ADEM ÜSTADI ANLAMAK

RUHİTAN Çevrimdışı

RUHİTAN 

Aktif Üye
11 Tem 2021
260
64
Konu başlığı biraz garip karşılanabilir ama biraz sonra anlatacaklarımla ilişkili olsun ve bu forumda herkesin bildiği biri olsun diye böyle yazdım.
Şimdi dostlar, size cevaplanması zor bir soru soracağım:
Bir şeyi çalan adama hırsız diyoruz. Babanızın, annenizin ya da kardeşinizin bir şeyi çaldığını görürseniz, ona da hırsız diyebiliyor musunuz?
Diyemiyorsanız, kusura bakmayın ama takiyecisiniz demektir... Başkası olunca tukaka ama aynı olayı kendi tarafınızdan yapan biri olunca, kem küm etmek takiyeciliktir. Bunun sonucu da, ilkelerinizi çıkar karşılığında satmaktır. Bizim gibi ülkelerin yaşadığı sorunun asıl kaynağı da bu. Bunu halkın büyük bir çoğunluğu anlamadığı sürece, ülkemiz dünyanın en harika ülkesi olmasına rağmen, yeraltı ve yerüstü kaynaklarımızın muhteşem olmasına rağmen bu ülke bir arpa boyu yol gidemez... Hele işin içine bir de din girdi mi, artık içinden çıkılamıyacak bir boyuta girer. Atamız o yüzden Laikliği ön plana çıkarmıştı. İşte Adem beyi bu yüzden çok taktir ediyorum ve kendim gibi görüyorum... Neden mi? Doğruya doğru, eğriye eğri demesini biliyor. Çıkar için yalakalık yapmıyor... İlkelerinin satın alınmasına izin vermiyor. 28 yıllık öğretmenlik hayatımın 24 yılı Manavgat'ta ve aynı okulda geçti. Manavgat'a geldiğimde, İngilizce öğretmeni olduğum için ne cazip teklifler yapıldı. Özellikle de anutçuluk... Anutculuk yapsaydım, bugün iki tane apartmanım olurdu... Şimdi kendi evim bile yok. Ama yapamazdım. Turist bile olsa, kimseyi kandıramam ve bir malı üç dört kat fiyata satamazdım. İnanın bana bir halıyı on katına satanları biliyorum... Sattığım maldan yüzde on kazanacağım diye, göz göre göre işyerinin turisti kazıklayıp, üç dört kat para kazanmasını sağlayamazdım. Bazılarınız buna salaklık diyebilir. Onlar gavur diyebilir... Benim için onların Din'i, Dil'i, ırkı hiç farketmez, insandır. Oğlumu da bu şekilde yetiştirdim. Ama bir gün başına bir şey gelmesin diye de oturdum konuştum. Sebebini açıklayayım. Bunu en iyi Adem bey anlayacaktır. Bazen oğlumla Medya Markt ya da Vatan'a filan gezmeye gideriz, orada işi bilmeyen bir müşteri gördüğü zaman hemen müdahale eder, teknik özelliklerini söyler, pahalıysa, burada bu pahalı, şuradan daha ucuza alabilirsiniz der... Bir gün bir olay anlattı. O da benim gibi, teknolojiye, elektroniğe ve özellikle bilgisayara çok düşkündür. Teknosa'da ıvır zıvıra bakarken bir çift geliyor. Söylediğine göre adam elli yaşlarında, kadında 30 yaşlarında... Sevgili oldukları belli baba dedi. Her neyse, adam sevgilisine bir telefon almayı düşünüyor ve oradaki satıcı da bunlarla ilgilenirken, benim oğlan da kulak misafıri oluyor. Samsung Note 8 in de yeni çıktığı dönemler... Tezgahtar çocuk özelliklerini ballandıra ballandıra anlatıyor ve neredeyse en ucuz kendilerinin sattıklarını söylüyor ki o zamanlar 4700 lira civarlarında. Benim oğlan da olaya karışıp, satıcıya itiraz ediyor. Ben de ona yeni Note 8 almıştım 4080 liraya ve samsung Türkiye garantili. Satıcı çocuk "Hayır, imkansız. O Türkiye garantili değildir..." diye itiraz etmiş. Benim oğlan da "Babam internetten aldı ve Samsung Türkiye ye de kayıt ettirdim ve 4080 liraya aldık. isterseniz faturasını getirip gösteririm demiş..." ☺️ Satıcı çocuk acaip bozulmuş tabi. Doğruluğuna inandığı şeyi savunmaktan asla vazgeçmez... Sonuçta kadın ben bu telefonu istiyorum demiş ve adam da parayı basıp almış. Bunu da bana akşam eve anlattı. Dedim oğlum, bir daha böyle şeyler yapma. Bazen doğruları bilsen de susmak zorundasındır. O adamın parasal sorunu yoktur ve kadın da fırsatı değerlendirmek istemiş belli ki... Yoksa adamı düşünseydi, "Daha ucuza alabileceksek, niye buradan alalım?" demesi gerekirdi. dedim. Ama yinede çoğu zaman kendini tutamaz ve olaya müdahil olur. Ben artık bu durumlarda kendimi tutmayı öğrendim... Acaba Adem bey de tutabiliyor mu merak ediyorum...
Tabi konuların bağlantısı ne diyeceksiniz haklı olarak... Arkadaşlar bu tür forumlara üye olanlar, diğer insanlara göre, teknolojik gelişmelere biraz daha yatkın olanlardır. Bu da daha bilgili olmaları anlamına gelmektedir. Ama bazıları bazen, yinede at gözlüğünden bakmaktan, ne yazık ki kurtulamıyorlar... Ülkemiz şu anda ekonomik buhranın eşiğinde. Bu enflasyon yüzünden böyle. Enflasyonun da bir sürü sebebi var. Enflasyonu yenebilmenin ilk yolu üretmekten geçer. Peki biz üretiyor muyuz? Hayır... O kadar çok şey ithal ediyoruz ki... Gayrı safimillihasıla kandırmacasıyla övünüp duruyoruz... Siz enflasyonun ne olduğunu bilmeden, cari açığın ne olduğunu bilmeden, dış borcun ne olduğunu bilmeden, üretimde kullanılacak hammaddenin çoğunun dışarıdan ve dövizle alındığını bilmeden, kapitalist düzenin ne olduğunu bilmeden, çıkıp ta ekonomik tartışma yaparsanız, bu abesle iştigal olur. Siyasiler ve özellikle iktidarlar bunu yapar. Çünkü onların işi halkı kandırmaktır... Demirel'in bu konuda bir sözü vardır: Siyaset, yapacağınızı söylediğiniz şeyi yapamadığınızda, bunu niye yapamadığınızı açıklayabilme sanatıdır..." der. O yüzden artık takım tutar gibi siyasi partileri, özellikle de iktidarı savunmayı bırakın. Onlar vekil biz efendileriz. Bu ülkeyi yönetip, bize hizmet etmeleri ve bu ülkeyi kalkındırmaları için onlara yetki veriyoruz. Yetki verdiğimiz kişiler, bizlerden büyük olamaz, olmamalıdır. Haşa tanrı rolüne soyunmaları ve her şeyi bildiklerini iddia etmeleri zaten kabul edilemez. Biz devlet için değiliz. Devlet bizim içindir. "Kurtuluş savaşı veriyoruz...kemerleri sıkmamız gerek. Allah garibanı yoklukla sınar ve bizi de sınıyor" söylemleri siyasi bir manevra ve kandırmacadır. Madem kurtuluş savaşı veriyoruz, madem kemerleri sıkacağız, soğan ekmek yiyeceğiz, kabul. Bunları yapalım. Zaten yıllardır yapıyoruz, biraz daha yaparız ama nereye kadar? Biz soğan ekmek yemeye razıyız ama önce kendilerinden başlasınlar. Kendileri soğan ekmek yemese bile en azından biftek yerine kuru fasülye yesinler ki inandırı olsun... Halka yastık altındakileri çıkarın deyinceye kadar, milyar dolarlar kazandırdıkları, milyarlarca vergi borcunu sildikleri mütahitlere: "hadi bakalım, ülkemiz zor durumdan geçiyor, kurtuluş savaşı veriyoruz. Sizde elinizi taşın altına sokun ve her biriniz yüzer milyon dolar verin..." diyebilsinler. Tüm kamudaki makam araçlarını satalım diyebilsinler. Almanya' da maliye bakanı işe bisikletle giderken biz niye makam arabası ve şöför kullanıyoruz, diyebilsinler. 13 uçağa gerek yok, bir uçak yeter diyebilsinler. Bakanlara, milletvekillerine "Bundan sonra tarifeli uçakla gideceksiniz..." diyebilsinler. Saraydan çıkıp, çankayada ki konuta taşınıp, bu kadar hizmetçiye ve özel hastaneye gerek yok. Bu aşırı israf diyebilsinler. Millet bu durumdayken, Van'da, Muğlada saray yapılmaz diyebilsinler. Bir yere giderken yüzlerce eskort araçla gidip trafiğin altüst edilmesine gerek yok diyebilsinler. Yangınlarda milyonlarca metrekarelik ağacımız yandı ve uçak kaldırmadılar... Bugünkü durumumuz, israfın, soygunun, sorunların birikerek yumak olmasındandır. Biz halk olarak her partiyi eleştireceğiz. Bu bizim hakkımız. Ama iktidarı daha çok eleştireceğiz. İyi yapılan işleri görmezden gelmekte, kötü yapılanları eleştirmemekte aynı şeydir. Bu da önce insan olmakla ve sonra da Hukukla, Adaletle yapılması gereken bir özveridir. Ben bir zamanlar blog sayfamda oy verdiğim CHP'yi öyle bir eleştirmiştim ki, sayfamı 5 bin kişi okumuştu. Cumhuriyet gazetesini bile o kadar kişi okumuyordu... Yaptıkları hataları bir bir bıralayıp, yerden yere vurmuştum. İşte Adem beyi de o yüzden seviyorum. Millete şirin gözükmek için yalakalık yapmıyor. İnandığı ve bildiği somut doğruları söylüyor. Gerçekçi davranıyor. Eminim bu yüzden başına da bir sürü olay gelmiştir. Çünkü benim başıma geldi. Çünkü böyle yaşayan insanlar mutlaka bedel öderler. O yüzden asgari ücret artışı savunmasını bırakın. Gerçeklere odaklanın. Basitce olaya şöyle bakabilirsiniz: Geçen sene asgari ücretli kaç kilo zeytinyağı ya da şeker alabiliyordu? Bu sene kaç kilo alabilecek? O zaman sonuç ortaya çıkar. Bu sene biraz daha fazla alabilecekse, zaten sorun yoktur. 28 yıllık öğretmenlik yapmış ve üç seneden beri de emekli olan biri olarak, maaşım 4170 lira. Aldığım emekli ikramiyesiyle, borçlarımı kapatmaktan başka bir şey yapamadım. Şimdi şöyle mi söylemem gerek: "Yav asgari ücret benim maaşımı geçti. Bu kadar da olmaz ki..." Böyle mi savunmalıyım. Bu dangalaklık olur... Çünkü bu tür savunanlar da var... Yıllarca duydum çünkü... "Yav dört ay tatil yapıyorsunuz, bir de dünyanın parasını alıyorsunuz..." Diyen çok veli gördüm, tanıdım... Ben de cevap veriyordum. "Madem o kadar kolaydı da sen niye okuyup öğretmen olmadın?" Bizdeki anlayış ve mantık bu işte... "Sen benden fazla maaş alıyorsun" diye savunuyor adam. Ya da bir memur istekte bulunurken, "Yav onun niye artışı o kadar fazla. Ona da benim kadar artış versene..." diye savunuyor. Oysa onun aldığı da az aslında. Savunması gereken şey aslında şu: Benim de onun kadar almam gerekiyor. Mantık bu kadar basit aslında... Bizde yükselmek için, birilerinin üstüne basıp çıkma mantığı var ne yazıkki... Bakın kısaca ve basitce bir mantık yapalım: Tuik enflasyonu % 21 olarak açıkladı değil mi? O zaman asgari ücretliye % yirmibeş zam verdin mi, onu enflasyona karşı korumuş olursun. Peki yıllardır yüzde beş, on zam yapılırken, niye şimdi yüzde elli zam yapıldı? Çok basit, demekki gerçek enflasyon tuik'in açıkladığının çok çok üstünde... O zaman "tuik gibi bağımsız olması ve halkın çıkarını koruması gereken bir kurum niye yalan söylüyor ve verileri çarpıtıyor?" diye sormazlar mı? Asgari ücret zammı bir göz boyama operasyonu ve seçim yatırımı olarak halkı aldatmadır.
Sonuç olarak; bu ülkede, Demokrasinin, Hukuk'un, refahın yükselmesini istiyorsak, her partiyi eleştirebilmeliyiz. Bizden olanlar hırsızlık yaptığında, ona da hırsız diyebilmeliyiz. Olayları din mantığıyla değil, insanlık ve adalet mantığıyla süzgeçlemeliyiz. Bunu halkın çoğunluğu olarak yapabilirsek, işte o zamam kuzey ülkeleri düzeyinde refaha kavuşuruz. Yapamazsak bir avuç zenginin kölesi olarak yaşamaya, birbirimizle dalaşmaya ve havanda su döğmeye devam ederiz... Saygılarımla...
 
Puzik Çevrimdışı

Puzik 

Süper Üye
9 Ara 2020
1,289
Maalesef en büyük sorunumuz ilk ve son değindiğiniz “hırsız bizdense,iyidir” bakış açısı. Halk uyanıp buna dur derse belki yakalarız o “bitti,batıyor” denilen Avrupa seviyesini.Yazdıklarınız çok güzel şeyler hocam,iyi ki oğlunuzu öyle yetiştirmişsiniz ve bu şekilde yetişen genç sayısı umarım artar. İyiki de müdehale etmiş o satışçıya, benzerini bizde arkadaşımla yaşadık, yine satıcı onlar distribütör demişti bizde Huawei Türkiye sitesinde satıcının kaydını göstermiştik ama yine ikna olmadı arkadaş. Bende özel ürünlerin proje çözümü ile birlikte satışını yıllardır yapan bir “satış yöneticisi” yim lakin hiçbir zaman öncelikle karşımdakini “müşteri” olarak adlandırsamda onları dışarıdan görmedim,onların talebini anlamak en önemlisi. Ayrıca satış sürdürülebilir olmalı, “yakaladık, vur-geç” mantığıyla bir müşteriye en gazla maksimum 1-2 kere satış yapabilir,her seferinde daralan sektörde yeni firmalar bulmanız gerekir. Bize yıllar önce bir genel müdür şu eleştiriyi yapmıştı; “müşterilerle dost,arkadaş ilişkisi kurulmaz,ticari ilişki kurulur”. Bu eleştiri büyük bir toplulukta ben ve bir iki kişi içindi. Hiç utanmadık bilakis gurur duyduk bu özelliğimizle ve bunu savunduk. O gün karşımızda olan kimse şuan bu firmada değil. Sürekli yeni “müşteri” arayışındalar.
Okadar güzel şeylere değinmişsinizki hangi birine katılıp cevap vermemek elde değil. Dini inamcınız ne olursa hatta,din ve yaratan inancı olmayanlar içinde en büyük hatalardan biri de israftır. Yapılana israf diyebilmeli herkes! Üzülerek söylüyorum toplumumuzu “din ve bayrak” üzerinden o kadar uyuşturdularki insanlar gerçekleri görmüyor, görsede kanıksıyor durumdalar. Bu sebeptendirki ilk dikiş hep yanlış başlayıp işin sonunda yanlış bitiyor. Sonunda bakıyoruz kaymış, olmamış bu dikim. Asgari ücreti savunanlar illaki olacaktır ama ben o başlıkta okuduğum mesajlarda (gözümden kaçan varsa tenzih ederim) temenni gördüm. Çok haklısın Usd karşısında hepimizin gelirleri eridi, pazar torbası,market arabası bu zamma oranla daha az dolacak.Şu anda gözünü karartmış bir kesim var onlara 5% zamda gelse yine savunup gerçekleri görmezden gelecekler. Eleştirilmekten bu kadar korkan bir iktidar daha görmedim. Eleştiren herkes “hain,terörist,vatansız,dinsiz…” sıfatlarına layık görülüyor, ama baksanız sizi beni eleştirenler vergide kaçırmış,pandemide yardım almak için tezgahta kurmuş (ihtiyacı yokken çalışanlarını KÇÖ yapan firmalar biliyorum), askerlik hizmetlerinde hep kaçmış yada torpille rahat bir dönem geçirmiş, camiye namaza sırf etiket için gitmiş…vb bir sürü insan görüyorum. İşin sonunda onlar “vatansever” siz biz o saydığım kötü sıfatlara uygun görülünce çıldırıyoruz. Şunu unutmamak gerekiyor; bu ülke bizim ve bir gün gerçekten bu duyguya ihtiyacımız olacak. Atladığım birşey varmı bilmiyorum ama yazınızı çok beğendim. Tebrik ederim ?
 
RUHİTAN Çevrimdışı

RUHİTAN 

Aktif Üye
11 Tem 2021
260
64
Maalesef en büyük sorunumuz ilk ve son değindiğiniz “hırsız bizdense,iyidir” bakış açısı. Halk uyanıp buna dur derse belki yakalarız o “bitti,batıyor” denilen Avrupa seviyesini.Yazdıklarınız çok güzel şeyler hocam,iyi ki oğlunuzu öyle yetiştirmişsiniz ve bu şekilde yetişen genç sayısı umarım artar. İyiki de müdehale etmiş o satışçıya, benzerini bizde arkadaşımla yaşadık, yine satıcı onlar distribütör demişti bizde Huawei Türkiye sitesinde satıcının kaydını göstermiştik ama yine ikna olmadı arkadaş. Bende özel ürünlerin proje çözümü ile birlikte satışını yıllardır yapan bir “satış yöneticisi” yim lakin hiçbir zaman öncelikle karşımdakini “müşteri” olarak adlandırsamda onları dışarıdan görmedim,onların talebini anlamak en önemlisi. Ayrıca satış sürdürülebilir olmalı, “yakaladık, vur-geç” mantığıyla bir müşteriye en gazla maksimum 1-2 kere satış yapabilir,her seferinde daralan sektörde yeni firmalar bulmanız gerekir. Bize yıllar önce bir genel müdür şu eleştiriyi yapmıştı; “müşterilerle dost,arkadaş ilişkisi kurulmaz,ticari ilişki kurulur”. Bu eleştiri büyük bir toplulukta ben ve bir iki kişi içindi. Hiç utanmadık bilakis gurur duyduk bu özelliğimizle ve bunu savunduk. O gün karşımızda olan kimse şuan bu firmada değil. Sürekli yeni “müşteri” arayışındalar.
Okadar güzel şeylere değinmişsinizki hangi birine katılıp cevap vermemek elde değil. Dini inamcınız ne olursa hatta,din ve yaratan inancı olmayanlar içinde en büyük hatalardan biri de israftır. Yapılana israf diyebilmeli herkes! Üzülerek söylüyorum toplumumuzu “din ve bayrak” üzerinden o kadar uyuşturdularki insanlar gerçekleri görmüyor, görsede kanıksıyor durumdalar. Bu sebeptendirki ilk dikiş hep yanlış başlayıp işin sonunda yanlış bitiyor. Sonunda bakıyoruz kaymış, olmamış bu dikim. Asgari ücreti savunanlar illaki olacaktır ama ben o başlıkta okuduğum mesajlarda (gözümden kaçan varsa tenzih ederim) temenni gördüm. Çok haklısın Usd karşısında hepimizin gelirleri eridi, pazar torbası,market arabası bu zamma oranla daha az dolacak.Şu anda gözünü karartmış bir kesim var onlara 5% zamda gelse yine savunup gerçekleri görmezden gelecekler. Eleştirilmekten bu kadar korkan bir iktidar daha görmedim. Eleştiren herkes “hain,terörist,vatansız,dinsiz…” sıfatlarına layık görülüyor, ama baksanız sizi beni eleştirenler vergide kaçırmış,pandemide yardım almak için tezgahta kurmuş (ihtiyacı yokken çalışanlarını KÇÖ yapan firmalar biliyorum), askerlik hizmetlerinde hep kaçmış yada torpille rahat bir dönem geçirmiş, camiye namaza sırf etiket için gitmiş…vb bir sürü insan görüyorum. İşin sonunda onlar “vatansever” siz biz o saydığım kötü sıfatlara uygun görülünce çıldırıyoruz. Şunu unutmamak gerekiyor; bu ülke bizim ve bir gün gerçekten bu duyguya ihtiyacımız olacak. Atladığım birşey varmı bilmiyorum ama yazınızı çok beğendim. Tebrik ederim ?
Teşekkür ederim dostum. Bu arada eksiklerimi, yazmayı unuttuklarımı da sen tamamlamışsın. Aynen katılıyorum. Yüreğine sağlık.
 
akrep2018 Çevrimdışı

akrep2018 

Süper Üye
16 Eyl 2018
1,242
62
Sn.RUHİTAN bey yazdıklarınıza %-100 katılıyorum.Ben de aynı görüşteyim.Karşımda kim olursa olsun doğruya doğru,yanlışa yanlış derim.Bu yüzden çok kayıplarım oldu maddi manevi ama her zaman başım dik,vicdanım rahat,göğsümü gere gere yaşadım.Ölene kadar da bu şekilde yaşamaya devam edeceğim.Adem üstadı da bu yüzden takdir ediyorum.Dünya'da ?ve özellikle ülkemizde?? iyi insanların çoğalması dileklerimle. :ok :clap2 :bye
 
A Çevrimdışı

Adem Helvacı 

Süper Üye
17 Şub 2017
24,295
51
Eveeeeet Güzel Yurdumun Güzel Gönüllü İnsanları Hepinize Gönülden bir ''MERHABA'' diyorum :)

Ne demiş güzel insan?

Adem'den bu deme neslim getirdi
Bana türlü türlü meyve bitirdi
Her gün beni tepesinde götürdü
Benim sadık yarim kara topraktır.


Geçmiş zamanda çok büyük hatalar yapmış, gerek özel gerek iş hayatında çok canlar yakmış birisi olarak İNSAN kıymetini çok geç anlamış olmanın verdiği çok büyük bir pişmanlık ile yüklüdür benim hareketlerim.

Bazı yazılarımda yazıyor ve diyorum ki ''Bu da benim kefaretim''

Yakın tanıyanlarınız bilir malum bazı gelişen durumlar nedeniyle DİN olgusundan oldukça uzaklaşmış ancak İNSAN kavramına olan saygısını hiç yitirmemiş birisiyim.

Değerli Hocam Sn. @RUHİTAN teveccüh göstermiş yazmış çizmiş benim hakkımda, gönlü güzel olduğu için beni de çok güzel görüyor ve görüyorsunuz hepinize şükranlarımı sunuyorum bu doğrultuda lakin halen olması gerektiği kadar güzel insan değiliz hiç birimiz.

Şükrüm şudur ki hakikaten güzel insan olmaya gayret eden bir avuç azınlığız ve inanın FİKİRLERİMİZİ çoğaltöaya ve yaymaya uğraşıyoruz farkında olsanız da olmasanız da.

Etrafımıza güzellikleri yaymaya, İYİ İNSAN olmaya davet etmeye gayret ediyoruz çevremizdekileri.

Ülkemizin şartları daha farklı olsa çok çok daha farklı olacağız bizlerde inanın bana.

Basit bir örnek vereyim müsaadenizle;
Bu gün kayınvalidem canı istemiş diye hani şu sizlerin bana hediye aldığı Lens konusunda adı geçen meşhur fırında tavuk var ya :) hah işte onu yaptım hazırladım ve hatuna dedim ki ''haydi hatun götürelim gelelim dah açekim yapıcam işlerim var vs''

Neyse yemeği götürürken oldukça dik bir rampadan geçiyoruz sevgili İlteriş Yılmaz İlteriş Yılmaz kardeşim bilir ESİNTİ TEPESİ denen yere doğru çıkarken muhtemelen bel çıkığı olan harap bir köpek gördüm. Ayy oyy dedik ama geçtik gittik.

Gittik ama dostlar yaratan şahit ki benim kafa kaldı köpekte. Kafadan aslında o an neler neler geçiyor biliyor musunuz?
Arabanın nasılsa koltukları da sökülü, aç bagajı at hayvanı arabaya, götür bir veterinere baksın.

Baksın da babuşlar, hangimizde o masrafı kaldırabilecek güç var?

Neyse vicdan yaramıza tuzu bastık eve vardık, bizim hatun yemekleri bıraktı geldi dönüş yolunda aynı köpeği bu sefer zor da olsa o tepeye ulaşabilmiş olarak gördüm yahu ben kahrımdan ölecem ama yanından yine geçtik gittik.

Bir şekilde biz A101 e girdik, elimden geldiğince bir şeyler aldım atladık arabaya geri döndük ara ara köpek yok, dostlar 15 dakikaya yakın sokak sokak dolanıp o köpeği aradık ve bulduk çok şükür.

İndim arabadan çağırdım ama belli oldukça yaşlanmış, tüyleri bir garip olmuş garibimin, kalça desen yürümeke zorlanıyor vs zorla da olsa ürkek ürkek geldi.

Önce uzaktan uzaktan sonra güvenince daha yakına geldi en sonunda elimden de yedi.

Yedi de dostlar, yukarıda demiştim ki ''ülkemizin koşulları daha iyi olsa bizde de durumlar farklı olurdu''

Neden söyledim bunu. Bütün samimiyetimle yazıyorum ki aklımdan hemen ne geçti? Ulan el birliği ile bu hayvanı tedavi ettirebilirmiyiz acaba?

E haydi buyrun buradan yakın.

Dostlar bir Atasözü vardır teşpihte hata olmaz derler, ''Tilki yuvasına sığmamış, tutmuş bir de dötüne çalı bağlamış'' derler. Biz dah akendimize zor bakıyoruz, her birimizin durumu ortada, Siz söyleyin lütfen kim nasıl ve ne yapabilir şimid bu durumda?

Hiçkimse ve Hiçbirşey.

Peki Ülke koşulları daha iyi olsa, insanların ekonomi ve refah seviyeleri iyi olsaydı bir düşünsenize biz neler neler yapardık İYİLİK adına?

Biz yapardık dostlar neden? Çünkü güven var birbirimize karşı.

Diyeceğim o ki bir gün bu koşulların içerisinde yaşayabileceğimiz bir dünya için mücadele etmek gerekiyor. Sadece İNSAN için değil çevremizdeki hayvanlar ve doğa için mücadele etmemiz gerekiyor. Bu gün çocuklarımıza yarın torunlarımıza daha güzel ve temiz bir dünya temiz bir İNSANLIK için birey olarak ancak toplu şekilde mücadele etmemiz gerekiyor.

Ben kendimce buna inanıp gönül vermiş bir bire olarak elimden geleni SİZLER SAYESİNDE bir nebze de olsa yapabiliyorum.

Şimdilik İnsanlara dokunabiliyoruz dostlar, bizlere olan güven arttıkça çevremizdeki tüm canlılara ve doğaya da katkımız olur diye düşünüyorum.

Evet bu günün dünyasında ütopik bir yaklaşım gibi görünse de, konuya girerken yazdığım dörtlüğün son satırı ne idi?

Hepimizin sadık yari kara toprak değil mi ?

Saygı ile :ok
 
I Çevrimdışı

ibrahimykr1

Kayıtsız / Doğrulanmamış
Sonuna kadar dikkatle okumanız gerekenler bir yazıdır. Ellerine sağlık hocam, ellerin dert görmesin. Böyle değerli büyüklerimizi görmek sevindiriyor. Hep demişimdir forumun yaş ortalaması yüksek ise kaliteli bir forumdur.
Yazını dikkatle okudum..
 
RUHİTAN Çevrimdışı

RUHİTAN 

Aktif Üye
11 Tem 2021
260
64
Eveeeeet Güzel Yurdumun Güzel Gönüllü İnsanları Hepinize Gönülden bir ''MERHABA'' diyorum :)

Ne demiş güzel insan?

Adem'den bu deme neslim getirdi
Bana türlü türlü meyve bitirdi
Her gün beni tepesinde götürdü
Benim sadık yarim kara topraktır.


Geçmiş zamanda çok büyük hatalar yapmış, gerek özel gerek iş hayatında çok canlar yakmış birisi olarak İNSAN kıymetini çok geç anlamış olmanın verdiği çok büyük bir pişmanlık ile yüklüdür benim hareketlerim.

Bazı yazılarımda yazıyor ve diyorum ki ''Bu da benim kefaretim''

Yakın tanıyanlarınız bilir malum bazı gelişen durumlar nedeniyle DİN olgusundan oldukça uzaklaşmış ancak İNSAN kavramına olan saygısını hiç yitirmemiş birisiyim.

Değerli Hocam Sn. @RUHİTAN teveccüh göstermiş yazmış çizmiş benim hakkımda, gönlü güzel olduğu için beni de çok güzel görüyor ve görüyorsunuz hepinize şükranlarımı sunuyorum bu doğrultuda lakin halen olması gerektiği kadar güzel insan değiliz hiç birimiz.

Şükrüm şudur ki hakikaten güzel insan olmaya gayret eden bir avuç azınlığız ve inanın FİKİRLERİMİZİ çoğaltöaya ve yaymaya uğraşıyoruz farkında olsanız da olmasanız da.

Etrafımıza güzellikleri yaymaya, İYİ İNSAN olmaya davet etmeye gayret ediyoruz çevremizdekileri.

Ülkemizin şartları daha farklı olsa çok çok daha farklı olacağız bizlerde inanın bana.

Basit bir örnek vereyim müsaadenizle;
Bu gün kayınvalidem canı istemiş diye hani şu sizlerin bana hediye aldığı Lens konusunda adı geçen meşhur fırında tavuk var ya :) hah işte onu yaptım hazırladım ve hatuna dedim ki ''haydi hatun götürelim gelelim dah açekim yapıcam işlerim var vs''

Neyse yemeği götürürken oldukça dik bir rampadan geçiyoruz sevgili İlteriş Yılmaz İlteriş Yılmaz kardeşim bilir ESİNTİ TEPESİ denen yere doğru çıkarken muhtemelen bel çıkığı olan harap bir köpek gördüm. Ayy oyy dedik ama geçtik gittik.

Gittik ama dostlar yaratan şahit ki benim kafa kaldı köpekte. Kafadan aslında o an neler neler geçiyor biliyor musunuz?
Arabanın nasılsa koltukları da sökülü, aç bagajı at hayvanı arabaya, götür bir veterinere baksın.

Baksın da babuşlar, hangimizde o masrafı kaldırabilecek güç var?

Neyse vicdan yaramıza tuzu bastık eve vardık, bizim hatun yemekleri bıraktı geldi dönüş yolunda aynı köpeği bu sefer zor da olsa o tepeye ulaşabilmiş olarak gördüm yahu ben kahrımdan ölecem ama yanından yine geçtik gittik.

Bir şekilde biz A101 e girdik, elimden geldiğince bir şeyler aldım atladık arabaya geri döndük ara ara köpek yok, dostlar 15 dakikaya yakın sokak sokak dolanıp o köpeği aradık ve bulduk çok şükür.

İndim arabadan çağırdım ama belli oldukça yaşlanmış, tüyleri bir garip olmuş garibimin, kalça desen yürümeke zorlanıyor vs zorla da olsa ürkek ürkek geldi.

Önce uzaktan uzaktan sonra güvenince daha yakına geldi en sonunda elimden de yedi.

Yedi de dostlar, yukarıda demiştim ki ''ülkemizin koşulları daha iyi olsa bizde de durumlar farklı olurdu''

Neden söyledim bunu. Bütün samimiyetimle yazıyorum ki aklımdan hemen ne geçti? Ulan el birliği ile bu hayvanı tedavi ettirebilirmiyiz acaba?

E haydi buyrun buradan yakın.

Dostlar bir Atasözü vardır teşpihte hata olmaz derler, ''Tilki yuvasına sığmamış, tutmuş bir de dötüne çalı bağlamış'' derler. Biz dah akendimize zor bakıyoruz, her birimizin durumu ortada, Siz söyleyin lütfen kim nasıl ve ne yapabilir şimid bu durumda?

Hiçkimse ve Hiçbirşey.

Peki Ülke koşulları daha iyi olsa, insanların ekonomi ve refah seviyeleri iyi olsaydı bir düşünsenize biz neler neler yapardık İYİLİK adına?

Biz yapardık dostlar neden? Çünkü güven var birbirimize karşı.

Diyeceğim o ki bir gün bu koşulların içerisinde yaşayabileceğimiz bir dünya için mücadele etmek gerekiyor. Sadece İNSAN için değil çevremizdeki hayvanlar ve doğa için mücadele etmemiz gerekiyor. Bu gün çocuklarımıza yarın torunlarımıza daha güzel ve temiz bir dünya temiz bir İNSANLIK için birey olarak ancak toplu şekilde mücadele etmemiz gerekiyor.

Ben kendimce buna inanıp gönül vermiş bir bire olarak elimden geleni SİZLER SAYESİNDE bir nebze de olsa yapabiliyorum.

Şimdilik İnsanlara dokunabiliyoruz dostlar, bizlere olan güven arttıkça çevremizdeki tüm canlılara ve doğaya da katkımız olur diye düşünüyorum.

Evet bu günün dünyasında ütopik bir yaklaşım gibi görünse de, konuya girerken yazdığım dörtlüğün son satırı ne idi?

Hepimizin sadık yari kara toprak değil mi ?

Saygı ile :ok
Değerli dostum, zaten "İnsan olmak" dediğimiz kavram hepsini içinde barındırıyor. "Yaratılanı severiz, yaratandan ötürü..." de bunu vurguluyor. Tabi, gerçekten kalpden söylendiği zaman. Sadece insana değil tüm yaratıklara ve doğaya karşı sorumluluğumuz var. Yazında bahsettiğin durumu gerçekten hayatım boyunca yaşadım ve halen de yaşıyorum. Ah olanaklarımız elverse, neler neler yaparız da... İşte bu yüzden zaten bizim gibiler zengin olamıyor... Paraya tamah etmediğimiz için. Şu cümleyi çok severim: 'Biz dünyayı torunlarımızdan ödünç aldık...Onlara tertemiz teslim etmek zorundayız.' Gel gör ki günümüz hep rant üzerine kurulmuş... Allahtan benim yaşımda olanlar, komşuluğun, dostluğun, birbirine çorba götürmenin, birbirine yardım etmenin, saygının, sevginin ve sorumluluğun bol olduğu zamanları da yaşadı. Yarın ölecek olsam hiç gözlerim açık gitmez. Sadece bir şey hariç: O da kimsesiz çocukların olmayacağı, açlık, sefalet ve ağır hastalıkların olmadığı bir dünyayı görmek isterdim. Onun dışında, param yok, evim de yok ama hayatta tadabileceğim her mutluluğu da, her üzüntüyü de kendi çapımda yaşadım. Biri hariç, Allah onu da düşmanıma bile yaşatmasın. O da evlat acısıdır...Dediğin gibi dostum: Topraktan geldik, toprağa gideceğiz. Sultan Süleymana bile kalmayan dünya, bize mi kalacak? Önemli olan ne kadar malın mülkün olduğu değil, ne kadan insan olduğundur... Bizim gibiler çoğunlukta olsa, düşünsenize dünya ne kadar güzel bir yer olurdu... Umarım bir gün olur. Sevgiyle, sağlıkla kalın.
 

Bu konuyu görüntüleyen kullanıcılar

Geri
Üst Alt