Sevgili Mert; Tedbir almışlar sağ olsunlar. KOTA diye bir şey icat etmişler, o kota dolunca sisteme paket girişi yapamıyorlar.
Yani temel olarak diyelim ki şubenin 4 aracı var, 4 araç ile günde 1000 paket mi dağıtılıyor? O halde 1001 inci paketi almıyorlar.
Enteresan olan ne biliyormusunuz? Paketin teslim edileceği şubenin kotası da var işin içinde.
Fethiye şubeden ürün göndereceğim, Bursa Şubenin kotası ne zaman gitsem dolu, varış şube kotası dolu diye Gidiş şubeden girdi yapamıyorlar.
Koliyi akşam giderken arabama koyup, sabah işe gitmeden evvel MNG şubeye gidiyorum ama karşı tarafın kota yine dolu.
Arkadaş, Standart bir dönemde senin zaten 4 araban vardı, görüyorsun ki dünya düzeni de ülke düzeni de değişiyor, eskisinden daha çok paket taşıyor ve daha pahalıya taşıyorsun, demek ki 4 araç yetmiyor, o halde bir araç daha al, bir ekip daha oluştur, istihdam sağla, vatandaşı mağdur etme.
Ama olmaz, nasılsa çeşme akıyor, hazır akıyorken ne varsa doldurmak lazım.
Aynı konu MNG nin şubeleri değil kendi yönetim anlayışı için de geçerli. Ankara Muğla hattında 3 kamyonun çalışıyorsa 5 yap kardeşim. İstanbul Ankara hattında 5 çalışıyorsa 10 yap neticede bu yaşananların geçici bir durum olmadığı, kalıcı bir hayat felsefesi haline döndüğü belli oluyor artık.
Yetkili servislerde de durum aynı. Yıllarca kıyı egede servis hizmeti verdim, Dönemsel patlamalarda çekmediğimiz dert kalmazdı zira ben bodrumda görevliyken normalde 250 bin olan bodrum nüfusu yaz döneminde Bir Milyonu geçerdi. Biz bu durum için daha Nisan Mayıs ayından taşeron görüşmelerine başlardık. Çünkü normal ekip sayımı arttırırsam, senenin sadece 3 ayı çalışıp 9 ay oturacak personele bütçe ayırmam gerekirdi. Kendi çözümümüzü üretip taşeron sistem uydurduk.
Fakat bu kargo işleri taşeronla da olmuyor. Kaldı ki 8 aydır görüldüğü üzere bu iş geçici bir heves değil artık bir bakış açısı değişikliği halini almış.
Domestos hocam ben şunu bilir şunu söylerim. Bizim esnafımız kendi topuğuna sıktı. Mert'e şu noktada katılıyorum ki esnaf artık esnaf değil, İnsanımız sürekli olarak yalan söyleme, kara çalma, kötüleme, kakalama usulünü benimsemiş ve kör tuttuğunu misali para kazanma derdine düşmüş. Dün akşam saatlerinden bir örnek vereyim. Eve giderken baktım bizim yol üstünde bir galeri açılmış, kapı önünde iki tane palio gördüm. Seviyorum bu arabaları, belki bizim ticariyi binek ile değiştiririm diye aklımda düşünceler vardı zaten biliyorsun, sırf fikir edinmek adına durdum indim ikisini de sordum, 2000 ve 2001 modelmiş ve ikisi de 1.4 benzin+lpg araçlar. bahsettiği rakamlar 35 dolaylarında, arabalar bildiğin galeri parlatması, Bizim buralarda ALAŞEHİR TIMARI derler, bu tabiri bilirmisiniz veya neden böyle söylerler bilirmisiniz bilmem
Dedim ki kardeşim amacım benim arabayı verip üzerine 5-6 bin verip binek almak, o nedenle senin fiyatlar yüksek geldi bana.
Yani ben adama pahalı mal satıyor demedim zaten, neticede benim arabamın o paraları etmeyeceğini düşündüğüm için, üzerine 5-6 ekleyip binek alma operasyonu olmaz anlamında söyledim. Karşıdan gelen cevap aynen ''Abi zaten senin araba 15 den fazla etmez'' oldu.
Daha 20-25 inde genç çocuklar bunlar. Arabama ne baktılar, ne modelini bilirler, ne durumunu bilirler, sadece karşıdan van olduğunu görüp bu yaftayı yapıştırdılar.
Şimdi burada temel mantık ne? Bok at izi kalsın, Satıştaki malım tavandan, sen bana satmayı düşünürsen tabandan mantığı. 1.3 Multijet 2005 model araba bu gün yoldan geçen adamı çevirsem 20 bine veririm bu arabayı ben. Peki benim malımı neden öldürüyorsun kardeşim?
Bu mu esnaflık?
Baharatçıya gitsen kırmızı toz biber mi alıyorsun yoksa kiremit tozu mu belli değil
Berbere gitsen sadece ense traşı için 10tl istiyor, ''Neden pahalı'' demeyelim diye adam hele bir de müşterisi yok ise 30 dakika boyunca ensende boş boş şakada şukada yapıyor.
Bakkala gidiyorsun, markette 50 kuruş olan 500ml su 1-1,5tl
Tv tamircisine gidiyorsun ''Aaaabicim bunun intromisküler sistem havaya uçmuş aort damarları patlamış beyin travması geçirmiş kardiyovasküler sistem çökmüş'' diye bir başlıyor ki üüüüüü, bakıyorsun kıytırık bir diyot arızasına 1000tl ödeyip çıkmışsın
Araba tamircisine gidiyorsun, yedek parça ''şu bozulmuş'' diyor gidip alıyorsun değiştiriyor ''Aaaa bu değilmiş'' diyor o parça sana kaçıyor.
Tavukçuya gidiyorsun, tarihi geçmiş tavuklar klorlanmış yeniden satışa sunulmuş
Beyaz eşyacıya gidiyorsun, ''Faiz Haram'' diyen hacı dayı bakıyorsun satışı 1500tl olan Awox tv yi 2500tl ye vadeli satmış vatandaşa. 6 ay vade için 1000tl farkı da yapıştırmış üstüne.
Daha buraya yazacak olsam neler neler var siz de biliyorsunuz.
Bu nedenle artık insanlar bu SURATSIZLIK ve DOLANDIRICILIK girişimlerine maruz kalmamak adına kurumsal kanaldan bazı durumlarda 3 kuruş fazlasını da vermeye razı şekilde alışveriş etmeye başlıyor ki inan bu artık yeni dünya düzeni olmaya başladı bile.
Zaruri durumlar dışında hiç bir şekilde esnaftan alışveriş etmemeye çalışıyorum esnaf olduğum halde. Samimiyetle yazıyorum ki arabaya kıytırık iki silgeç için bile, bana 500 metre mesafede olan sanayi yerine Trendyolu tercih ediyorum. 25tl ye aldım muz silgeçleri, kargo bedava, sorgusuz sualsiz iade. Esnaftan kim sunabilir bu imkanları? X bir nedenle sorun çıksa gitsen desen ki ''bi bu yerine olmadı'' alacağın cevap ''Aaabicim sen onu takamamışsınıdır şurada bizim Rıfkı usta var ona git o takar''
Rıfkı usta artık kime ne takar o noktadan sonra Allah bilir.
Motul motor yağı alayım dedim, Bizim sanatyide 180tl - Hepsiburada 143.90tl - Trendyol 119.90tl mesela. Yine ücretsiz kargo.
Şartlar böyle olunca ister istemez makul ve mantıklı olan internete yöneliyor insanlar.
Peki şimdi 180tl ye motor yağı satan esnaf dolandırıcı mı? Hayır asla değil. Devletimizin boynumuza yüklediği vergi sistemi nedeniyle bu adam o malı o fiyata satmak zorunda ona lafım yok.
Yani burada ''Hırsızın hiç mi suçu yok'' diye olayın bir de diğer tarafını masaya yatırmamız lazım