Koku Makinesi Kullanan Var mı ?

Samurai Çevrimdışı

Samurai 

Moderatör
3 Ağu 2021
2,328
39
Aromatik yağ kullanılıyor ve koku yayılımı fazlaysa büyük ihtimal cihaz içinde ısıtıcı vardır.
Kokuyu yakarak etkisini dahada arttırıyor olabilir.

küçük bir araştırma yapmak farz oldu cidden merak ettim şu aleti :kiskis
Koku makineleri, sistemlerinde soğuk hava basıncı ile çalışan kompresörlere sahiptir. Uçucu yağları nanopartikül adı verilen moleküllere dönüştürür ve havaya dağıtır. Daha sonra uçucu yağların molekülleri ince bir kuru sis şeklinde havaya dağılır.

Bu koku dağıtma yönteminin ana avantajı, sisin bir sprey gibi düşmemesi, bunun yerine havada kalmasıdır. Uçucu yağ parçacıkları havaya nüfuz eder ve havadaki kokunun tutarlı bir doygunluğa ulaşmasını sağlar.

Sonuç; kalıntı bırakmayan, yüksek kaliteli, saf ve uzun süre kalıcı bir kokudur.

Farklı tipte uçucu yağ difüzörleri vardır ve aroma difüzyon yöntemlerinde farklılık gösterirler. Tasarımları ve işlev aralıkları bakımından da farklıdırlar.

Uçucu Yağ Difüzör Çeşitleri:

1) SERAMİK DİFÜZÖRLER: Seramik difüzörler uçucu yağları hızla buharlaştırır ve havaya dağıtır. Bu uçucu yağ difüzörleri, küçük alanları kokulandırmak için daha uygundur.

2) KAMIŞDİFÜZÖRLER: Kamış difüzörler, içinde küçük kanallar bulunan rattan çubukları içerir. Uçucu yağlar bu kanallardan geçerek çevreyi kokutur. Kamış difüzörlerin karakteristik özelliklerinden biri de, daha hafif uçucu yağların daha hızlı, daha ağır uçucu yağların ise daha yavaş dağılmasını sağlamasıdır.

3) ULTRASONİK DİFÜZÖRLER: Bunlar en popüler aroma difüzör tiplerinden bazılarıdır. Elektronik frekans ve su ile çalışırlar. Teknolojileri, uçucu yağ ve su karışımına daldırılan ve ultrasonik titreşimler yaratan küçük bir disk içerir. Bu titreşimler, uçucu yağları ve suyu kokulu bir buğuya dönüştürür.

Başlıca avantajları, aromalı buhar üretiminde ısı kullanmamaları ve az miktarda uçucu yağ kullanılmasıdır. Ultrasonik bir difüzör, hem nemlendirici hem de difüzör olarak çalışabilir; bu, yaşam alanınız kuru bir iklime sahipse harika bir seçenektir. Ultrasonik difüzörler de sessiz çalışır.

4) ISI/MUM DİFÜZÖRLERİ: Bu tür koku yayıcılar, uçucu yağları kademeli bir şekilde havaya dağıtmak için ısı kullanır. Isı difüzörleri, bir odaya harika kokular getirmek için ekonomik ve verimli bir seçenektir. Bazen su ile karıştırılmış esansiyel yağları kullanırlar ve güçlü bir aroma elde etmek için yüksek derecede ısı kullanırlar. Isı difüzörlerinin bir diğer avantajı da sessiz olmaları ve fazla yer kaplamamalarıdır.

5) BUHARLAŞTIRICI / ELEKTRİKLİ FAN DİFÜZÖRLERİ: Bu uçucu yağ difüzörleri, uçucu yağları çevreleyen alana dağıtmak için tutarlı hava akışı gerektirir. Ped veya kağıt mendil olabilen bir filtreye karşı üfleyen bir fan içerirler. İşlemde ısı gerekli değildir. Uçucu yağlar önceden bu filtreye damlatılır. Fan üflemeye başladığında uçucu yağların hızla buharlaşmasını ve kokunun difüzörün bulunduğu odaya taşınmasını sağlar.

Bu tip aroma difüzörünün özel bir özelliği, uçucu yağların parçalar halinde dağılmış olmasıdır. Uçucu yağların daha hafif bileşenleri önce dağılır ve daha ağır bileşenler en son dağılır. Buharlaştırıcı difüzörler sessiz çalışırlar ve uçucu yağları hızlı bir şekilde dağıtırlar.

6) NEBULİZASYON DİFÜZÖRLERİ: Nebulize difüzörler, en iyi koku yayıcılardan biri olarak kabul edilir. En sağlıklı aroma dağıtım yöntemini sunarlar.

Nebulize edici difüzör sistemi, bir cam silindir veya şişe, ve bir de kompresör içerir. Kompresörün ana rolü, uçucu yağları nanopartikül adı verilen küçük moleküllere dönüştürmektir.

Ana avantajları, ısı veya su kullanmamaları, bunun yerine basınç altında soğuk filtrelenmiş hava uygulamalarıdır. Bu aroma difüzyon işlemi sırasında uçucu yağların kimyasal bileşenleri değişmeden kalır ve doğal özleri tamamen korunur.

Nebulize edici difüzörlerin bir diğer ana avantajı, tekdüze bir koku difüzyonu sağlamalarıdır. Yayılan uçucu yağlar havada uzun süre kalır ve bu da uzun süre kalıcı bir koku sağlar.

Nebülize edici difüzörler, yağların tedavi edici özelliklerini korurken aynı zamanda küçük ve büyük alanlarda maksimum koku yayılımı sunar. Bu, uyguladıkları soğuk hava nanoteknolojisi sayesinde elde edilir.
 
Samurai Çevrimdışı

Samurai 

Moderatör
3 Ağu 2021
2,328
39
Bu işlerde en iyi markalardan biri olarak kabul edilen Scento kendi sitesindeki teknik özellikleri şu şekilde;

SCENTO
  • - Scento Kokular T.C. Sağlık Bakanlığı 09.07.2010 HAE 34 sayılı bildirim kaydıyla üretilmektedir. IFRA VE RIFM normlarına uygundur.
  • - Kokunun süratle, geniş alanlarda yayılımını sağlayan NANO DİFÜZYON TEKNOLOJİSİ
  • - 1500 m² GENİŞLİĞİNE KADAR ETKİ ALANI (Kapı Pencere Havalandırma Durumuna Göre)
  • - Boru bağlantısıyla uzak mesafelere taşınabilen KOKU ÇIKIŞI
  • - Ortamdaki koku yoğunluğunu artırıp, azaltmaya yarayan ERGONOMİK TUŞLAR
  • - Çalışma saatlerini günlük ve haftalık olarak programlama kolaylığı sunan PROGRAM TIMER
  • - Depo koku seviyesini ekrana yansıtan ve bitmeye yakın haber veren SESLİ VE YAZILI ELEKTRONİK UYARI SİSTEMİ,
  • - KOLAY KOKULANDIRICI İLAVESİ
  • - KÜÇÜK, HAFİF ve DEKORATİF
  • - 3 aya kadar koku ihtiyacını karşılayan GENİŞ DEPO HACMİ
  • - ZENGİN KOKULANDIRICI YELPAZESİ
  • - İsteğe bağlı olarak üretilen İMZA KOKULAR
  • - Kötü kokuları yok eden ve ortama hoş koku nüfusunu sağlayan özel BİO-KİMYASAL
  • - Uluslararası normlarda, alkol içermeyen özel SCENTO KOKULANDIRICILARI
  • - SCENTO enerjiyi tasarruflu kullanır. VERİMLİ ve ÇEVREYE SAYGILIDIR
  • - Ölçüler (çap * yükseklik):
    Gövde: 140mm, Ayak: 220mm, Yükseklik: 390mm
  • - Ağırlık: 3200gr
  • - Elektrik Beslemesi: 230 VAC, 50Hz
  • - Güç Tüketimi (Aktif - Bekleme): Aktif: 10W, Bekleme: 1.6W
  • - Uygunluk: CE, RoHS
  • - Çalışma Sıcaklığı: -10C / 50C
  • - Çalışma Nem Oranı: 90% veya daha az
  • - Sıvı Kapasitesi: En fazla 600ml
  • - Performans: En fazla 1500 m²
    (Hava Akımına ve kapı, pencere havalandırma durumuna göre)
  • - Tüketim: Kullanıma göre 0 – 20 ml/gün
 
slowfood Çevrimdışı

slowfood 

Moderatör
23 May 2022
7,881
Koku makineleri, sistemlerinde soğuk hava basıncı ile çalışan kompresörlere sahiptir. Uçucu yağları nanopartikül adı verilen moleküllere dönüştürür ve havaya dağıtır. Daha sonra uçucu yağların molekülleri ince bir kuru sis şeklinde havaya dağılır.

Bu koku dağıtma yönteminin ana avantajı, sisin bir sprey gibi düşmemesi, bunun yerine havada kalmasıdır. Uçucu yağ parçacıkları havaya nüfuz eder ve havadaki kokunun tutarlı bir doygunluğa ulaşmasını sağlar.

Sonuç; kalıntı bırakmayan, yüksek kaliteli, saf ve uzun süre kalıcı bir kokudur.

Farklı tipte uçucu yağ difüzörleri vardır ve aroma difüzyon yöntemlerinde farklılık gösterirler. Tasarımları ve işlev aralıkları bakımından da farklıdırlar.

Uçucu Yağ Difüzör Çeşitleri:

1) SERAMİK DİFÜZÖRLER: Seramik difüzörler uçucu yağları hızla buharlaştırır ve havaya dağıtır. Bu uçucu yağ difüzörleri, küçük alanları kokulandırmak için daha uygundur.

2) KAMIŞDİFÜZÖRLER: Kamış difüzörler, içinde küçük kanallar bulunan rattan çubukları içerir. Uçucu yağlar bu kanallardan geçerek çevreyi kokutur. Kamış difüzörlerin karakteristik özelliklerinden biri de, daha hafif uçucu yağların daha hızlı, daha ağır uçucu yağların ise daha yavaş dağılmasını sağlamasıdır.

3) ULTRASONİK DİFÜZÖRLER: Bunlar en popüler aroma difüzör tiplerinden bazılarıdır. Elektronik frekans ve su ile çalışırlar. Teknolojileri, uçucu yağ ve su karışımına daldırılan ve ultrasonik titreşimler yaratan küçük bir disk içerir. Bu titreşimler, uçucu yağları ve suyu kokulu bir buğuya dönüştürür.

Başlıca avantajları, aromalı buhar üretiminde ısı kullanmamaları ve az miktarda uçucu yağ kullanılmasıdır. Ultrasonik bir difüzör, hem nemlendirici hem de difüzör olarak çalışabilir; bu, yaşam alanınız kuru bir iklime sahipse harika bir seçenektir. Ultrasonik difüzörler de sessiz çalışır.

4) ISI/MUM DİFÜZÖRLERİ: Bu tür koku yayıcılar, uçucu yağları kademeli bir şekilde havaya dağıtmak için ısı kullanır. Isı difüzörleri, bir odaya harika kokular getirmek için ekonomik ve verimli bir seçenektir. Bazen su ile karıştırılmış esansiyel yağları kullanırlar ve güçlü bir aroma elde etmek için yüksek derecede ısı kullanırlar. Isı difüzörlerinin bir diğer avantajı da sessiz olmaları ve fazla yer kaplamamalarıdır.

5) BUHARLAŞTIRICI / ELEKTRİKLİ FAN DİFÜZÖRLERİ: Bu uçucu yağ difüzörleri, uçucu yağları çevreleyen alana dağıtmak için tutarlı hava akışı gerektirir. Ped veya kağıt mendil olabilen bir filtreye karşı üfleyen bir fan içerirler. İşlemde ısı gerekli değildir. Uçucu yağlar önceden bu filtreye damlatılır. Fan üflemeye başladığında uçucu yağların hızla buharlaşmasını ve kokunun difüzörün bulunduğu odaya taşınmasını sağlar.

Bu tip aroma difüzörünün özel bir özelliği, uçucu yağların parçalar halinde dağılmış olmasıdır. Uçucu yağların daha hafif bileşenleri önce dağılır ve daha ağır bileşenler en son dağılır. Buharlaştırıcı difüzörler sessiz çalışırlar ve uçucu yağları hızlı bir şekilde dağıtırlar.

6) NEBULİZASYON DİFÜZÖRLERİ: Nebulize difüzörler, en iyi koku yayıcılardan biri olarak kabul edilir. En sağlıklı aroma dağıtım yöntemini sunarlar.

Nebulize edici difüzör sistemi, bir cam silindir veya şişe, ve bir de kompresör içerir. Kompresörün ana rolü, uçucu yağları nanopartikül adı verilen küçük moleküllere dönüştürmektir.

Ana avantajları, ısı veya su kullanmamaları, bunun yerine basınç altında soğuk filtrelenmiş hava uygulamalarıdır. Bu aroma difüzyon işlemi sırasında uçucu yağların kimyasal bileşenleri değişmeden kalır ve doğal özleri tamamen korunur.

Nebulize edici difüzörlerin bir diğer ana avantajı, tekdüze bir koku difüzyonu sağlamalarıdır. Yayılan uçucu yağlar havada uzun süre kalır ve bu da uzun süre kalıcı bir koku sağlar.

Nebülize edici difüzörler, yağların tedavi edici özelliklerini korurken aynı zamanda küçük ve büyük alanlarda maksimum koku yayılımı sunar. Bu, uyguladıkları soğuk hava nanoteknolojisi sayesinde elde edilir.
Yani ortam ilaçlamasında da kullanılan asılı damla etkisi yaratan ulv kompresörlerin kapalı, kompakt ve daha küçük versiyonları. Ayrıca sağlık alanında kullandığımız nebulizatörler. Detaylı bilgilendirme için teşekkürler.
 
Samurai Çevrimdışı

Samurai 

Moderatör
3 Ağu 2021
2,328
39
Yani ortam ilaçlamasında da kullanılan asılı damla etkisi yaratan ulv kompresörlerin kapalı, kompakt ve daha küçük versiyonları. Ayrıca sağlık alanında kullandığımız nebulizatörler. Detaylı bilgilendirme için teşekkürler.
Rica ederim. Açıkçası benim de hiç bilgim yok, belki bilen vardır diye konu açtım 🙂

Peki sizce sağlık açısından bir risk oluşturur mu ?
 
slowfood Çevrimdışı

slowfood 

Moderatör
23 May 2022
7,881
Rica ederim. Açıkçası benim de hiç bilgim yok, belki bilen vardır diye konu açtım 🙂

Peki sizce sağlık açısından bir risk oluşturur mu ?
Açıkçası o kısımda kullanılan yağların içeriği önem taşır. Günlük soluduğumuz havayı düşünürsek ne kadar mikro (nano bile değil çok daha büyük) partikül soluduğumuzu hava kirliliği raporlarından okuyabilirsiniz. Ancak kapalı, yaşam alanlarımızda bu tür cihazların uzun süreli kullanımına dair bildiğim kadarıyla herhangi bir bilimsel araştırma yok. Ayrıca hazırlanan preparatlar (Aromatik yağlar) sizde taktir edersiniz ki taşıt yağ maddesine eklenmiş aroma özünden meydana gelir. Dolayısıyla taşıt yağ olarak ne kullanılmış, ne kadar süre maruz kalınacak, sonuçta havayla muhatap olması gereken akciğerlerde ne kadar birikim oluşturacak bunlarla ilgili net bir çalışma benim bildiğim kadarıyla yok. O yüzden uzun süreli kullanımda dikkat edilmesi gerekir diye düşünüyorum. Medikal açıdan da şöyle bir bilgi paylaşabilirim, bu tür nebulizatörler genellikle nane, mentol özleriyle bronş bronşiyollerin açılması ve solunumu rahatlatmak amacıyla tarafımızdan sınırlı süreli kullanılır. Genellikle intensive care (Yoğun bakım) hastalarında O2 destekli olarak medikal destek sürelerinde verilir. En basitinden yalnızca saf O2 alımının dahi uzun süreler olmasını istemeyiz çünkü bir süre sonra solunum tembelliği ve kesildiğinde O2 saturasyonu düşüklüğü komplikasyonları oluşur.
 
Samurai Çevrimdışı

Samurai 

Moderatör
3 Ağu 2021
2,328
39
Açıkçası o kısımda kullanılan yağların içeriği önem taşır. Günlük soluduğumuz havayı düşünürsek ne kadar mikro (nano bile değil çok daha büyük) partikül soluduğumuzu hava kirliliği raporlarından okuyabilirsiniz. Ancak kapalı, yaşam alanlarımızda bu tür cihazların uzun süreli kullanımına dair bildiğim kadarıyla herhangi bir bilimsel araştırma yok. Ayrıca hazırlanan preparatlar (Aromatik yağlar) sizde taktir edersiniz ki taşıt yağ maddesine eklenmiş aroma özünden meydana gelir. Dolayısıyla taşıt yağ olarak ne kullanılmış, ne kadar süre maruz kalınacak, sonuçta havayla muhatap olması gereken akciğerlerde ne kadar birikim oluşturacak bunlarla ilgili net bir çalışma benim bildiğim kadarıyla yok. O yüzden uzun süreli kullanımda dikkat edilmesi gerekir diye düşünüyorum. Medikal açıdan da şöyle bir bilgi paylaşabilirim, bu tür nebulizatörler genellikle nane, mentol özleriyle bronş bronşiyollerin açılması ve solunumu rahatlatmak amacıyla tarafımızdan sınırlı süreli kullanılır. Genellikle intensive care (Yoğun bakım) hastalarında O2 destekli olarak medikal destek sürelerinde verilir. En basitinden yalnızca saf O2 alımının dahi uzun süreler olmasını istemeyiz çünkü bir süre sonra solunum tembelliği ve kesildiğinde O2 saturasyonu düşüklüğü komplikasyonları oluşur.
Evet hocam, teşekkür ederim bilgilendirme için. Belki bu konuda işlem görmemiş doğal, esansiyel yağlar daha zararsız olabilir.

İnsan vücudu çok komplike ve enteresan gerçekten. Bünyenin kendi ürettiği bir şeyi dışarıdan takviye olarak verdiğinizde, bir süre sonra vücut buna uyum sağlıyor ve destek geri çekildiğinde eski çalışma prensibine geri dönmede sorunlar yaşayabiliyor.

Siz nebulizatörlerden bahsedince aklıma astım sigaraları geldi, yaklaşık 100 yıl kadar önce astım hastalarına sigara verildiğini ilk öğrendiğimde çok garibime gitmişti. Tabi normal sigara olmasa da insana bir tuhaf geliyor 🙂

kelloqq.jpg


Aslında sizinle daha uzun süre sohbet etmek isterim ama şimdi konu daldan dala atlayacak 😀
 
teraspy Çevrimdışı

teraspy 

TFC Team
26 Kas 2018
21,320
64
Evet hocam, teşekkür ederim bilgilendirme için. Belki bu konuda işlem görmemiş doğal, esansiyel yağlar daha zararsız olabilir.

İnsan vücudu çok komplike ve enteresan gerçekten. Bünyenin kendi ürettiği bir şeyi dışarıdan takviye olarak verdiğinizde, bir süre sonra vücut buna uyum sağlıyor ve destek geri çekildiğinde eski çalışma prensibine geri dönmede sorunlar yaşayabiliyor.

Siz nebulizatörlerden bahsedince aklıma astım sigaraları geldi, yaklaşık 100 yıl kadar önce astım hastalarına sigara verildiğini ilk öğrendiğimde çok garibime gitmişti. Tabi normal sigara olmasa da insana bir tuhaf geliyor 🙂

kelloqq.jpg


Aslında sizinle daha uzun süre sohbet etmek isterim ama şimdi konu daldan dala atlayacak 😀
Ben Sota Sota ya söyledim zaten , Unforgotten kesin 100 yaşında diye de inanmamıştı :kiskis
 
slowfood Çevrimdışı

slowfood 

Moderatör
23 May 2022
7,881
Evet hocam, teşekkür ederim bilgilendirme için. Belki bu konuda işlem görmemiş doğal, esansiyel yağlar daha zararsız olabilir.

İnsan vücudu çok komplike ve enteresan gerçekten. Bünyenin kendi ürettiği bir şeyi dışarıdan takviye olarak verdiğinizde, bir süre sonra vücut buna uyum sağlıyor ve destek geri çekildiğinde eski çalışma prensibine geri dönmede sorunlar yaşayabiliyor.

Siz nebulizatörlerden bahsedince aklıma astım sigaraları geldi, yaklaşık 100 yıl kadar önce astım hastalarına sigara verildiğini ilk öğrendiğimde çok garibime gitmişti. Tabi normal sigara olmasa da insana bir tuhaf geliyor 🙂

kelloqq.jpg


Aslında sizinle daha uzun süre sohbet etmek isterim ama şimdi konu daldan dala atlayacak 😀
Siz paylaşınca şöyle yüzeysel bir araştırma yaptım. Gerçekten strontium içindeki atropinin antikolinerjik etkisi ve bronkodilatatör (Bronş açıcı denebilir) etkisi nedeniyle kullanıma sunulan böyle bir sigara! varmış.

Kaynak;




Farmakoloji-Toksikoloji' de hep söylediğimiz gibi, ilaçla zehiri ayıran dozudur. Saygılarımla.
 
Samurai Çevrimdışı

Samurai 

Moderatör
3 Ağu 2021
2,328
39
Siz paylaşınca şöyle yüzeysel bir araştırma yaptım. Gerçekten strontium içindeki atropinin antikolinerjik etkisi ve bronkodilatatör (Bronş açıcı denebilir) etkisi nedeniyle kullanıma sunulan böyle bir sigara! varmış.

Kaynak;




Farmakoloji-Toksikoloji' de hep söylediğimiz gibi, ilaçla zehiri ayıran dozudur. Saygılarımla.
Evet hocam, doğruluğuna inanmadığım bilgiyi paylaşmam.

Paracelsus şöyle der; ''Sola Dosis Facit Venenum'' yani sizin tabirinizle ilaçla zehri birbirinden ayıran dozajıdır.

"Ot" kelimesi, Türkçede hem "ilaç" hem "zehir" anlamına gelir. Tıpkı Yunancada hem "ilaç" hem "zehir" anlamına gelen "farmakeia" gibi.
Otamak (ilaçlamak), Otacı (hekim)" kelimeleri de aynı kökten gelmektedir.

Sevdiğim bir büyüğümün paylaşımını aktarayım size;
''İlaç almayalım, bitki kullanalım'' diyen arkadaşlarım var. Eğer bitkinin bir faydası varsa o fayda, bitkinin ürettiği bir molekül sayesinde, yani yine kimyasal. Mesele kimyasal ilaç mı, yoksa bitkisel ilaç mı tartışmasından ziyade, ''Laboratuvarın ürettiği kimyasal mı ?", "Bitkinin ürettiği kimyasal mı" noktasına geliyor.

Örneğin Aspirin; Aspirin'in aktif maddesi ''Asetil Salisilik Asit'' laboratuvarda üretiliyor. Doğada ise söğüt ağacı kabuğunda mevcut. 500 mg Asetil Salisilik Asit tableti almak yerine ağaç kabuğu kullanacağım dersen, yarım kilo söğüt odunu bulman gerek, üstelik dozu standardize edemezsin.

Elbette bitkinin ürettiği kimyasal daha güvenilir ama pek çok bitkinin son derece güçlü toksinler ihtiva ettiğini unutmamak gerekir. Dozu laboratuvardaki gibi standardize edemeyeceğimiz için tehlike baş gösterecektir.

Uykusuzluk için kullandığınız papatya çayı belli bir miktarı geçerse, kalbinizde aritmiye neden olur. İlaçların dozlarının nanogram ile belirlendiği bir çağda modern farmakolojinin gösterdiği yoldan ayrılmayalım.
Aspirin.jpg


Evet, farmakolojiden ayrılmayalım ama, 100 yıl önce Bayer'in öksürük ilacı olarak eroin sattığını düşününce insan o kadar da güvenemiyor.
heroin_2.jpg

heroina.jpg
 
slowfood Çevrimdışı

slowfood 

Moderatör
23 May 2022
7,881
Evet hocam, doğruluğuna inanmadığım bilgiyi paylaşmam.

Paracelsus şöyle der; ''Sola Dosis Facit Venenum'' yani sizin tabirinizle ilaçla zehri birbirinden ayıran dozajıdır.

"Ot" kelimesi, Türkçede hem "ilaç" hem "zehir" anlamına gelir. Tıpkı Yunancada hem "ilaç" hem "zehir" anlamına gelen "farmakeia" gibi.
Otamak (ilaçlamak), Otacı (hekim)" kelimeleri de aynı kökten gelmektedir.

Sevdiğim bir büyüğümün paylaşımını aktarayım size;
''İlaç almayalım, bitki kullanalım'' diyen arkadaşlarım var. Eğer bitkinin bir faydası varsa o fayda, bitkinin ürettiği bir molekül sayesinde, yani yine kimyasal. Mesele kimyasal ilaç mı, yoksa bitkisel ilaç mı tartışmasından ziyade, ''Laboratuvarın ürettiği kimyasal mı ?", "Bitkinin ürettiği kimyasal mı" noktasına geliyor.

Örneğin Aspirin; Aspirin'in aktif maddesi ''Asetil Salisilik Asit'' laboratuvarda üretiliyor. Doğada ise söğüt ağacı kabuğunda mevcut. 500 mg Asetil Salisilik Asit tableti almak yerine ağaç kabuğu kullanacağım dersen, yarım kilo söğüt odunu bulman gerek, üstelik dozu standardize edemezsin.

Elbette bitkinin ürettiği kimyasal daha güvenilir ama pek çok bitkinin son derece güçlü toksinler ihtiva ettiğini unutmamak gerekir. Dozu laboratuvardaki gibi standardize edemeyeceğimiz için tehlike baş gösterecektir.

Uykusuzluk için kullandığınız papatya çayı belli bir miktarı geçerse, kalbinizde aritmiye neden olur. İlaçların dozlarının nanogram ile belirlendiği bir çağda modern farmakolojinin gösterdiği yoldan ayrılmayalım.
Aspirin.jpg


Evet, farmakolojiden ayrılmayalım ama, 100 yıl önce Bayer'in öksürük ilacı olarak eroin sattığını düşününce insan o kadar da güvenemiyor.
heroin_2.jpg

heroina.jpg
Bu arada istenmeyen bir anlama mani olmak isterim. Paylaşımlarınız, bilgilendirmeleriniz çok değerli. Özellikle teşekkür ederim. Ancak ben araştırma yapıyorum derken bir konuyu eksik ifade etmişim. Ben paylaşımın doğruluğunu araştırmaktan ziyade preparatın hangi içeriğinden dolayı pazar değeri yarattığını anlamak için araştırdım. Kesinlikle aksi aklınıza gelmesin. :)

Çok küçük bir eklenti, şu an hızla üstüne gidilen ve yasaklanan normal formdaki sigara bir dönem hekimler tarafından öyle böyle tavsiye edilmiyordu. :slap

İşte tam da bu yüzden her sektörde geçerli olduğu gibi sağlık sektöründe de bilgiyi güncellemek ve araştırmak doğruya (Tabii sağlık sektöründe %100 kavramının olmadığını da unutmadan) ulaşmak için elzem.
 

Bu konuyu görüntüleyen kullanıcılar

Geri
Üst Alt