Bir İmamın Yaşadığı

osmanke Çevrimdışı

osmanke 

Süper Üye
13 Tem 2021
3,137
60
Bir İmamın Yaşadığı

Ben Camii İmamıyım.
Ne kadar inanacaksınız bilemedim ama sır kalsın da istemedim.
Dün namaz bitti.
İki kişi, iki ayrı köşe de dua ediyor.
Biri ağlıyor, sanki diğeri de gülüyor.
Ama bizim cemaatten değil belli.
Dur dedim, bunda bir iş var.
Nasılsa çıkacaklar.
Oturdum bekledim.
Bir şeyler okuyor gibi yapıp onları izledim.
Çok güzel giyimli olan bey sesli ‘’Amin’’ dedi, bütün camii sanki inledi.
Kalkıp yanıma geldi.
"Hocam" dedi. "Bu zarfı al."
Çocuğum yoğun bakımdaydı, doktorlar birkaç gün ömrü kaldı. Yaşaması zor ama duaya devam edin demişlerdi Şükür ki şimdi evde.
Annesinin dizlerinde.
İki rekat şükür namazı kıldım, adağımı yerine getireyim dedim de. Sen bulursun bir ihtiyaç sahibi, olur değil mi? diye sordu. "Tamam kardeşim" dedim. Çıktı gitti. Diğer kardeşimiz belli ki sokakları temizleyen birisi. O da kalktı biraz sonra çıkıyor kapıdan ama gözlerinde yaş var. Ben 55 yaşındayım, insanların halini biraz anlarım. Kardeş bak kimse yok gel anlat dedim. Hocam, iki evladım var. Daha dün işe girdim elim biraz dar. Maaşa da çok zaman var. Öğretmen bir şeyler istemiş. Bizim de borç isteyecek kimsemiz yok ki idare edelim maaşa kadar.
İçim daraldı, dua ettim.
Rabbimden bir çıkış kapısı istedim.
Kardeşim bak inanmayacaksın ama az önce çıkan bey bana zarf verdi.
Bunu ihtiyaç sahibi birine iletir misin dedi. Buyur bu senin duanın kabul eseri. Akşama doldur sepeti, sevindir o iki garibi dedim. Zorla kabul ettirdim. Zarfı açmamıştım, kaç para var bakmamıştım. Adamcağız da sevinip çıktı gitti. Sonra oturup şükrettim. Allah’ım dedim. Adak adayanı da, para lâzım olanı da, camiinin hocasını da aynı mekânda buluşturdun Zarfa bile baktırmadın çünkü ben eminim ki sen lazım olacak kadar içine koydurdun. Beni de bu yolda vesile kıldın. Allah’ım sana HAMDOLSUN...
 
A Çevrimdışı

Alperentoy

Süper Üye
12 Nis 2019
647
Böyle böyle hikayelerden medet umuyoruz, akletme de eksiğimiz olduğumuzdan, akletmekle defalarca emrolunmuşken. Sanki hamdetmek için vesile beklemek lazım. Örnekmi?

Aldığımız nefes, almasak yaşayabilirmiyiz? Hayır. Öyleyse aldığımız için bir defa hamd (teşekür) etmemiz gerekir. Aldık kullandık sonrasında vermemiz lazım, vermesek yaşayabilirmiyiz? Hayır. Öyleyse nefesi verdiğimiz içinde hamd etmemiz gerekir.

Bu haldeyken, her bir nefes için yaradana iki teşekkür borçlanırken, üstüne bunca nimetine hamd etmeye yetişebilinir mi? Tabii bu durum akledenler için geçerli, akledemeyenler muaf inatla akletmeyenlere ne demeli?

Rezzak onun sıfatlarındandır. Kapkara bir gece de kapkara bir dağın teperindeki kapkara bir taşın üzerinde ki yürüyen kapkara bir karıncanın dahi rızkını yaratıp veren o değilmidir. Öyleyse bunca akılla iradeyle donattığı insan ki rızkından şüphe eder, Rabbinden şüphe eder...

Ayrıntıda, hikaye de güzel, aslı şuraya dayanıyor.
Allah 5 konu dışında her şeyi yeryüzünde insanın emrine sunmuştur. Beşin içinden biri de kendi tasarrufun da olan rızık konusudur, yaşamak için vücudumuzun ihtiyaç duyduğu yeme içme (her yarattığı için geçerli) konusu. Hiç kimse yarınlarda ne yiyeceğini tam bilemez. Niyet etse bile mutlaka iradesi dışında sapmalar olur. Bu da yaradanın iradesin de olduğundandır. Kim derdi ki depremin akşamı, koca Türkiye ve dünya bölgeye yardıma koşacak, restoranına giremeyeceğiniz aşçılar koşup ayağınıza gelip elleriyle size çorba yapıp dağıtacak. Allah tüm yarattığı bizleri (sınamak için) kendine kulluk etsinler diye yeryüzüne göndermiştir...

osmanke osmanke
Umarım konuya yeni hikayelerle devam edersin, ramazan geceleri zevkle okumaya devam edriz...
 
Geri
Üst Alt