Uzun süredir haberler de sürekli olarak aşı bulundu, ilaç bulundu, yeni tedavi yöntemi bulundu vb. bir çok haber görüyoruz. Bunların çoğu ya clickbait (tık tuzağı) ya da ana kaynağa gitmeden yapılan kopyala yapıştır habercilik. Tabi durum böyle olduğunda da bu sefer de insanların kafası karışıyor.
Bilimin en önemli özelliklerinden biri doğrulanabilir olmasıdır. Tabi bu durum aynı zamanda yanlışlanabilir olduğunu da gösterir. Bu yüzden şu günlerde bilinen şeyler tam olarak kesinlik kazanmış olmasa da sanki yapılan her çalışma mucize gibi yansıtılmakta. Eğer bir şey bilimsel ise bugün söylenen şeyler yarın yanlışlanabilir ya da tekrardan doğrulanabilir. Şuan da yapılan yayınlar sıkı denetimden geçmeden veya denetimden geçse bile bu denetimi yapacak veriler yeterince olmadığından hemde farklı araştırmacılar tarafından benzer yayınlar bulunmadığından, aynı zamanda yapılan çalışmalar ya hasta sayısı sınırlı ya da kontrol grubu bulunmadığından, her hastanın durumu da farklı olduğundan dolayı bazı yayınlara şüpheli yaklaşmakta yarar var.
Bu bilgiler ışığında bakıldığında hastalık ve ülkemizde uygulanan tedavi hakkında şöyle bir bilgi vermekte fayda var. Tabi bu bilgiler tedavi düzeyinde evde kendi kendinize yapabileceğimiz şeyler değil. Bu ilaçların hepsi farklı hastalıklarda kullanılmakta ve bu hastalık üzerinde etkili noktasında çok fazla eksiklik mevcut. Korunmada ise hiç birinin etkisi düzgün bir şekilde gösterilememiş en azından şuan için. Bu ilaçlar dışında da direk covid-19 için olmasa da semptomlara yönelik ilaçlarda kullanılmakta.
Hastalık tablosuna gelince kısaca bu virüs vücuda alınacak. Hücre yüzeyinde bulunan ACE-2 reseptörlerine tutunacak. Hücre içine girecek ve orada kendini çoğaltacak. Sonra hücre ölümüne neden olacak. Savunma sistemimiz virüsü yok etmek için iltihap oluşturucu maddeler salgılayacak. Bu hastalıkta virüsün hücre ölümüne neden olması dışında, bağışıklık sisteminizide şaşırtarak aşırı bir tepki vermesine neden olarak ölüme götüren büyük hasarlara da sebep olmakta. Tabi bu arada sitokinlerin aşırı salınması sonucu oluşabilecek sitokin fırtınası ise hastaların kayıplarının büyük bölümünü oluşturmakta. Aşamalar kısaca böyle olunca da tedavi bunlara yönelik yapılmaya çalışılıyor.
Tedavi yöntemlerinden biri, hastalığı atlatmış bağışık kişinin kanının plazması alınarak hastaya verilmek suretiyle hücre içine girmemiş virüs bu yolla yok edilebilir. Bu tedavi uzun yıllardır, özelikle tetanoz, yılan veya akrep zehri vb. birçok durumda başarıyla kullanılmıştır. Tabi fazla olan vaka sayısından dolayı fazla sayıda da bağışık olmuş sağlıklı kişiye ihtiyaç var. Ayrıca bu kişilerin rızasının alınması şart. Ve işlem çok hızlı değil. Ama en etkili tedavi şuan için bu görünüyor.
Virüsün hücre içine girişi engellemede ise iki ilaç ön plana çıkıyor. İlki hidrosiklorokin sıtma ve bazı otoimmun hastalıklarda kullanılıyor. Şu meşhur tramp tarafından bulunmuş gibi sunulan ilaç. Son veriler virüsün hücre içine girerken oluşturduğu keseciği yok ettiği yönünde. Birlikte kullanılan ilaç ise Azitromisin orjinalde antibiyotiktir. Hidroksiklorokin ile birlikte önerilmekte ve antibiyotik olduğundan dolayı sekonder bakteriyel enfeksiyonları kontrol almada etkili olduğu bilinmekte. Ayrıca diğer bir etkisi ise akciğerlerde savunma oluşturan makrofajların aktivitelerini arttırdığı gösterilmiş. Ama ikisi birlikte kalp üzerinde yan etkileri fazla olduğundan hasta takibi gerekiyor.
İkinci ilaç ise Kemostat pankreas iltihabında ve bazı kanser türlerinde kullanılıyor. Virüsün hücre içine girmek için bağlandığı ACE-2 reseptörüne bağlanarak virüsün buraya bağlanarak hücre içine girmesini engelleyebiliyor. Tabi ACE-2 reseptörleri sadece akciğerde değil; kalp, beyin, böbrek, bağırsak gibi bir çok dokuda da mevcut. Bu durum zaten hastalarda solunum haricinde semptomların (kalp problemleri, çoklu organ yetmezliği, böbrek problemleri, menenjit vb.) görünmesini açıklıyor.
Hücre içine giren virüsün ise aktivitesinin ve çoğalmasını engelleyen ise antiviral ilaçlar bulunmaktadır. Bunlar Favipravir influenza, ebola, batı nil virüsü gibi hastalıklar için Lopinavir/ritonavir ise aids için Remdesivir ise sars, mers, ebola gibi hastalıklar için kullanılıyor. Rna virüslerine etki eden bu ilaçlar şuan için yararlı olduğu belirtilmekte. Ama daha çok kontrollü çalışmaya ihtiyaç var.
Hastalıkta daha önce belirtildiği gibi virüsün etkisinden çok vücudun savunma sisteminin verdiği abartılı tepkiden ötürü ölümlere neden olduğu için; abartılı tepkiyi önlemek, sitokin fırtınasını bloke etmek amacıyla bağışıklık sistemi düzenleyici antikorlar kullanılmakta. Yani bunlar virüsü öldürmez ya da durdurmaz. Bunlardan ilki Tocilizumab farelerden elde edilir. Sitokin fırtınasında etkili önemli sitokin olan İnterlökin-6 isimli sitokini bloke eder. Diğer ise E.coli bakterilerden elde edilen Anakinra denilen antikor ise İnterlökin-1’i bloke eder.
Damar içi yüksek dozda c vitamini takviyesi de uygulamalar arasında. Ama bu uygulamalar da çelişkili yayınlar olması, dozu hakkında net bilgi olmaması gibi bir çok soru işareti mevcut. Amacı immün sistem üzerinde düzenleyici etkisinden yararlanmak gibi görünse de, çelişkili yayınların olması hemde hastalıkta meydana gelen aşırı immün tepkinin istenmeyen en büyük etkileri oluşturması bu vitamin hakkında en büyük soru işaretleri. Ayrıca bu vitamin damar içi yolla yapılması gerekiyor ki eğer yüksek doz oluşturmak isteniyorsa. Yoksa ağızdan alınan formu emilimi sınırlıdır. Bu yüzden evde kutu c vitamini almayın. Bu uygulama evde yapılması için düzenlenen bir şey değil. Diğer vitaminler ile ilgili de benzer yayinlar mevcut olup ben genellikle dışardan vitamin almayı uygun gormuyorum (evde kendine kendine alınan). Sebebine gelince c vitamini gibi suda eriyen vitaminler günlük alınması gerekir birikme yapmaz ama normal beslenmesi olan insanda bence gereksiz hemde bu hastalıkta aşırı savunma sistemi gerçekten büyük risk. Daha bu konuda net çalışmalar yok ve yakın zamanda çıkacak gibi de görünmüyor. İnsanlar genelde bazı gereksiz insanlara uyarak kutu kutu c,d,e vitamini almaya başladı. Ama bu virüs grip gibi değil ölümlerin büyük çoğunluğu immun sistemin aşırı tepkisinden kaynaklanıyor. Şuan tam olarak net bir şekilde ortaya konamadığından bence ne savunma sistemi zayıf olmalı ne de aşırı sağlam. Sanki normal olmak daha mantıklı gibi. Yağda eriyen a, d vitaminleri içinse en büyük sıkıntı vücutta depo edildiğinden dolayı aşırı alımda toksikasyona neden olması. Bu yüzden sağlıklı insanların aşırı vitamin alması bence gereksiz. Tabi en doğrusu vitamin miktarları ölçülerek takviye alınması en doğrusu.
Bunun dışında ivermektin denilen antiparaziter ilaç var. Genellikle hayvanlar iç-dış parazitler de insan da ise uyuz ve bit gibi bazı parazitler de kullanılıyor (bildiğim kadarı ile ülkemizde Veteriner sahada preparatları var insanda denk gelmedim emin değilim). Bu ilacın amiyane tabir ile deney tüpünde virüsü öldürdüğü gösterilmiş. İnsan denemeleri daha tamamlanmadı. Şuana kadar dış ortamda virüsün çoğalmasını en hızlı engelleyen ilacın bu olduğu söyleniyor. Ama tek bir yayın olduğundan ve vücutta nasıl bir yol izleyeceğini gösteren çalışma olmadığından insanda nasıl bir etki gösterir bilinmiyor.
Bunlar elde bulunan şimdiye başka hastalıklarda kullanılan ilaçlar. Yeni ilaç çalışmaları ise daha uzun vadede sonuçlar verecek gibi görünüyor. Yeni ilaç molekülü bulmak amacıyla yapılan bir çok simülasyon çalışmaları mevcut.
Bunun yanında bazı ilaç olmaya aday yeni moleküller ise deneniyor. Bunların arasında en dikkati çeken bir molekül ise hrsACE-2 adı verilen bir molekül. Bu aday ilaç virüsün hücreye girerken kullandığı reseptörün genetik olarak modifiye edilmiş ve üretilmiş bir türevi. Bu ilaç ortamda fazla miktarda bulunduğunda virüs buna bağlanıyor ve hücre içine giremeyerek ya da girmesini azaltarak çoğalması engellendiği söyleniyor. Tabi bu daha laboratuvar ortamında yapılan çalışma. Normal de bir molekülün 10-15 sene de (her şey doğru gittiği takdirde) ilaç olarak kullanılabildiği düşünülerse, her ne kadar hızlı da hareket edilse de 4-5 seneyi bulur. Hiç bilinmeyen bir şey olduğu için önünde uzun bir süreç var.
Çok uzun oldu aşıya hiç girmeyeyim
Yanlışım varsa affola.
Burada anlatılanların hiç biri evde uygulanacak, eczaneden alayım da kullanayım beni korusun denilecek şeyler değildir. Sadece merak edenler için bilgi notu. Forumda birçok şeyin çözümü anlatılmasına rağmen bu durum bunun dışındadır. Tedavide bile soru işaretleri mevcuttur. Unutmayın hiç birimiz uydu alıcısı değiliz. Bozulursak yenisini alalım.