Harman kardon 161s

A Çevrimdışı

ayhangunay

Aktif Üye
20 Ocak 2017
75
Ev sinema sistemlerinin başlangıç seviyesi gibi görünen Harman kardon 161 s almayı düşünuyorum 2.700 tl civarında fiyatı.
evde sinema seyretmeyi oldukça seven biriyim tok ve net ses dışında düşük frekanstaki sesleri daha duymak istiyorum. Varmı başka marka yada kullananlar  deneyimlerini aktaracak?
 
Sota Çevrimdışı

Sota 

Root
6 Mar 2016
16,554
Cvp: Harman kardon 161s

ayhangunay' Alıntı:
Ev sinema sistemlerinin başlangıç seviyesi gibi görünen Harman kardon 161 s almayı düşünuyorum 2.700 tl civarında fiyatı.
evde sinema seyretmeyi oldukça seven biriyim tok ve net ses dışında düşük frekanstaki sesleri daha duymak istiyorum. Varmı başka marka yada kullananlar  deneyimlerini aktaracak?

elıne saglık ayhan kardesım guzel baslık olmus

takıpteyım
 
A Çevrimdışı

ayhangunay

Aktif Üye
20 Ocak 2017
75
Evet bu konuda ayri bir brans ama sanirim.hepimizin istedigi cihazlar keyif aldigi durum iyi ve kaliteli cihazlarla oldukca memnun edici.
 
Sota Çevrimdışı

Sota 

Root
6 Mar 2016
16,554
Cvp: Harman kardon 161s

Bende 3 adet var 5+1

Ama Logitech Z5500 Yerini Hicbirsey Tutmuyor
 
A Çevrimdışı

ayhangunay

Aktif Üye
20 Ocak 2017
75
Oooo hala satisi hala gidip ve aranan cihaz bende kullandim onu :))
simdi seviye atlayop daha prof. Sistemlere cikis zamani geldi. Tecrubesi olan diger arkadaslarda paylasirlarsa daha keyifli olacak..
 
Sota Çevrimdışı

Sota 

Root
6 Mar 2016
16,554
Cvp: Harman kardon 161s

ayhangunay' Alıntı:
Oooo hala satisi hala gidip ve aranan cihaz bende kullandim onu :))
simdi seviye atlayop daha prof. Sistemlere cikis zamani geldi. Tecrubesi olan diger arkadaslarda paylasirlarsa daha keyifli olacak..

Ses Sistemlerine Ilgi Yok Demekki Forumumuzda :hayır:
 
A Çevrimdışı

ayhangunay

Aktif Üye
20 Ocak 2017
75
Cvp: Harman kardon 161s

Anlaşılan öyle ama büyük kayıptır diyorum elektronik bir meraktır aslında...
 
Sota Çevrimdışı

Sota 

Root
6 Mar 2016
16,554
Cvp: Harman kardon 161s

ayhangunay' Alıntı:
Anlaşılan öyle ama büyük kayıptır diyorum elektronik bir meraktır aslında...

Bekarken Annemlerın Mustakıl Evınde Sesi Açıyorduk (2 x Z5500) Max Kadar

Apartmanda Yemedi  :yerlerde:
 
9 Çevrimdışı

9köy

Süper Üye
18 May 2016
547
Cvp: Harman kardon 161s



benim imkanım olsa bu abimiz gibi yaparım heş birde o makinenin gong meknaizması  sağlamsa veya tamir edilebilecek durumdaysa değme keyfime.
 
9 Çevrimdışı

9köy

Süper Üye
18 May 2016
547
Cvp: Harman kardon 161s

https://sadibey.com/2011/01/06/film-seritlerinin-uzerinde-uyuyan-adam/#.WRreUtSLRkg

Film Şeritlerinin Üzerinde Uyuyan Adam
 
[font=Lato, sans-serif][font=Lato, sans-serif]İşin aslına bakarsanız, Boğaziçi Üniversitesi Öğretim Görevlisi Erhan Kayaalp’in sinema tutkusunun boyutlarını tanımlamak için yukarıdaki başlık da son derece kifayetsiz kalıyor; Erhan Hoca’nın Nişantaşı’ndaki evinde gördüğüm manzaraya tam bir karşılık bulmak gerekirse ‘Film şeridi yiyerek hayatta kalan adam’ demek çok daha doğru olacaktır!
[font=Lato, sans-serif]
5350538231_ac51bec7b8_m.jpg
Boğaziçi Üniversitesi Yabancı Diller Yüksekokulu’nda Fransızcadersi öğretmenliği yapan Erhan Kayaalp ile karşılaşana kadar,“sinema tarihi” alanındaki arşivciliğimle epeyce böbürlenen bir tavrım, hatta bu konuda gizlemeye gerek bile duymadığım muzip bir ukalâlığım olduğunu söyleyebilir(d)im. Fakat, ne zaman ki memleketimizin önde gelen film ithalât, üretim ve işletme şirketlerinden Umut Sanat’ta satış müdürlüğü yapan değerli dostum, tıpkı benim gibi bir “biriktirme delisi” olarak nâm salmışMetin Ergül, “Gururlanma Ali Murat’ım, böbürlenme sevgili sinefilim, şu sinemacılar âleminde senden ve benden daha büyük bir Erhan Kayaalp var” deyip beni yakın zamanda bir akşam vakti bu gizemli er kişinin mekânına götürdü; işte o gün bugündür tövbe istiğfar edip Kayaalp’in müritleri arasına katılmış durumdayım.
[font=Lato, sans-serif]Aşağı yukarı bir 30 yıldır 8, 16 mm formatında film şeritleri ve bu formatta filmleri gösterilebilen sinema makineleri, yanı sıra davideo kaset, plâk, müzik CD’si, DVD, film afişi, lobi kartı ve benzer türden bilumum görsel – işitsel malzeme biriktiririm. Dürüstçe itiraf edeyim beni bu süreçte böylesine komplekse sokan, koleksiyonculukta ulaştığı nokta itibarıyla çatır çatır kıskandıran başka bir rakiple daha karşılaşmamıştım!
[font=Lato, sans-serif]
5350538421_e42d84e6df_m.jpg
“Bizi ağırlamayı murad ederse, kendisinin bir acı kahvesini içelim” diyerek ortak dostumuz Metin ile önce bir haber saldığım,“Buyursun gelsin, koleksiyoncu koleksiyoncunun külüne muhtaçtır” cevabı üzerine de geçen hafta Nişantaşı semtinin gözden ırak ara sokaklarından birindeki evine konuk olduğum Erhan Kayaalp,anadili düzeyindeki FransızcasıylaBoğaziçi Üniversitesi’nde uzun yıllardır öğretmenlik yapan bir akademik eğitimci… Ki kendisiyle ilgili olarak okul çevrelerinde jet hızıyla bir araştırma yürüttüğümde, adının çevresinde dolaşan öğrenci nitelemeleri arasında en ön plâna çıkan sıfatın “süper öğretmen”olduğunu gözlemledim. Buna karşılık, onu böylesine onurlandırıcı bir sıfatla ananların pek çoğu, sözlerinin hemen sonuna da “Fakat, notu inanılmaz kıttır” cümlesini eklemeyi ihmâl etmiyordu. “Fransızcayı sular seller gibi öğretir” diyordu rahle-i tedrisinden geçenler,“Ancak, yaptığı sınavlarda adamı çok kötü kasar! Çünkü, mükemmeliyetçidir, döküntülüğe asla tahammülü yoktur!”
[font=Lato, sans-serif]Erhan Hoca’nın, 8, 16 ve 35 mm’lik formatlarda binlerce film bobini, yanı sıra da düzinelerce sinema makinesini barındıran “sinema müzesi” görünümündeki evine girip incelemelerime başladığımda, Fransızcasının düzeyini tartabilecek bir yabancı dil bilgim olmasa bile bu mükemmeliyetçi tavrının yansımalarını her köşede bizzat gördüm.
[font=Lato, sans-serif]
5350538615_a4b735b5c4_m.jpg
Kayaalp, 1960 yılında, bu iki katlı apartman dairesinde doğmuş ve bütün çocukluğu da yine aynı evde geçmiş. Apartmanın tamamına sahip olan babası zaman içinde bazı katları satılığa çıkarsa da sonuçta en üstteki iki kat Hoca’ya miras kalmış ve o da bunları birbirine bağlayarak ileride iyice zıvanadan çıkacak olan “hobi”si için kendisine genişçe bir alan oluşturmuş. “Bal dök yala” görünümdeki bu evde sigara içilmesi kesinlikle yasak; çünkü her köşede nadide bir sinema makinesi, adları sinema tarihine altın harflerle yazılmış filmlerin özel koruyucu naylonlar içindeki makaraları ve yüzlerce parça sinemasal hatıra eşyası muhafaza ediliyor. Bütün bu koleksiyonu koruyabilmek içinse doğal olarak tavizsiz bir sterilizasyon şart…
[font=Lato, sans-serif]Her şey, Kayaalp’in ilkokuldayken kendisine karne armağanı olarak bisiklet alan babasına, “Ben bisiklet falan istemiyorum, git bunu geri ver, bana bir sinema makinesi al” demesiyle başlamış. Babasının ona Sirkeci’deki bir mağazadan satın aldığı Avusturya malıEumig marka 8 mm’lik sessiz sinema makinesinden itibaren de bugünlere kadar gelmiş koleksiyonculuğu…
[font=Lato, sans-serif]
5351151348_fe17ee5323_m.jpg
Ancak, içinde bulunduğumuz günler itibarıyla, Erhan Hoca’ya artık bu iki katlı krallığın da yettiği söylenemez; çünkü evin içinde dolanırken bir şeyleri devirmemek ya da çarpmamak için ciddi ciddi sıkıntı çekerek adımlar atıyoruz. Ev sahibi ise ortamın sıkışıklığına o kadar alışkın ki en dar yerlerden bile ustalıklı beden manevralarıyla geçerek aradığı her şeye saniyeler içinde kolayca ulaşıveriyor. Çünkü kendisi için bu malzemeler, onun hayat alanını dolduran ıvır zıvırlar değil, hayatının ta kendisi! O yüzden de onlardan arta kalan bölümlerde düzenli bir hayat yaşamaya son derece antrenmanlı…
[font=Lato, sans-serif]Evde, sayıları net olmamakla birlikte, farklı formatlarda 50’ye yakın sinema makinesi, 8, 16 ve 35 mm formatlarında 2000 dolayında film ve sayılamayacak kadar çok afiş, lobi kartı, eski kamera, fotoğraf makinesi, boş makara ve benzeri optik-mekanik malzeme bulunuyor.
[font=Lato, sans-serif]Hoca’ya “Buralar artık iyice dolmuş, siz de maşaallah daha gençsiniz, bu toplama işi böyle devam ederse ilerleyen yıllarda tavan çökebilir, ne yapmayı düşünüyorsunuz?” dediğimde,“Çöktüğü yere kadar devam!” cevabını veriyor kıs kıs gülerek,“Benim bunca malzemeyle başka bir eve taşınma faslımı düşünebiliyor musun? Asıl o zaman çökerim ben, yeni bir evde bütün bunları yerli yerine koymak hayatımın bundan sonraki bölümünü topyekün işgâl edecektir! O yüzden de yerimden hiç kıpırdamıyorum.”
[font=Lato, sans-serif]Favori yönetmeni Stanley Kubrick
[font=Lato, sans-serif]
4091508985_f5d67b4575_m.jpg
1970’
li yılların başından bu yana aralıksız film şeridi, film makinesi ve sinemasal hatıra eşyaları biriktiren Erhan Kayaalp’in koleksiyonunda, bugün artık değme koleksiyoncuların bile iç çekerek inceledikleri birbirinden nadide parçalar birikmiş durumda… Sözgelimi, sinema tarihinin ikonik oyuncularından “Şarlo”nâmlı Charles Spencer Chaplin’in hayattayken kullandığı orijinal kartivizitlerinden biri bu sinema mabedinin ana salonunda, duvarda çerçeveli olarak duruyor. Stanley Kubrick’in kült filmi “2001”e ait dev boyutlarda bir poster ise aynı salonda sergilenen bir başka nadide parçayı oluşturmakta…
[font=Lato, sans-serif]Kayaalp’e, benim de favorilerim arasında yer alan bu muhteşem filmin öyle her zaman her yerde bulunamayacak olan 1968 tarihli özel baskı posterini nasıl temin ettiğini sorduğumda, “2001’in 1970’lerin ilk yarısında Beyoğlu – Emek Sineması’nda yapılan 70 mm’lik özel gösteriminden kalma” cevabını veriyor. Türkiye’de 70 mm’lik film gösterebilen tek salon olarak hatırlanan Emek’te, anılan dönemde “2001”, “İrlandalı Kız”, “Büyük Yarış”, “Batı Yakasının Hikâyesi” gibi bazı destansı filmler 70 mm’lik geniş perde formatında gösterilmişti. İşte, “2001”in bu akıllara zarar posteri de ta o günlerdeki gösterimin ardından, Kayaalp’in yakın arkadaşı olan sinema makinistinin bir jesti olarak duvardaki yerini almış.
[font=Lato, sans-serif]
4091508861_0786897975_m.jpg
Söz Kubrick’ten açıldığında Erhan Hoca, bu yönetmenin kendisinin de favorisi olduğunu belirterek, “Böyle bir adamın en verimli döneminde ölmesi ne kadar da acı bir durum”diyor, “Çağının ötesinde bir sinemacıydı; daha uzun yıllar boyunca da çağının ötesinde kalmayı sürdürecek. O benim sinema dünyasındaki tartışılmaz favorimdir.”
[font=Lato, sans-serif]Bu sözlerini ben de başımla onaylıyorum. Çünkü, çocukluğumda izlediğim ilk filmi “Dr. Garipaşk”tan itibaren hayatımı değiştiren ve bana sinema sanatını delicesine sevdiren Kubrick’i unutabilmek, aynı şekilde benim için de mümkün değil. Beyazperdenin bu büyük ustası,7 Mart (1999) tarihinde, yani benim doğduğum gün hayata gözlerini yummuştu. İngiltere – Hertfordshire’daki evinde öğle uykusuna yatarak ve bir daha hiç uyanmayarak… O tarihten beri de her yaş günümde, bana ekmek paramı kazandığım bu mesleğin ilhamını verdiği için müteveffa Kubrick’e gönülden bir selâm gönderirim.
[font=Lato, sans-serif]Ev ortamında 35 mm’lik profesyonel sinema makinesi!
[font=Lato, sans-serif]Erhan Kayaalp’in, her köşesi makineler, filmler ve hatıra eşyalarıyla dolu iki katlı evinin salonunda, görenlere “Artık bu kadarı da çok fazla!” dedirten bir bölüm var. Salonuna yıllar önce bir 
5350537911_f885622e55_m.jpg
“makine dairesi kabini” yaptıran Hoca, içine tek kişinin zorlukla girebildiği bu özel odacığa, ticarî sinema salonlarında kullanılan türden 35 mm’lik bir sinema makinesi yerleştirmiş. Uzun yıllardan beri de her Cuma akşamı, öğrencileri ve dostlarından oluşan 20 – 30 kişilik bir kitle saat 22:00 dolaylarında evin salonuna toplanıyor; erken gelenler koltuklara, geç kalanlar ise yerlerdeki minderlerin üzerine yayılarak tam karşılarındaki beyaz duvarda 35 mm formatında sinema filmleriizliyorlar. Hoca sinema atmosferi elde etme noktasında işi öylesine ileri bir noktaya vardırmış ki film başlamadan önce makinenin yanındaki bir ses kayıt cihazından salona üç kez “gong” sesi veriliyor ve filmden önce duvarı kaplayan otomatik perde açılıyor! Ayrıca, kullanılan ses sistemi de 4 kanallı “Dolby Surround”…
[font=Lato, sans-serif]Evde, özel naylon poşetlerin içinde korunan 500 dolayında 35 mm film olmasının yanı sıra, ithalâtçı şirketlerdeki dostlarının kendisine ödünç olarak verdikleri yeni tarihli filmlerin makaraları da sürekli gidip gelerek binlerce filmlik bir trafiğe yol açıyor.
[font=Lato, sans-serif]Kayaalp’in düzenlediği bu haftalık gösterimlere katılmanın ise herhangi bir ücreti yok. Tek kural, sinemayı “video projeksiyon”yerine 35 mm film şeridinden izlemenin ayrıcalığının farkında bir sinemasever olup, Hoca’yı “Ben de geliyorum üstad, lütfen yerimi ayırın” diyerek önceden aramanız…
[font=Lato, sans-serif]Fotoğraflar: Metin Ergül
[font=Lato, sans-serif](10 Ocak 2011)
[font=Lato, sans-serif]Ali Murat Güven
Yeni Şafak Gazetesi Sinema Editörü

[font=Lato, sans-serif]alimuratg@yahoo.com
 
Sota Çevrimdışı

Sota 

Root
6 Mar 2016
16,554
Cvp: Harman kardon 161s

LG Xboom CM9960 Olsada Kullansak :cigara:

 
Son düzenleme:
Revolution Çevrimdışı

Revolution

Yeni Üye
1 May 2018
3
51
Gerçekten giriş seviyesi olarak alınabilecek en iyisi olduğunu düşüyorum ama 161s değil; 171s olan modelini. Birçok arkadaşıma tavsiye ettiğim ve birisinin de aldığı bir model oldu.
Neden 171s derseniz 7.2 kanallı bir cihaz olduğundan siz evde 7.2 kolon sistemi kurmayacaksanız bile izleyeceğiniz 7.2 filmleri en iyi şekilde 5.1'e çevirecek bir anfi olacaktır. Diğer model 5.1 de sorun olmasa da yeni nesil filmlerde sorun çıkarması yani kalite bozulması olacaktır.
Eğer Fiyat önemli değil derseniz Kesinlikle Yamaha markasını tavsiye ederim. Home-Cinema da en iyi olduğu kabul edilir ama müzik dinleyecekseniz en iyi ONKYO derler ama her iki cihazları da kullanan birisi olacak aralarında çok büyük fark yoktur (en azından benim kulaklarım bunları farketmedi) ama Home-Cinema konusunda Yamaha açık farkla çok ilerdedir.
Ama Herşey bir cihaz veya anfiyle iş bitmiyor kolonlar çok büyük rol oynar ve bu işin sonu yok gibidir tamamen sizin bütçenizle alakaladır 1.000 TL'yede 25.000 TL'ye de kolonlar satılmaktadır.
Benim düşünceme göre player 2. el alınmaz; ama bir anfi veya kolon alınır çünkü player gibi cihazlarda olduğu gibi gözün belli bir saat ömrü yoktur.
Bu yüzden tamir görmemiş temiz bir kaliteli üst sınır 2.el anfi alarak da bu işe başlayabilirsiniz.
 
Umut Barış Çevrimdışı
23 Kas 2017
20,622
Gerçekten giriş seviyesi olarak alınabilecek en iyisi olduğunu düşüyorum ama 161s değil; 171s olan modelini. Birçok arkadaşıma tavsiye ettiğim ve birisinin de aldığı bir model oldu.
Neden 171s derseniz 7.2 kanallı bir cihaz olduğundan siz evde 7.2 kolon sistemi kurmayacaksanız bile izleyeceğiniz 7.2 filmleri en iyi şekilde 5.1'e çevirecek bir anfi olacaktır. Diğer model 5.1 de sorun olmasa da yeni nesil filmlerde sorun çıkarması yani kalite bozulması olacaktır.
Eğer Fiyat önemli değil derseniz Kesinlikle Yamaha markasını tavsiye ederim. Home-Cinema da en iyi olduğu kabul edilir ama müzik dinleyecekseniz en iyi ONKYO derler ama her iki cihazları da kullanan birisi olacak aralarında çok büyük fark yoktur (en azından benim kulaklarım bunları farketmedi) ama Home-Cinema konusunda Yamaha açık farkla çok ilerdedir.
Ama Herşey bir cihaz veya anfiyle iş bitmiyor kolonlar çok büyük rol oynar ve bu işin sonu yok gibidir tamamen sizin bütçenizle alakaladır 1.000 TL'yede 25.000 TL'ye de kolonlar satılmaktadır.
Benim düşünceme göre player 2. el alınmaz; ama bir anfi veya kolon alınır çünkü player gibi cihazlarda olduğu gibi gözün belli bir saat ömrü yoktur.
Bu yüzden tamir görmemiş temiz bir kaliteli üst sınır 2.el anfi alarak da bu işe başlayabilirsiniz.

Ben genelde düşük bütçelerde, günümüzdeki döviz kurunun da etkisiyle, ikinci el bir sistem toplanmasından yanayım.
Arkadaşımda gördüğüm Sony Pascal hep aklımın bir köşesinde durur mesela.
Zamanında bana satması için çok zorladım ama satmadı maalesef. :hihi
Şimdilerde sinema işleriyle ilgilenmiyorum zaten.
 

Bu konuyu görüntüleyen kullanıcılar

Geri
Üst Alt