağa) demek yerine ve bunlara icazet vermek yerine kutsal kitabın güzel öğretilerinden AHLAK neden anlatılmıyor bu insanlara? Din adamları madem yönlendiriyor, ''Kardeşim Açın Nisa suresini okuyun, orada kimlerle evlenemeyeceğiniz yazıyor'' neden demiyorlar ? Bir defa Din olgusunun özellikle TÜRKÇE okutulmak istenmemesinin temelinde yatan sebep ne lütfen siz izah edin o halde.
Yani ''şifreli bir kitap var, o kitapta bilgiler var, o şifreleri de sadece bu adamlar çözebildiği için onlara soruyoruz'' gibi bir durum mu var?
Elmalılı Hamdi Yazır Hoca gayet güzel çevirmiş, Evet açık uçlu yerler halen var doğru ancak her çeviride var ve bu açık uçlu konular üzerinde din adamları nasıl eğip bükme yapıyor ise, zaten kanunlarımızda da aynı eğip bükmeler mevcut olduğu için ne hukuk sistemimiz düzgün işliyor ne de din işlerimiz.
Neden yahu? İnsan kaynağından bilgiyi almak yerine neden bir başkasının anlattığı kadarı ile yetinsin?
Bir defa AHLAK sahibi birisinin öncelikle bu soruyu sormaktan bile imtina etmesi gerekmez mi? Soruyu sorabilecek cesaret nereden bulunuyor? 9 Yaşında kız çocuğu ile evlenilir mi evlenilmez mi sorularının sürekli köpürtülmesinden değil mi? Yahu o sorulduysa bu da sorulur ne olacak canım diye vatandaş cesaretlendirilmiş olmuyor mu? (O 9 yaş konusu ayrı bir tartışma konusu)
Yani bakın sizin işiniz daha zor bu günlerde zira özellikle bizim gibi mecralarda sizlere karşı çok büyük bir ön yargı var.
Sizi tenzih ederek ve çok özür dileyerek söz meclisten dışarı yazıyorum ki bu gün bana kim için hacı hoca deseler aklıma ilk gelen kelime sapık oluyor.
O zaman muhtemelen bunlar da dış güçlerin işidir, böyle düşünmemiz için bütün din adamlarına sadece belden aşağı mevzular konuşturuyordur medya önünde.
Neyse yazsak çok sıkıntı, yazmasak içimiz razı değil, siz de haklısınız yazarak bir yere kadar.