Bu kazalarda eğitim eksiği var görüyoruz ama eğitim şart diyince de çok genel kalıyor sonuç alamıyoruz. Kimisi formal eğitim diyor kimisi yok ailedeki eğitim diyor. Bence toplumun daha temel bir sorunu var; okumayı sevmiyoruz.
- Allah'ın oku dediğini okumuyoruz.
-Devletin oku dediğini okumuyoruz.
-Öğretmenin oku dediğini okumuyoruz.
-Üretenin oku dediği kullanma kılavuzunu okumuyoruz.
-Okumuş adamın oku dediğini okumuyoruz.
-Medyayı okumuyoruz.
Okumuyoruz da okumuyoruz.
Alaylıyı seviyoruz okumuşu sevmiyoruz.
Okuyacaz da okuyacaz artık başlayacaz bi yerlerden. Bu kadar çok okumayarak iyi geldik bu günlere.
(Okumayan insanlar olarak sarı ışık niye var trafik tabelaları ne anlatıyor nereye konacağı nasıl hesaplanıyor, hız limitleri neye göre hesaplanıyor okumayıp bilmediğimiz için herkes kafasına göre bir doğru çıkartıyor daha doğrusu kafasına göre şöförlük yapıyor.)
Hiç bazı trafik levhalarının koyulmuş olması gerektiği için koyulduğunu düşündüğünüz oldu mu?
Yolda, (Yaya geçiti) Yol kenarında, (Uyarı levhaları), Yol üstünde, (taklardaki uyarı ve ışıklar) yeri geliyor 10-20 metrede bir farklı bildiriler sunan levhaların yanısıra o esnada arkanızdan önünüze geçip manevra yapmaya çalışan motorluyu kontrol altında tutup önünüzdeki arabanın fren/hız kombinasyonunu takip edip, yan şerittekinin makas atıp atmayacağına göre hız limiti belirleyip, önünüzdeki araç ile GÜVENLİ SÜRÜŞ MESAFESİ olarak bıraktığınız boşluğa başka araba veya işgüzar motorların lap diye dalıp dalmayacağını öngörüp, geçit olmayan yerlerden yola fırlayan yayaların yanısıra yaya geçitlerini kullanan motorluların ve hatta hiç bir geçit olmadığı halde belediyelerin bıraktığı orta refüj boşluklarından fırlayan veletleri aynı anda kontrol altında tutmaya çalışırken her 1 saniyede tüm bu verilerin değişken senaryo üzerinde yine yine yine yine hesaplandığını varsayarsak bana göre birçok levha yasal sorumluluk nedeniyle yerleştirilmiş gibi duruyor.
Yani olası bir sorun olduğunda konu mahkemeye intikal ettiğinde sorumluluk altında kalmamak ve ''Biz uyarmıştık'' diyebilmek adına.
Peki siz hiç Antalya yolunda gerçekten 50km hız ile gittiniz mi? Hayır yani yolun büyük bölümünde bu levhalar var da..
Elbette okuyalım. Bilinçlenelim, Bilinçli bireyler ve toplum olalım lakin bazı konuların da ''Saldım çayıra Mevla'm kayıra'' mantığından çıkması gerekmiyor mu artık?
Biz okuyalım da, ETKİLİ yaptırımlar ne zaman uygulanacak kural tanımazlara?
Polis otosunun gözü önünde kural ihlali yapanların aldığı cesaret ne zaman son bulacak?
Okumayanın ne olduğunu görünce millet, okumayı da bıraktı tabi ''Nasılsa boşuna okuyoruz'' diye.
Kimi suçlayalım biz şimdi?
Dayısı olan istediğini alıyor nasılsa, okuyup ne yapsın?
Denizliden düzenlediğimiz eğitim toplantısı dönüşünde 60 plaka bir Opel Vectra nın uzun süren tacizine maruz kalınca aldım elime telefonu, aradım polisi, güzergahımı belirttim, olayı anlattım, Plakamı ve TC mi vermem şartı ile memur güzergah üstündeki ekiplere bilgi verdi, Şikayetimin takriben 20-25 dakika sonrasında ileride büyük bir çevirme gördük (Bizim için değil zaten uygulama noktasıydı) baktık polisler plaka bakınıyor, biz onları görünce onlar da bizi görünce zaten olması gerektiği gibi durduk, polisin bana ilk sorusu ''Beyefendi 15 dakikadır sizi bekliyoruz neredesiniz?'' oldu. (Diğer arabayı durdurmuşlar, yüzleştirme için bizi bekliyorlar)
Kardeşim devletin izin verdiği limitlerde 80 90 ile seyir halindeydik, siz bu adamları durdurup üstüne 15 dakika beklediyseniz bana nerede kaldın diye soracağına oturup bir hesap yapmanız gerekmiyor mu?
Ulan ben 80 90 ile giderken bu adam kaç ile gidiyordu da sen bunu durduralı 15 dakika olmuş?
E tabi malum, okumamışın egosu ve üstündeki üniforma, oldukça büyük rakamsal değerlerde olduğundan bizim kalibremiz yetmiyor onlara. Üstüne üstlük bir de devletin polisi tarafından tehdit edilip ağzımızın payını aldık.
''Kafamı bozma şimdi o kadar yolu geri götürür jandarmaya teslim ederim siz uğraşırsınız'' dedi sonunda Yüce devletimin ulu kudretli polis memuru. (Mevzunun yaşandığı yer Jandarma bölgesiymiş)
Takım elbiseli şirket elemanları ile Resmi Üniformalı devlet memuru arasındaki ego yarışını kimin kazanacağı hepinizin malumu zaten.
Okuyalım dostum da, okuyacaksak hepimiz okuyalım, okumamışlara sürekli madara olacaksak canı cehenneme öyle okumanın..
Haa okumanın sonu yok o da ayrı konu. Ben zaten okuyorum. Ne bulsam ne zaman fırsat olsa okuyorum da kimin neyi ne kadar okuduğu da önemli tabi.
Şimdi bir Tolstoy okudunuz mu diye sorsanız hayır derim elbette. Dostoyevski? Hayır. Necip Fazıl deseniz onu zaten ben okumam.
Halide Edib Adıvar Ateşten Gömlek gibi eserler varken diiimi ama
(Kişisel bakış açısıdır)
Ağırlıklı olarak hep tekniktir benim kitaplarım. Denizler altında 20.000 fersah gibi klasiklerin ve o dönemin bilinen çocuk kitapları/hikaye/romanlarının yanısıra İlk teknik kitabım ise babamın verdiği, Sn Celal Dutar'ın Transistör Esasları adlı kitabıydı. Sonrasında Endüstriyel Elektronik, Pnömatik, Hidromekanik
son yıllarda ise görüntüleme teknolojileri üzerine teknik argümanları kovalayıp duruyorum.
Diyeceğim yine o ki, okuyalım da, hep birlikte okuyalım